27 Kasım 2019 Çarşamba

Çocuk Hakları Günü - Özenç



Bu yazıyı yazarken, çocuk hakları kavramı ile ilişkileri düşündüm. Hızlıca aklıma gelenleri iki başlıkta toplayabilirim. Ya yılın tam da bu zamanları, bir uzunca bir listede alt alta isimleri olan, yaşantıdan kopuk, bir ders gibi işlenen ve konu bitince tekrar gündeme gelmeyen metinler, ya da ihlal kelimesi ile yan yana metinlerde, gazetelerde, ekranlarda.

Hakların yaşadığı bir hal neye benzer, ünivesitedeyken bu kafamı kurcalamaya başlamıştı. Gününün ve aslında o yaşa kadarki hayatının çok büyük bir kısmını okulda geçiren çocuklar için, eğitim hakkı yaşam hakkı kadar önemliydi. Çocuk haklarının hayata geçtiği bir okul hayal ettim, size de biraz bu hayalin yolculuğunu paylaşmak istiyorum, Alternatif Eğitim Dergisi'nin 10. sayısında yer alan Mutlu Keçi yazımdan bölümlerle.

''BBOM Okullarında okul ve sınıf mevcutları, demokratik yönetim yapısı ile ve ilke ve değerlerin hayata geçirilmesini kolaylaştırılacak şekilde düzenlenir. Farklı mevcut ve zeminlerde ise, okul bireylerinin ihtiyaçları gözetilerek Demokratik Yönetim Mekanizmaları yeniden düzenlenir.
Bu mekanizmalar; sınıf içi karar alma ve planlama süreçlerinde günlük işleyen çemberler, okul bireylerince karar alma ve yönetişimde haftalık işleyen okul meclisleri, son olarak da çocuklar arası, çocuk – yetişkin ya da yetişkinler arası yaşanan çatışmalarda ödül ve ceza yöntemine alternatif çatışma çözümü mekanizması. Bununla birlikte ebeveyn katılımı ile ilgili mekanizmalar da  mevcut ancak bu yazının odağı daha çok okul meclislerinde olacak.
Doğrudan demokrasi, eşdeğerli olma, katılımı var etme ve sürdürme bir okulda nasıl olacaktı, neler yapacaktık, çok merak ediyordum. Pek bildiğim şeyler olmadığı için, bildiğim bir yerden güvenle o  başlayamıyordum.  Sonrasında ekip olarak ilk adımımızı attık: mekan tasarımı. Okulun bahçesine ahşap oturaklar yapıp, daire şeklinde yerleştirdik. Ortasına da minik bir ateş yakma alanı oluşturduk. Çünkü karar alırken her an ateş yakasımız gelebilirdi(!) Şimdi bakınca baya gülüyorum o halimize ama o an öyle gelmiyordu. Her şey o belgesellerdeki gibi olacak zannediyordum. Gönüllü ebeveynlerden oluşan mimari ekibe, bahçeye bir amfi ricasında bulunmuştuk, yaptıklarında oraya geçecektik. Çünkü birlikte karar almak için en başat ihtiyaçlarımız bunlardı.
Burası şakayla karışık tabii, katılımı sağlamada mekanı düzenlemenin etkisi elbette büyük. Burada anlatmak istediğim, ilk olarak aklımıza bunun gelmesiydi.  Nitekim ilk deneyimimiz azıcık hüsranla sonuçlandı. Okulun ilk haftası öğlen vakti, Bodrum güneşinin altında, giderek kavrulan bir şekilde konuşabileceğimiz  şey, nasıl serinleyeceğimiz olabilirdi. Yetişkinler olarak, bu meclisi değerlendirdik ve  tahmin edersiniz bir sonraki meclisi içeride yapmaya karar verdik.
Birlikte yaşamaya dair konuların konuşulmasının iyi bir başlangıç olduğunu düşünerek, BBOM İlke ve Değerleri’nden konuşmaya başladık. Çocukların bunu konuşacağımızdan haberi yoktu, bizim aklımızda vardı ve yaklaşık 30 çocuk ve 7-8 yetişkin bir arada, ‘’Özgürlük nedir?’’ sorusuna cevap arıyorduk. Bir süre sonra cevap yetişkinler arasında aranmaya başlanmış olacak ki, çocuklardan biri, isyan içeren bir tınıyla:
- Bu okulda kararları birlikte alacağız diyorsunuz ama geldiğimizden beri siz konuşuyorsunuz. Sıkıldım ben, gidiyorum.
Dedi ve gitti. Diğer çocuklar da ‘’ doğru söylüyor.’’ diyerek gittiler ve biz yetişkinler olarak kaldık ve tabii ki değerlendirme yaptık. Şimdi hayretle bakıyorum o zamanki halime,  gün içinde çocuklara ‘’bunu birlikte konuşmamız gerek.’’ dediğimiz  o kadar konu varken, bu kadar soyut bir yerden başlamak da nereden geliyordu.  Neden böyle oluyordu diye düşündüğümde benim cevabım, iki başlıkta toplanıyordu. Birincisi, gündelik hayatta çocuklarla birlikte karar almak neye benzer, ne konuşulur, nasıl konuşulur, nasıl başlanır kısmı pek deneyimlediğimiz yerler değildi ve ikincisine yöneliyorduk. İkincisi de alanı bilgi paylaşarak doldurmak . Çocuğa açmaya niyetlendiğimiz alanda, ne yapacağımızı bilemediğimizde, ilk refleksimiz sormak değil, anlatmak oluyordu. Nitekim yine öyle olmuştu ve neyse ki çocuklar verdikleri tepkiyle öğrenme sürecimizi kolaylaştırdılar.
Bir sonraki  hafta boyunca, yaşantımıza bu gözle baktık ve hala inşası tamamlanmadığı için kilitli olan spor salonuna giremeyip yanımıza gelen her çocuğa,
- Bu konu hepimizi ilgilendiriyor. Önerini okul meclisinde gündeme getirebiliir misin? dedik.
Bir sonraki hafta meclise gelirkenki hallerini görmek müthişti benim için. Ard arda çağırılan değil, hali hazırda gelmiş olan, kendi yaşam alanına dair ihtiyaçlarını düşünen, öneriler geliştirebilen, bir sonraki adımı merak eden, izleyen, inisiyatif alan...Hepsinden vardı, birlikteydik ve orada olmaktan memnunduk. Bu dilimize, bedenimize, her şeye yansıyordu. Aşağı yukarı diyaloglar şu şekilde ilerledi.
- Dışarıda hava çok sıcak, biz orada oynamak istiyoruz. Lütfen orayı açın.
- (Y)Çocuklar, orasının zeminini yetiştiremedik. Boyanması gerekiyor.
- Ama biz spor yapmak istiyoruz, vücudumuzu geliştirmek istiyoruz.
- Ben orada koşmak istiyorum.
- Ben futbol oynamak istiyorum.
- Ben basketbol oynamak istiyorum.
- (Y)Peki, söylediğiniz bazı şeyleri satın almak gerekiyor, onu nasıl yapacağız?
- Hepsini satın almaya gerek yok, bahçede kalan ahşaplar var, onlardan bir kale yapıp, file ekleyebiliriz.
- Yerleri biz kendimiz boyayabiliriz, yere parkur da çizeriz hem.
- Boya alsak yeter, bizim evin bahçesinde kullanmadığımız küçük bir basketbol potası var. Şimdilik onu kullanabiliriz.
- Sadece boya için bütçemiz var mı?
- (Y)Bunu kooperatiften birine sormamız gerek, kim sorabilir?
(Y) yetişkinlerin sözünü ifade ediyor.
Meclisin hemen sonrasında çocuklar bütçeden haberdar olan kooperatif üyesinden bunun için bütçemiz olduğunu öğrendi  ve yetişkinler olarak öncelikle kendi aramızda bir iş bölümü yaptık, sonrasında çalışma gruplarına bölündük. Kale yapımı, file yapımı, spor salonu zemini tasarımı, zemini boyama ekipleri olarak bölündük ve başladık çalışmaya.
Mutlu Keçi’ye yolunuz düştüyse, o kaleleri  mutlaka görmüşsünüzdür. Dört yıl boyunca kaç gol gördü, kaç oyuna şahitlik etti. Eğer o hafta çocukların ihtiyaçlarını, kendi öğretmen toplatımıza getirip, kendi çözümlerimizi bulsaydık, örneğin birer kale satın alsaydık ya da onlar için yapsaydık, o kalelerin ömrü o kadar uzun olur muydu? Dördüncü yılın sonuna doğru, meclis panosuna dördüncü sınıfların yazdığı bir gündemi de paylaşmak isterim:
- Bu kale artık bize küçük geliyor, sığmıyoruz. Daha büyüğünü yapalım, bununla birinci sınıflar oynasın.
Açıkçası gözlerim dolmuştu. Birlikte büyümek böyle bir şeydi galiba.''


Çocuk haklarını yaşamak, gündelik yaşamın içinde var etmek ile ilgili biraz bilgi çokça ilham niyetiyle paylaştım, her okulda, her sınıfta, her toplulukta kendi dilince hayata geçen örnekleri arttımak dileğiyle..



19 Kasım 2019 Salı

Çocuklarla Çocuk Hakları 3


20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü

Bu yıl, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 30. yılı.
Ancak hala ‘’Bugün Çocuk Hakları Günü’’ demek zor. Her çocuğun hak sahibi, eşit, özgür ve
onurlu birer birey olarak, barış içerisinde bir yaşam sürmesi için sorumluluğumuz büyük.

Barış Kütüphanesi için hazırladığımız bu liste yetişkinlerin, çocuk haklarını çocuklarla çalışmasını
farklı perspektiflerden kolaylaştıracak araçlar içeriyor.
Kullananı, ilham alanı bol olsun.


Çocuğum, Haklarım Var!     
Yazan: Ezgi Berk
Resimleyen: Funda Akman Aydemir
Yayınevi: Abm

Çocuğum, Haklarım Var! Çocuk Hakları Etkinlik Kitabı başlığı ile pek çok doldurulacak boşluk,
cevaplanacak soru barındırıyor içeriğinde. 
“Çocuk deyince akla ne geliyor?” sorusuyla başlayan kitap öncelikle çocuk algısına ve sözleşmeye
dair kısa bir bilgilendirme yapıyor. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 54   maddesinden hareketle belirlenen
4 temel ilkeyi açıklıyor ve “Bu çerçevede sahip olduğun haklar neler, bu hakları nasıl kullanabilirsin?”
gibi soruların cevaplarını düşünmek için pek çok etkinlik fikri veriyor.  

Etkinlikler sorduğu sorularla çocukların yazma, çizme, sözlü ifade etme gibi becerilerini destekleyecek
çeşitlilikte sıralanmış. Kitabın sade çizimleri ise odaklanmayı kolaylaştırmış.
Bir etkinlik kitabı olarak boyutu oldukça geniş ve yeterli. Çalıştığınız çocuk grupları ile çocuk haklarını
konuşmak için kitapta yer alan etkinliklerden eğlenerek ve düşünerek yararlanabilir; hem de Çocuk
Hakları Sözleşmesi’nde yer alan maddeleri gündeminizde tutabilir, birlikte öğrenebilirsiniz.. 
Kitabın sonunda yer alan İleri Okumalar & İnternet siteleri bölümünde bizim de sık sık tıkladığımız
kaynaklar yer almakta. Çocuk hakları konusunda yazılmış bir etkinlik kitabını kendi dilimizde
gördüğümüz için mutluyuz! 


Okullarda Uygulanabilecek Çocuk Hakları ile İlgili Aktiviteler
Hazırlayan: Öğrenme Tasarımları

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günü ile ilgili bir bilgilendirme yazısıyla başlayan kitapçık tam 18 tane
okullarda uygulanabilecek etkinlikle devam ediyor. Bu etkinlikleri sinifta yapabilmeniz için uygulama
süreci detaylı bir şekilde anlatılmış, kullanılabilecek malzemeler ve süre eklenmiş. Ayrıca etkinliklerin
uygulama süreçlerinde dikkat edilmesi gereken noktalar notlar bölümünde belirtilmiş.
Tiyatro sahneleme, şiir, hikaye, poster, fotoroman oluşturma, bilmece, tekerleme, dans etme kitapçıktaki
yöntemlerden bazıları...Hakları farklı dillerde öğrenmek ne güzel! Aşağıdaki bağlantı ile ulaşması pek
kolay.



BM Çocuk Hakları Sözleşmesi̇ El Ki̇tapçığı
Sınıf kitaplıklarımızın, kütüphanelerimizin olmazsa olmazı olan Çocuk Hakları Sözleşmesi kitapçıklarından farklı bir basım daha.İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ve Göç  Vakfı ortaklığıyla basılmış Çocuk Hakları el Kitapçıkları; Türkçe-Kurmanci, Türkçe-Zazaki ve Türkçe – Arapça olarak çok dilli bir şekilde basılmış
.
Kitapçık çocuk dostu versiyonu olmakla birlikte, görseller sürecin başından beri çalışmadan haberdar
olan Göç Vakfı’ndaki çocuklar tarafından çizilmiş. Çocuk Hakları Sözleşmesi kitapçıkları
İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi internet adresinde de PDF olarak yayınlanmış.


BM Çocuk Hakları Sözleşmesi kitapçığına;

KU (KURMANCİ)/TR  https://bit.ly/2EnFzIN 
KU (KIRMANCKİ)/TR https://bit.ly/2tyaonX 
AR (ARAPÇA)/AR https://bit.ly/2IueVSw linklerinden ulaşabilirsiniz.
Çocuk Hakları
Yazan: Ercüment Erbay

Yayınevi: Yeni İnsan


Yeni İnsan Yayınevi geçtiğimiz aylarda inceleyip beslenebileceğimiz pek çok kitabını bizimle paylaştı.
Biz de bu listeyi hazırlamaya başladığımız gibi dönüp elimizdekilere baktık. 
Eğitim Serisi’nden çıkan, “haklar” konusunda yararlanılacak iyi bir kaynak olan bu kitap
Doç. Dr. Ercüment Erbay tarafından yazılmış. “Çocukluk” kavramına kısaca değindikten sonra
Çocuk Hakları’na kavramsal bir çerçeve ile yaklaşıyor ve tarihçesini inceliyor. Türkiye'de çocuk haklarının
nasıl algılandığı ve çocuk haklarını yaygınlaştırma ve izlemeye yönelik uygulamaların nasıl şekillendiğine
eleştirel bir bakış açısı sunuyor.
Bunun yanı sıra kitapta, Türkiye'de iyi işleyen bir çocuk hakları sisteminin nasıl olması gerektiğine ilişkin
model önerisi de yer alıyor.

Eksik Parça 
Çeviren: Pınar Savaş
Yayınevi: Butik Yayınları

“Eksik bir parçası vardı.
Ve mutlu değildi.
Aramaya başladı eksik parçasını.
Yuvarlandı durmadan şu şarkıyı söyleyerek :
Eksik parçamı arıyorum
Eksik parçamı arıyorum
Lay-lay-looo, çoktan gittim bileee,
Eksik parçamı aramaya...”

Diye başlayan, akıcı dille yazılmış bir kitap. Eksik parçasını arayan bir kayıp hikayesi ile göz kırpıyor bize. 
Kitabın sadeliği, çocuklar için tek cümlelik olan basit anlatımı ve abartı olmayan çizimleri ile az şey
söylüyormuş gibi gözüken ama aslında çok şey fısıldayan yalın bir kitap. 
Bir arayış hikayesi ile akıllara ilk Pezzettino’yu getirse de okuyunca “eksik” kelimesi üzerine epey
düşündürüyor. Kendini tanımaya dair, eksik bulduğumuz yanımızla barışmaya ve o yanın özgünlüğüne
vurgu yapan, felsefe yapabileceğiniz bir kitap. Dil, kimlik, cinsiyet, engellilik, etnik veya sosyal köken gibi
farklılıkların, tamamlanması gereken bir eksiklikten, farkındalığa dönüşmesine büyük katkı sağlıyor.
Üstelik kitabın animasyonu Youtube’de bulunuyor.

Kayıp Parça animasyonuna ;
Türkçe altyazılı için : https://www.youtube.com/watch?v=-EiXQIIE_L8 
linklerinden ulaşabilirisiniz.

Benim Dünyam
Yazan: Kifan Bou Ali
Çeviren: Rabia Kesik
Resimleyen: Batania Zacarinas
Yayınevi : Erdem Yayıncılık


Farklılıklar üzerine yazılmış, illüstrasyonlarıyla da göz dolduran, az sözcükle bize çok şey anlatan
yumuşacık bir kitap daha. Kulakları duymayan bir çocuğun hikayesini anlatan, çevresindekileri nasıl
algıladığını, eylemlerine karşı hissettiklerini, onun dünyasındaki yansımasını  şefkatli ve naif bir şekilde
anlatıyor. Farklılıkların farkındalığını ve farklılıklara saygıyı hatırlatan destekleyici bir kitap. 

Çocuk Hakları Şarkısı
Şubadap 

‘’Satır satır yazıyor içinde kitapların 
Oku, oku, bitmiyor hakları çocukların 

Ama, ama… Çocuk hakları nerede 
Göremiyorum nerede 
Satır satır yazıyor içinde kitapların 
Oku, oku, bitmiyor hakları çocukların 
Çocuk hakları nerede 
Göremiyorum nerede 

Çocuk hakları nerede 
Göremiyorum hiçbir yerde.’’

Şubadap’ın beşinci albümünde yer alan, çocukların ağzından, çocuk haklarının sadece yazılan değil,
yaşanan bir hak olması için yetişkin sorumluluklarımızı hatırlatan bir şarkı.

Söyleyelim, söyletelim. https://www.subadapcocuk.org/






12 Kasım 2019 Salı

Çocuk Hakları Günü - Özge

20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü yaklaşırken “Güncel Yazılar”a Çocuk Hakları konusundaki yazılarımızla devam ediyoruz. Barış Kütüphanesi için 3. Çocuk Hakları listemizi hazırlamaya başlamışken fark ediyorum ki çocuk kitaplarına “hak” temelli yaklaşmak bakış açısını değiştiriyor insanın. Çocuk olmaya, çocuk gözünden bakmaya dair bir tutum geliştiriyor. Ben de bu konuya dair beslendiğim ve ilham aldığım bir kitapla başlamak istedim.


Ancak öncesinde bir haber vereyim:
Gündemimizin çocuk hakları olduğu şu günlerde bizi heyecanlandıran bir etkinlik var:
22-23 Kasım 2019 tarihlerinde İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul kampüsünde gerçekleşecek; Queen's Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi Eş Direktörü Laura Lundy'nin ana konuşmacı olduğu Çocuğun Katılım Hakkı: Neredeyiz? Sempozyumu. 
Kayıtlar pazartesi günü başladı, başvuru için: http://www.gencsesler.org/
Biz de Özenç’le farklı konularda sunumlar yapacak, ortak bir de atölye yürüteceğiz sempozyumda.

Etkinliğe hazırlanırken elimin altında Nobel Yayıncılık’tan çıkan Çocukların Katılımı kitabı var bir süredir. Roger Hart’ın yazmış olduğu bu kitabı Tülin Şener Kılınç dilimize kazandırdı. “Katılım merdiveni”ni biliyorsanız Roger Hart’ı da duymuş olmalısınız. 
Roger Hart çocukların ve gençlerin günlük yaşamlarını anlamaya odaklanarak pek çok katılımcı metodoloji tasarladı. Çocuklara uygun mekan tasarımı ve çevre eğitiminde teori, araştırma, uygulama alanlarında işbirlikleri yaptı. Unicef ile birlikte “Cities for Children: Children’s Rights, Poverty and Urban Management” isimleriyle çocukların katılımı hakkında 2 kitap yazdı.


Elimde tutmuş olduğum kitap ise “Sürdürülebilir Kalkınmada Çocuk Katılımı”nı teori ve örnekleriyle kapsıyor. Sürdürülebilir, adil ve barışçıl bir küresel toplum kurmaya katkı koymanın hayalini paylaşan Roger Hart bu kitapta doğa ile ilişkimizi çocukların eylemleri üzerinden değerlendiriyor ve şöyle diyor:
“Çocukların katılımı eğer ciddi bir biçimde ele alınır ve onların gelişen kapasiteleri ve biricik güçleri dikkate alınarak planlanırsa, çocukların sürdürülebilir kalkınmada çok değerli ve uzun süren bir rol oynayabileceklerini göstermektedir. Doğrudan katılım yoluyla çocuklar gerçek bir demokrasi anlayışı ve kendilerine ait bir yeterlik ve sorumluluk duygusu geliştirebilirler. Fiziksel çevrenin planlanması, tasarımı, izlenmesi ve yönetimi çocukların katılımı açısından ideal bir alandır çünkü çocukların çevreye olan bağlılıkları çok güçlüdür.” 

Çevresel krizlerin eşiğinde, bu sorunlara karşı çocukların nasıl bir araya gelerek birbirinden güç aldığını, tüm dünyayı harekete geçirerek milyonlarca insanı sokaklara döktüğünü ve farkındalık yarattığını geçtiğimiz yıldan beri küresel iklim grevleri ile görüyoruz. 
Ancak bu grevleri desteklemekle de iş bitmiyor. Mekanlara, programlarımıza, çocukların bir parçası olduğu her sürece “katılım” gözünden bakmak gerekiyor. 
-Okullarımızda ekoloji,çevre konulu problemleri nasıl tanımlar, çocuklarla nasıl bir planlama yapabiliriz?
-Çocukların kendi çevrelerini tasarlama, planlama ve inşa etmelerini nasıl sağlarız?
-Çevre sorunlarına karşı çocukların politik eylemlerini nasıl destekleriz?
-Çocukların katılım hakkına zemin sağlarken hangi yöntemleri kullanabiliriz? 


Kitap boyunca bu sorulara dünyadan pek çok örnekle cevap buluyoruz. Her biri umut oluyor insana. Eğer yöntemlerimizi değiştirir, odağımıza “katılım” konusunu koyarsak çocuklarla paylaştığımız alanlar işte o zaman çocuk haklarıyla nefes alır diye düşünüyorum.
Bu konuda kendi dilimizde pek alet edevat yok, evet. Ancak çocuk katılımına dair yeni örnekler, ekolojik felaketlere karşı çocuklarla birlikte aldığımız hareket planları bize sürdürülebilir, barışçıl bir toplum olma yolunu açabilir. 
Bunun oldukça pratik bir yolda başlayabilirsiniz çocuklarla çalışmaya:
Çocukların en temel haklarından olan katılımı onlarla konuşmak için Katılım Merdiveni’ni kullanabilirsiniz. Birlikte bu merdiveni oluşturarak sınıfınızda çocukların bulunduğu süreçlerde nerede olduklarını birlikte değerlendirebilirsiniz. 
Örneğin çocuklar okulda pet şişe kullanımının yasaklanmasını istiyor. Biz yetişkinler olarak onları katılımın hangi basamağında, ne şekilde destekliyoruz. Yaşanan sürece adım adım basamakların perspektifinden bakabilirsiniz. 


Bbom Derneği çeviri grubu tarafından yayınlanan: Katılım Yolları: Başlangıçlar, Fırsatlar ve Yükümlülükler başlıklı metinde Katılım Merdiveni’ne dair ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. 


Deneyimler paylaştıkça çoğalıyor. Bu konuda bize yazmak isterseniz: cocuklabaris@gmail.com adresinde buluşabiliriz. 

Çocuk Hakları’nı her gün yaşatabildiğimiz günlere..



6 Kasım 2019 Çarşamba

Çocuk Hakları Günü - Gülesra


                Bu yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün 30. Yılı olması nedeniyle, “Çocuk Hakları Yazıları”  dizisi için  ne yazmam gerektiği konusunda oldukça düşündüm.  30 yıl boyunca Türkiye’nin Çocuk Hakları alnında yol burkan sessizliği, yaşanan cezasızlıkların neden olduğu sonuçları, hakların tüm çocuklar için eşit olmadığının en bariz örneği olan sözleşmede şerh koyulan  “çekinceli “ maddeleri…

               Hepsi ayrı ayrı kendi içinde bir düğüm oluyor benim için. Yine de bu yazıda, bir şeyler yapabilmenin motivasyonuyla çocuk haklarını kısa kısa spesifik olaylar üzerinden  nasıl hayata geçirebileceğimize dair yaşamımın içinden örnekler paylaşarak 30 yılın olumsuz sonuçsuzluğundan,  oldurabileceklerimize göz kırpmaya çalışacağım.
               Öncelikle, çocuk ve çocukluğa dair olan bir takım algılarımızın bu hakları hayata geçirmemizde ciddi bir bariyer oluşturduğunu söylemek isterim. Modernizmle birlikte paternalist bir yaklaşım üzerinden .çocukla kurduğumuz aşırı korumacı,tek yönlü ve dikey ilişki ile  çocuğu  nesneleştirmemiz, araçsallaştırmamız, rasyonelleştirmemiz ya da daha romantik bir yerden bir tanım oluşturmamız; çocukları kafamızda konumlandırdığı yerle paralel olarak,çocukların  haklarını savunma ve hayat geçirme konusundaki pusulamızı kaybetmemize neden oluyor.

             Günümüz dünyasında çocukların güçsüz, rol ve sorumluluklarının farkında olmadığını sürekli yardıma ve desteğe ihtiyacı ve bize bağımlı olduklarını , özellikle  bilgi ve deneyimden yoksun olduklarını  düşünerek onları zararlı şeylerden korumaya, onlar için kararlar almaya çalışıyoruz. Kendi çocukluk dönemi içinde kendine özgü bir boyut geliştirmesi yerine yetişkinler olarak kendi düşünce, sistem ve ideolojilerimiz çerçevesi ve beklentisi içerisinde onları bir dava konusu haline getirebiliyoruz. Öğretmen olduğumuzda şekillendirecek hamur, ebeveyn olduğumuzda mülkümüz olarak görebiliyoruz. Davranışlarını sürekli disiplin ve kontrol altında tutarak, hiçbir  politik hakları olmadan   çeşitli itaat ilişkileri altında iletişim kurmaya çalışıyoruz. Eğlenme ihtiyacına katkı koyan "OYUN" hakkını bile  iyi bir eğitim alması, psiko/nöromotor becerilerini geliştirmesi, zekasını güçlendirmesi için bir araca dönüştürüyoruz. Çocukların ihtiyaçları ile bağlantı kurmadan her konu için bir uzman arıyoruz. Farklı farklı disiplinler (psikoloji, pediatri,pedagoji vb)  içinde çocuğu rasyonel kalıplarla yetiştirmeye eğitmeye tedavi etmeye çalışıyoruz. Ya da tüm bunların dışında çocuklara dair tüm nitelikleri yücelterek ne kadar saf olduklarını “MELEK” olduklarını tekrar edip duruyoruz.
"Adımın, soyadımın, bana gülümseyen bir ailemin, evimin olacağı bir ülkede yaşamaya hakkım var."


               Çocukların; insana mal edilen ahlaki, entelektüel kapasiteye tam sahip olduğunu fark etmek, gelecekteki olacak kişiye değil şu andaki bireye saygı duyarak çocukların insan olduğunu, kendi fikirlerini söyleyebilecek bireyler olduğunu kabul ederek başlamak  yukarıda söz ettiğim bariyeri yıkacak; biz yetişkinlerin çocuk-çocukluk algılarımızı fark edip dönüştürerek, çocuk haklarını bilerek, onları hayata geçirmek için sorumluluk alarak, politikalar geliştirerek, çocuk hak ihlalleri karşısında savunuculuk faaliyetleri yaparak çocuklar için bir çok şey yapmamıza motivasyon olacaktır. Bizler için kolaylaştırıcı olacak hayatın içinden 10 hak pratiğini buraya bırakarak, çocukların kendi haklarının farkında oldukları, tüm hakların çekincesiz olarak hayata geçtiği 20 Kasımlar diliyorum.

HAYATIN İÇİNDEN 10 ÇOCUK HAKLARI  PRATİĞİ

·          Çocuklardan müsaade istemeden onlara dokunmayın, fotoğraflarını ve videolarını çekmeyin. Bizler gibi onların da bir mahrem alanı var. Oraya saygı duyarak, fark ederek ilişki kurun.
·        İstemedikleri bir etkinliğe, çalışmaya, mekana, topluluğa zorla maruz bırakmayın. İhtiyacını anlamaya çaba göstererek, çocukları duymaya çalışın.
·        Çocukların onurunu kıran, aşağılayan, etiketleyen, hakaret ile  şiddet içeren sözler ve eylemlerde asla bulunmayın. Sizi zorlayan bir durum varsa, çaresizce bu şekilde bir iletişime zorlanıyorsanız, bunları yapmak yerine ortamdan uzaklaşarak sakinleşmeyi ve kendinizin neye  ihtiyacı olduğunu bulmayı deneyin.
·         Çocukların isteklerini önemseyin, ebeveynler olarak duygusal gereksinimlerini gözetin.
·         Oyunun temel bir hak olduğunu unutmayın ve bunu hayata geçirmeleri için alanlar açın.
·         Kendi görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmelerini sağlayın. Dinleyin, yargılamayın, küçümsemeyin.
·         Kendilerini ilgilendiren konulara dair onların fikirlerini alın. Bir topluluk içindeyseniz (okul, stk vb) fikirlerini rahatlıkla ifade edebilecekleri mekanizmalar (çemberler, sınıf/okul meclisleri) oluşturun.
·         Eş değerli bir ilişki kurarak birlikte gücü kullanmayı deneyin. Karşılıklı bir öğrenme, planlama, hayata geçirme pratiklerini uygulayın.
·         İstedikleri kulübe katılmaları, istedikleri seçmeli dersi almaları, istedikleri enstrümanı çalmaları için destek olun.
·         Onlar için yapacağınız her çalışma ya da eylem için bilgilendirici, dürüst, şeffaf ve açıklayıcı olun.


*BM Çocuk Haklarına ilişkin çocukların destek alabileceği bir kaynak olarak İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ile Göç Vakfı ortaklığında çocukların katılımıyla çok dilli olarak  hazırlanmış "Çocuk Hakları Sözleşmesi  El Kitapçığı" na ve yazıda görsel olarak kullandığım kitabın künyesine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.






3 Kasım 2019 Pazar

Aslında Bir Konu Var

“Aslında Bir Konu Var” düşündüren soru ve cevapların listesi. Çocuklar farklı farklı pek çok konuda biz yetişkinlere “Acaba bunu nasıl cevaplayabilirim?” dedirten sorularla gelebiliyor. Yetişkin olarak biz de “kafası karışmasın, yanlış bir şey söylemeyelim” kaygısıyla çocuğa uygun, gerçek cevaplardan kaçabiliyoruz. 
Çocukla Barış olarak kitaplığımıza bir de bu gözle baktık: 
-Çocuklardan hangi sorular geldiğinde vereceğimiz cevap konusunda durup düşünüyoruz?
-Hangi soruları cevaplayabilmek için bir desteğe ihtiyaç duyuyoruz?
-Hangi konularla ilgili çocukları desteklemek istiyoruz?

Bu listemizin içinde yaşamın anlamını sorgulayan bir solucan, insanlığı ve farklılıkları araştıran bir çocuk, cinselliğe dair pek çok soruya cevap veren bir eğitmen, ölümden bahseden bir hikaye ve şiddet konusunda sorular bırakan filozof çocuklar var. 

Aklınıza takılan “aslında bir konu var, bunu çocuklarla nasıl paylaşacağımı bilemiyorum” dediğiniz noktalarda bu kitapların size destek olması dileğiyle...

1- Carl ve Yaşamın Anlamı
Yazan: Deborah Freedman
Yayınevi: Kuraldışı Yayınları

Carl ve Yaşamın anlamı bizi büyük bir soruyla düşündürürken, yeryüzünde ender karşılaştığımız solucanların toprağın içindeki canlılıklarıyla yaşama olan katkısını anlatıyor. 

Tüm günlerini tüneller kazarak geçiren tarla faresinin “Niçin bunu yapıyorsun?” sorusuyla cevabının peşine düşüyor. Orman hayvanlarıyla karşılaşıyor ve macera devam ediyor. 
Carl, sonunda minicik varlığıyla dünyaya nasıl bir değer kattığını yaşarken öğreniyor. 
Yazar sonunda okuyuculara da not düşmüş: 
“Tıpkı Carl gibi kitaptaki tüm canlıların önemli bir işi var. 
Hepsinin birbirine ihtiyacı var, bizim de onlara…
Her şey birbirine bağlı. Sen de her şeye bağlısın! Sen dünya için ne yapabilirsin?”

Yeryüzündeki yaşam döngülerini görebilmemiz, geniş baskısı ve suluboya resimleriyle yaşamımızda yeni anlamlar bulabilmek için düşündüren bir kitap. 

2-Sen ve Başkaları
Yazan:Siska Goeminne
Yayınevi: Redhouse Kidz

Çocukluk hayata ve insanlara dair pek çok soru barındırıyor içinde. Yeryüzünde kaç insan yaşıyor? Uzak ülkeler nasıl görünüyor? İnsanlar neler giyiyor? Neler yapmaktan hoşlanıyor? 
Dünya üzerindeki bu çeşitliliği görebilmemiz için Sen ve Başkaları gibi sade anlatımlı, bol görselli kitaplar hem düşündürüyor hem konuşturuyor çocukları. 

Kitap boyunca insanların yaşadığı yerler, fiziksel görünümleri, kişisel özellikleri değişik açılardan, benzer ve farklılıklarıyla şiirsel bir anlatımda sunulmuş. Farklılıkları kucaklamak, çeşitliliğin farkına varmak, sorulara cevap bulmak için tek başına zengin görsellerden bile faydalanabilirsiniz. 

Kitabın şiirsel anlatımına bir sayfasından örnek verelim. Duygularla ilgili konuşabilmek için de güzel bir bölüm:
“Bazı insanlar yağmur sağanak halinde yağarken veya en sevdikleri kitabı kaybettiklerinde bile neşelidir. Bazı insanlar ise nereye giderse gitsin üstünde kara bir bulut taşır.” 

3-Ben “Kapsamlı Cinsellik Eğitimi Serisi”
Yazan: Rayka Kumru
Yayınevi: Minty Kitap

Cinsellik Eğitimi konusunda kaynakların kısıtlılığından ve içeriğinden dolayı yaşadığımız zorluğa karşın varlığı bizi sevindiren, güçlü bir kaynak... Başlığından da anlaşıldığı gibi kapsamlı bir eğitim serisi hazırlayan Rayka Kumru seksolog ve cinsellik eğitmeni. Bu konuda eğitimler veriyor, danışmanlık sağlıyor, içerikler geliştiriyor. 
Kitabın içindekiler kısmına bir göz atalım:
-Kapsamlı cinsellik eğitimi nedir, ne zaman verilir?
-Soru sormayan çocuklar
-Anatomi, bedeni tanımak
-Cinsel organlara takılan isimler, bedeni normalleştirmek
-Unicef Çocuk Hakları Sözleşmesi
-Cinsel Haklar Bildirgesi 
-İletişim kurabilme becerisi

-İstismar önlemi
-Farklılıklar vardır,
eksiklikler değil
-Cinsiyet rolleri, trans çocuklar, interseks çocuklar
-Çocuklarda cinsel yönelim
-Mastürbasyon
-Akranlarla keşif
-Önerilen materyaller 

İçindekiler’in yalnızca bir kısmına yer verdik burada. Setin içerisinde yer alan diğer kitapta ise çocuklarla birlikte kullanabileceğiniz bir akış yer alıyor. Yetişkin kitabı ise aklınıza takılabilecek hemen her soruya cevap veriyor, cinsellik eğitimine dair oldukça güçlü bir temel sunuyor. Film ve kitap önerileri de ayrıca destekleyici. 

Kitapların görselleri içeriğine göre zayıf gelse de çocuklarla iletişimde olan herkesin okuması gereken bir kaynak olduğunu düşünüyoruz. 

4-Ördek, Ölüm ve Lale
Yazan: Wolf Erlbruch
Yayınevi: Hep Kitap

Çocuklardan zaman zaman duyduğumuzda nasıl cevap vereceğimizi bilemediğimiz bir soru: “Ölüm nedir?” Bu konuya dair tek başına da bir liste hazırlanabilir elbette. 
Ördek, Ölüm ve Lale masalsı bir kurguya sahip. Kitap boyunca kahramanlarımız ördek ve ölümün kendisi. Ölüm burada iskelet şeklinde resmedilmiş ve ördekle diyalogları ile somutlaştırılmış. 

Hikayede Ölüm, Ördek’i almaya gelir. Tanışıp sohbet ederler. Ördek Ölüm’ün kim olduğunu ve neler yaptığını anlamaya çalışır. Kitap çocuklara ve biz yetişkinlere hayatın en temel parçalarından birini sıcacık anlatıyor. 
Biz yine de bu kitabı çocuklarla paylaşmadan önce kendinizin okumasını ve çocukların hazırbulunuşluğunu göz önünde alarak paylaşmanızı öneriyoruz.


5-Şiddet Nedir?
Yazan: Oscar Brenifier 
Yayınevi: Tudem 

Tudem’in sorularıyla düşündüren, felsefeyi çocuklara sevdiren “Filozof Çocuk” serisinin yeni kitabı: Şiddet Nedir?
Şiddete yöneldiğini nasıl anlarsın? 
Şiddete başvurmaktan kaçınabilir misin?
Şiddet neye yarar? gibi soruları ortaya bırakarak eğlenceli çizgileriyle yeni sorular sorarken belli aralıklarda durup olaya bir açıklama bırakıyor. 
Bu kitapları çocuklarla bir kerede alıp okumanızı değil, dinamiklerinize göre parça parça önden seçip hazırlık yaparak çalışmanızı öneriyoruz. Her sayfa düşüncelere yeni oyunlar, çocuk gözüyle olaylara farklı bakış açıları sunuyor ve kesin cevaplar vermekten kaçınıyor.

Sınıflarımızda barışı hayal ederken “şiddet istemiyoruz, kimse kimseye vuramaz” gibi hazır cümleler çıkabilir ortaya. Ancak bazen içimizde durmayan, sözlü ya da fiziksel şiddet göstermemize sebep olan şey ne? Bunu bulabilmek için ince ince aramak, araştırmak gerekiyor. Filozof Çocuk serisi de bunun için merak uyandırıcı bir kaynak sunuyor.