“İlişki
temelli bir sınıfta öğrenme ortamında sorumlu olan tek kişi öğretmen değildir.
Öğretmenler, sınıftaki bağlılık ve canlılığa birincil olarak katkıda bulunan
bireyler olmaları için; öğrencilere kendilerini ifade etmelerinin, başkalarını
dinlemenin ve birbirleriyle bağlı çalışmanın yeni yollarını öğrenecekleri
fırsatlar sunarlar.
Öğrencilerinizin
sınıf yaşantısına katkıda bulunmalarını teşvik etmek için neler yapıyorsunuz?”
Sınıflar,bir yerde okuldan bağımsız
bir alan oluşturmakla birlikte aynı zamanda okulun bir parçası olmayı ve bu
hali sürdürmeyi her zaman başaramaz. Genelde çocukların sınıfla olan ilişkisi
daha çok fiziksel olarak kullanabildikleri alanlar üzerinden oluyor. Okulla
ilişkisi de bir benzeri oluyor ek olarak bir de kurallar üzerinden bir
bağlantısı oluyor. Oysa bizim derdimiz sadece fiziksel olarak değil,öğrenme ve
yaşama alanı olarak da orayla bir bağ
geliştirmesi. Çünkü biliyoruz ki bu bağların güçlenmesi demek öğrenme sürecinin
olumlu yönde ilerlemesi demek. Ve sosyal duygusal yönüne katkı sunması demek.
Çocuklarla ilk başladığımız zaman
yaptığımız ve süreçte canlı olarak
ilerleyen anlaşmalar bir nevi bunun ilk adımları oluyor. Fiziksel olarak
kullandığı sınıfın,aslında bunun da ötesinde olduğu,diğer
arkadaşlarına,öğretmenine sorumlu olduğu konuların da konuşulduğu bir alan
olduğunu hatırlamış oluyor. Anlaşmayla başlayan bu süreç, onlara dinleme ve
duyulma alanlarının açılmasıyla daha da derin bir aşamaya geçiyor. Nedir bu
derin aşama? Bu aşamada çocuklar yargıları olmadan kendini ifade edebilmeye,odağını
kaybetmeden arkadaşını dinlemeye başlıyor. Sura Hart’ın: “Öğrencilerinizin
sınıf yaşantısına katkıda bulunmalarını teşvik etmek için neler yapıyorsunuz?”
sorusuna cevap verecek olursam,bunu sınıfta zaman zaman çemberlerle zaman zaman
sınıf meclis toplantılarımızla oluşturmaya çalıştık biz.
Son dönemlerde rutinler bozulmaya
başlasa da çocukların kendini ifade ederken olan rahatlıkları,sınıfa dair olan
her konuda görüş belirtmeleri,görüşlerini hayata geçirmek için
çabalamaları,sınıf yaşantısına nasıl katkıda bulunduğunu göstermiş oluyor.
Bazen bizim için küçük ve basitmiş gibi görünen durumlara sunmaya çalıştıkları
katkının aslında ne kadar önemli ve emek verdiğimiz bir süreç olduğunu fark
ediyorum. Bunun aslında zamanla bir kültür olduğunu ve okul dışındaki hayatlarını
da nasıl kolaylaştırdığını hatırlatıyorum kendime. Çünkü biz öğretmenler bazen
bu durumları çok sıradan görebiliyor ve belki de bir yetişkinde gördüğümüz
tepkilerin aynısını onlardan da bekliyoruz. Örneğin sınıftaki basketbol topuyla
her tenefüste oynanmak istenmesi ve kimin o topu alıp sorumluluk üsteleneceği
ilk zamanlar problemdi.Kura yöntemi denedik,sınıf listesi sırası denedik ama
her defasında memnun olmayanlar çıktı.Ve bu öneriler hep ban aitti. Sonrasında
kendi buldukları çözümle sınıf nöbet saatindeki ikili sistemi
uygulayacaklarını,bir kişinin topun sorumlulu,diğer kişinin ise oyunun
sorumluluğunu alacağına dair karar çıktı.Ben de uydum. Bu olayı çözmeleriyle
birlikte diğer konularda da görüş belirtip aktif olmaya başladılar. Çünkü daha
önce basketbol konusu gibi sınıf için önemli bir mevzuyu çözme deneyimleri vardı.
İşte bu “küçük-basit” gördüğümüz ama aslında çocuklar için ilişki temelli bir sınıfın
önünü açan olayları artık daha fazla önemsiyorum.
Bu hafta içimdeki en canlı kutlama
bu hafta ilk olarak kendime. J Her hafta bilgisayarın
başına geçme halim, Sura Hart’ın pasajlarını okudukça kendimde de olan değişim,
kendimle olan bağlantımın güçlülüğü, ihtiyaçlarımı gözetmem için somut adımlar
atışım, bunların hepsinin bir bağının olduğu Şiddetsiz İletişim… Belki hiçbir
zaman dört dörtlük hayatımıza uygulayamayacağız,yargının hiç uğramadığı
yazılarımız ya da konuşmalarımız belki hiç olmayacak ama ara ara kendimize
hatırlatıp emeklerimizi sevmemiz,kalbimize şefkat duymamız her zaman en büyük
kutlamamız olacak. En azından benim öyle olacak. J
Bu sürecin okulla olan bağımıza da katkı sunmasını dileyerek,
hepimizi ilgilendiren konularda tüm sınıf temsilcileriyle bir şeyler
yapılmasını umarak bu haftaki günlüğüme son veriyorum.
Hepinize
Marshall’ın bahsettiği “Kendine Şefkat” i iliklerinizde hissettiğiniz haftalar
diliyorum.