26 Nisan 2018 Perşembe

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü 25. Hafta

Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, hem kendilerinin hem de başkalarının armağanlarının farkına varmaları için öğrencilere destek olunur. “Birbirine bağlar” ihtiyaçlarını karşılamaları için öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz.

Herkesin ihtiyacının karşılamak için öğrenciler kendi armağanlarını vermenin ve başkalarının armağanlarını almanın yollarını ararlar.

Öğrencilerden armağanlarının bir listesini yapmalarını isteyin (bu listeyi yazarak veya çizerek yapabilirler). Sınıf arkadaşlarının bu konudaki fikirlerini alabilirler. Öğrencilerin armağanları ile ilgili farkındalıklarını artırmak için bu listeleri okuyabilir veya sınıfta görebilecekleri bir yere asabilirler.


Ben ne düşünüyorum?
Bayıldım bu haftanın konusuna. Armağan ne güzel şey! Alması, vermesi, hazırlaması, saklaması...Sonra, bir sözün hatta birinin varlığının armağana dönüşüvermesi. Yaşamı güzelleştiren, zenginleştiren zamanlar benim için.
İhtiyaçlardan ''birbirine bağlar'' ısıtıyor içimi, sarıp sarmalanıyormuşum, çok güvenli bir yerdeymişim gibi. Armağan ile ne kadar da ilişkili.

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Hikayeye somut örneklerle başlayayım. Okulun ilk zamanları, yeni tanışıyoruz. Elim, kolum, kalbim hep dolu. Bilezik, toka, top, kurabiye, yumurta sayamadığım neler neler...Kiminin en değerlisi, kiminin paylaşmak istediği. Sabah karşılaşır karşılaşmaz büyük bir heyecan ve coşkuyla tutuşturuyorlar elime, bazen takip edemiyorum bile. İlk zamanlar niyetimi anlatamama ihtimali beni bir süre bekletti, sonra çemberimiz oldu. O zaman paylaşmaya başladım evden getirdiklerini kabul etmekte zorlandığımı. Sonrasında okulda elimize ne geçtiyse, emeğimizle birbirimize güzellikler yapmaya başladık. Bazen yan yana gelmiş iki çiçek, ''öğretmenim sen bunu çok seversin.'' dedikleri bir yaprak, Bir kağıda özenle -genelde eksik harflerle:)- yazılmış kalbi isitan notlar...
Çok sinmişti içimize böylesi, yaratıcılığımızla birlikte keyfimiz de perçinlenmişti.

Sonrasında yine bir süredir paylaşmak için zaman ve alan yokladığım başka bir konuya geldi sıra: birbirine bağları güçlendirmek. Çocuklara benden onlara-onlardan bana olan bu akışı nasıl zenginleştirebileceğimizi sordum. Çünkü hayalimde herkesin birbirine armağanlar verdiği, sadece benim onlarla ve onların benimle değil, birbirimizle bağların güçlendiği bir akış var, armağan da bunun göstergesi. Çocuklar birbirlerine de armağan verebileceklerini, böyle dersler yapabileceğimizi söylediler. Bir kaç kez hediye yapma atölyesi yaptık, epeyce keyifliydi benim için birbirlerine hediye yaparken ve verirken onları izlemek.
''Şevin, kırmızıyı çok sever, onun için kırmızı kağıt kullanayım.''
''Mahir, topu çok seviyor, ona top çizeyim.''
''Öğretmenim sen Beritan'ın ne sevdiğini biliyor musun?'' duyduklarım güçlenen bağları görünür kılıyordu ama asıl anlatmak istediğim bir başka yaptığımız çember: Sevgi Duşu

Öğretmen Köyümüzde, Çocukla Barışta da yaptığımız ve başlarkenki halimizle hiç aynı sonlandırmadığımız, hep çok coşkuyla hatırladığımız bir çember. İçimizden biri ortaya geliyor ve kalanlarımız ona, onunla ilgili güzel deneyimlerini, kutlamalarını paylaşıyor.

- Sen benimle kalemini paylaştın, sen çok iyi bir arkadaşsın.
- Sen yolda beni köpekten korudun, teşekkür ederim.
- Sen beni sek sek'e aldın, ben o oyunu çok seviyorum.
Daha neler neler...Bu zamanların ses kayıtlarını alıyorum, bazen çemberde açıp dinliyoruz birbirimize neler söylediğimizi.

Böyle böyle ilişkimizin, karşılıklı bağlarımızın nasıl da güçlendiğini görüyorum, görüyoruz ve zamanla birbirimiz için bir armağana dönüşüyoruz.

''Seninle bu kadar vakit geçirebildiğim için çok şanslı hissediyorum kendimi!''
''İyi ki biz arkadaş olmuşuz.''
''Ne güzel, yine birlikteyiz.''

Kendi içimizde başlayan barışa can suyu bu sözler...Daim ve bereketli olsun.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder