6 Kasım 2019 Çarşamba

Çocuk Hakları Günü - Gülesra


                Bu yıl 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün 30. Yılı olması nedeniyle, “Çocuk Hakları Yazıları”  dizisi için  ne yazmam gerektiği konusunda oldukça düşündüm.  30 yıl boyunca Türkiye’nin Çocuk Hakları alnında yol burkan sessizliği, yaşanan cezasızlıkların neden olduğu sonuçları, hakların tüm çocuklar için eşit olmadığının en bariz örneği olan sözleşmede şerh koyulan  “çekinceli “ maddeleri…

               Hepsi ayrı ayrı kendi içinde bir düğüm oluyor benim için. Yine de bu yazıda, bir şeyler yapabilmenin motivasyonuyla çocuk haklarını kısa kısa spesifik olaylar üzerinden  nasıl hayata geçirebileceğimize dair yaşamımın içinden örnekler paylaşarak 30 yılın olumsuz sonuçsuzluğundan,  oldurabileceklerimize göz kırpmaya çalışacağım.
               Öncelikle, çocuk ve çocukluğa dair olan bir takım algılarımızın bu hakları hayata geçirmemizde ciddi bir bariyer oluşturduğunu söylemek isterim. Modernizmle birlikte paternalist bir yaklaşım üzerinden .çocukla kurduğumuz aşırı korumacı,tek yönlü ve dikey ilişki ile  çocuğu  nesneleştirmemiz, araçsallaştırmamız, rasyonelleştirmemiz ya da daha romantik bir yerden bir tanım oluşturmamız; çocukları kafamızda konumlandırdığı yerle paralel olarak,çocukların  haklarını savunma ve hayat geçirme konusundaki pusulamızı kaybetmemize neden oluyor.

             Günümüz dünyasında çocukların güçsüz, rol ve sorumluluklarının farkında olmadığını sürekli yardıma ve desteğe ihtiyacı ve bize bağımlı olduklarını , özellikle  bilgi ve deneyimden yoksun olduklarını  düşünerek onları zararlı şeylerden korumaya, onlar için kararlar almaya çalışıyoruz. Kendi çocukluk dönemi içinde kendine özgü bir boyut geliştirmesi yerine yetişkinler olarak kendi düşünce, sistem ve ideolojilerimiz çerçevesi ve beklentisi içerisinde onları bir dava konusu haline getirebiliyoruz. Öğretmen olduğumuzda şekillendirecek hamur, ebeveyn olduğumuzda mülkümüz olarak görebiliyoruz. Davranışlarını sürekli disiplin ve kontrol altında tutarak, hiçbir  politik hakları olmadan   çeşitli itaat ilişkileri altında iletişim kurmaya çalışıyoruz. Eğlenme ihtiyacına katkı koyan "OYUN" hakkını bile  iyi bir eğitim alması, psiko/nöromotor becerilerini geliştirmesi, zekasını güçlendirmesi için bir araca dönüştürüyoruz. Çocukların ihtiyaçları ile bağlantı kurmadan her konu için bir uzman arıyoruz. Farklı farklı disiplinler (psikoloji, pediatri,pedagoji vb)  içinde çocuğu rasyonel kalıplarla yetiştirmeye eğitmeye tedavi etmeye çalışıyoruz. Ya da tüm bunların dışında çocuklara dair tüm nitelikleri yücelterek ne kadar saf olduklarını “MELEK” olduklarını tekrar edip duruyoruz.
"Adımın, soyadımın, bana gülümseyen bir ailemin, evimin olacağı bir ülkede yaşamaya hakkım var."


               Çocukların; insana mal edilen ahlaki, entelektüel kapasiteye tam sahip olduğunu fark etmek, gelecekteki olacak kişiye değil şu andaki bireye saygı duyarak çocukların insan olduğunu, kendi fikirlerini söyleyebilecek bireyler olduğunu kabul ederek başlamak  yukarıda söz ettiğim bariyeri yıkacak; biz yetişkinlerin çocuk-çocukluk algılarımızı fark edip dönüştürerek, çocuk haklarını bilerek, onları hayata geçirmek için sorumluluk alarak, politikalar geliştirerek, çocuk hak ihlalleri karşısında savunuculuk faaliyetleri yaparak çocuklar için bir çok şey yapmamıza motivasyon olacaktır. Bizler için kolaylaştırıcı olacak hayatın içinden 10 hak pratiğini buraya bırakarak, çocukların kendi haklarının farkında oldukları, tüm hakların çekincesiz olarak hayata geçtiği 20 Kasımlar diliyorum.

HAYATIN İÇİNDEN 10 ÇOCUK HAKLARI  PRATİĞİ

·          Çocuklardan müsaade istemeden onlara dokunmayın, fotoğraflarını ve videolarını çekmeyin. Bizler gibi onların da bir mahrem alanı var. Oraya saygı duyarak, fark ederek ilişki kurun.
·        İstemedikleri bir etkinliğe, çalışmaya, mekana, topluluğa zorla maruz bırakmayın. İhtiyacını anlamaya çaba göstererek, çocukları duymaya çalışın.
·        Çocukların onurunu kıran, aşağılayan, etiketleyen, hakaret ile  şiddet içeren sözler ve eylemlerde asla bulunmayın. Sizi zorlayan bir durum varsa, çaresizce bu şekilde bir iletişime zorlanıyorsanız, bunları yapmak yerine ortamdan uzaklaşarak sakinleşmeyi ve kendinizin neye  ihtiyacı olduğunu bulmayı deneyin.
·         Çocukların isteklerini önemseyin, ebeveynler olarak duygusal gereksinimlerini gözetin.
·         Oyunun temel bir hak olduğunu unutmayın ve bunu hayata geçirmeleri için alanlar açın.
·         Kendi görüşlerini rahatlıkla ifade edebilmelerini sağlayın. Dinleyin, yargılamayın, küçümsemeyin.
·         Kendilerini ilgilendiren konulara dair onların fikirlerini alın. Bir topluluk içindeyseniz (okul, stk vb) fikirlerini rahatlıkla ifade edebilecekleri mekanizmalar (çemberler, sınıf/okul meclisleri) oluşturun.
·         Eş değerli bir ilişki kurarak birlikte gücü kullanmayı deneyin. Karşılıklı bir öğrenme, planlama, hayata geçirme pratiklerini uygulayın.
·         İstedikleri kulübe katılmaları, istedikleri seçmeli dersi almaları, istedikleri enstrümanı çalmaları için destek olun.
·         Onlar için yapacağınız her çalışma ya da eylem için bilgilendirici, dürüst, şeffaf ve açıklayıcı olun.


*BM Çocuk Haklarına ilişkin çocukların destek alabileceği bir kaynak olarak İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi ile Göç Vakfı ortaklığında çocukların katılımıyla çok dilli olarak  hazırlanmış "Çocuk Hakları Sözleşmesi  El Kitapçığı" na ve yazıda görsel olarak kullandığım kitabın künyesine aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder