20 Mayıs 2019 Pazartesi

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü Mayıs I

Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, çocuklar ve öğretmenler, öğrenme kazanımları oluşturmak için birlikte çalışırlar. Kazanımlar öğretmenler ve çocuklar arasında süregiden diyalogla belirlenir, değerlendirilir ve revize edilir. Öğrencilerinizin kazanımların belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecine hangi ölçüde katıldıklarına dikkat edin. Daha fazla katılımlarını arzu ediyorsanız, kazanımları onlarla belirleyip birlikte değerlendireceğiniz birebir toplantılar planlamayı düşünün.
Rekabetçi olmayan, ilişki temelli bir sınıfta grupla öğrenme yaklaşımı teşvik edilir. Ancak, bireysel çalışmak isteyen çocuklara bu isteklerini rahatça hayata geçirebilmeleri için de bolca fırsat yaratılır. En önemlisi, çocukların okul yaşamlarının her gününde çok sayıda sınayıcı ve başarılı öğrenme deneyimlerinin olmasıdır.
Siz en çok neyi önemsiyorsunuz; “kendi işini yapmayı” mı, yoksa birlikte çalışmaları gerekse bile, bütün öğrenciler için başarılı bir öğrenme deneyimi yaratmayı mı?


Ben ne düşünüyorum?
Çocukların okul dışı zamanlarını geçirdikleri bir yer Çamtepe Ekolojik Yaşam Merkezi. Ancak sürekli bir halde aynı grupla çalıştığım için küçük bir sınıf iklimi yaratabiliyoruz birlikte.
Müfredata dayalı kazanımları öğrenme sırasına göre takip ediyor, bulunduğumuz koşullara uyarlamaya çalışıyorum.
Bir de kazanım demişken kalbim “ekoloji müfredatı” tadında bir şeyden yana çarpmakta. Bunun için de orman öğretmeni olan bir arkadaşımın çalışmasından faydalandığım oldu. Yani çocukların öğrenme düzeylerine uygun Çamtepe’de hayata geçebilecek doğa, ekoloji konularını temele alan bir kazanım listesi.
Küçük bir grup olduğumuz için de bu programa dair katılımları, katkıları çemberlerde ele alarak yürütebiliyoruz.

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Çocuklarla paylaştığım noktalarda ise odağıma aldığım konu rekabet bir süredir. Farklı yaşta iki çocuk arasında rekabeti gördüğümde birebir bağlantı kurmaya, süreci şeffaflaştırmaya çalışıyorum. Gelişim dönemleri, okullarda bunların sıralı oluşu, doğada da büyümenin belirli bir süreçte gerçekleşmesine dair örnekler veriyorum. Onu yetersiz ve güçsüz hissettiği yönlerinden güçlü yanlarını görmeye davet edebileceğim etkinlikler düşünüyorum.
Burada önemsediğim nokta çocuğun iyi haline göre, bazen kendi işini yapması bazen de birlikte deneyim kazanması oluyor.


“Başarılı bir öğrenme deneyimi” noktasında ise başarının ne olduğunu kurcalıyor zihnim biraz. Başarı, geldiğim yolda akademik anlamda ölçülürken şimdi gözümde değişiyor. Kendini tanıması, kendini gerçekleştirmesi, çevresiyle güçlü bağlar kurması gibi anlamlara geliyor.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Sura’nın yazdığı, bizim günlüklerimize konu aldığımız bu bölümler direk okul ve sınıf deneyimini çağırıyor bazen. Dönem başlarken günlükleri bu yıl da yazıp yazmama konusundaki endişelerimi Özenç ve Gülesra ile paylaşmıştım. Şimdi iyi ki paylaşmışım ve onlara kulak vermişim diyorum. Çamtepe’de deneyimlediğim şu süreçte küçük bir öğrenme topluluğu oluşturup, şefkati, bağlantıyı, güveni, iletişimi aramızda yeşerttik diye düşünüyorum. Günlüklerin sonuna gelirken bu çabamızı kutluyorum.

18 Mayıs 2019 Cumartesi

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü Mayıs I



Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, çocuklar ve öğretmenler, öğrenme kazanımları oluşturmak için birlikte çalışırlar. Kazanımlar öğretmenler ve çocuklar arasında süregiden diyalogla belirlenir, değerlendirilir ve revize edilir. Öğrencilerinizin kazanımların belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecine hangi ölçüde katıldıklarına dikkat edin. Daha fazla katılımlarını arzu ediyorsanız, kazanımları onlarla belirleyip birlikte değerledireceğiniz birebir toplantılar planlamayı düşünün.
Rekabetçi olmayan, ilişki temelli bir sınıfta grupla öğrenme yaklaşımı teşvik edilir. Ancak, bireysel çalışmak isteyen çocuklara bu isteklerini rahatça hayata geçirebilmeleri için de bolca fırsat yaratılır. En önemlisi, çocukların okul yaşamlarının her gününde çok sayıda sınayıcı ve başarılı öğrenme deneyimlerinin olmasıdır.
Siz en çok neyi önemsiyorsunuz; “kendi işini yapmayı” mı, yoksa birlikte çalışmaları gerekse bile, bütün öğrenciler için başarılı bir öğrenme deneyimi yaratmayı mı?

Ben ne düşünüyorum?
Çok dolu dolu bir içerik, neresinden başlayacağımı şaşırdım. Ancak ilk aklımdan geçen şu oldu. Haftalar boyu duygusal ve fiziksel güvenliği sağlama, bağlantı kurma, güç ve onu kullanma halimiz üzerine  bol bol düşündük, çalıştık, düzenlemeler yaptık. Artık  kalıcı ve gerçek öğrenme için ortam hazır. Dönem boyu toprağı  havalandırdık, tohumları saçtık, büyümeye elverişli  ve bereketli topraklar mis gibi. Öğretmen olarak sorumluluğumuzun temelinde bu var bana kalırsa.
Kazanımları birlikte belirlemeyi çok önemsiyorum. Okul hayatına dışardan bakınca, o çok alıştığımız akış, size de tuhaf gelmiyor mu? Yıllar boyu gittiğimiz, günümün çok önemli bir kısmını geçirdiğimiz bir yer var, bizim gibi bir sürü çocuk var, ancak tüm öğrenmeler otomatik, canlılığımızın günlük akışta pek de bir karşılığı yok. Hele ki ilk yıllarda ne öğreneceğimize, bizden ne beklendiğine dair bir fikrimiz de yok. Gidiyoruz ve bir takım bilgiler alıyor/alamıyor ve geri geliyoruz. Gözümün önüne yemek yedirdiğim oyuncak bebeklerim geliyor,  yemek yeme işinin nesnesi olan bebeklerim. Nasıl olur da çocuklar öğrenmenin, öğretmenler de öğrenmeye elverişli ortam yaratmanın sorumluluğu ile buluşur? Bu öğrenme ortamı da birlikte ve bireysel öğrenmeye alan açan esneklik ve dinamiklikte olur? Derdim günüm bu galiba.

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Yazacaklarım, bu hafta yapmaya başladığım şeyler değil. Öğrenmenin sorumluluğunu alma mevzusunu farklı derinlik ve yöntemlerle sık sık gündeme getiriyordum. Bunlardan ilki, ders içeriklerinden bağımsız, günlük ve haftalık akışı çocuğun takip edebileceği şekilde görünür kılmak, bu akışta birlikte belirlemeye esneyebilecek yerler varsa düşünmek ve birlikte belirlemek. Burada çok basit bir şeyden bahsediyorum aslında. Oyun saatini hangi gün, kaçıncı saate koyacağımızı birlikte konuşmak bile olabilir bu, koşullarımız ne kadar esnemeye izin veriyorsa. Çocuklar sınıfa girdiğinde ‘’şimdi dersimiz ne?’’ demediği, kendilerini düzenlemeye erkenden başladıkları bir akış bile bence değişim yaratabilir. Biz bunu yıl boyunca çemberler aracılığı ile değerlendire dönüştüre yaptık ve öyle oldu gerçekten.
Sonrasında da, her bir dersin içeriğini paylaşmak, en azından temel düzeyde hangi kazanımları içerdiğinden haberdar etmek. Bu da bence, küçük ama etkili bir nokta. Çocukların kendilerini değerlendirmelerine , öğrenme sırasını takip etmelerine,  öğrenmelerinde daha aktif özne hissetmelerini kolaylaştırdığını gördüm. Bu, bir anlamda rekabetin de önünü engelleyen bir yönteme dönüşebilir. Öğrenme bir yolculuk ve hepimiz bir yerindeyiz ve yol haritasını ancak yolu bilirsek çıkarabiliriz.
Devamında da hem bireysel hem de topluluk olarak, ‘’nasıl öğrenmek istersin? Bunun için ihtiyaçların neler? ‘’ gibi sorularla öğrenme sürecini şekillendirmeye çalıştım. Burada bireysel toplantılara alan açmak önemli, Sura’nın dediği gibi katılımı çokça arttırıyor. Bireysel toplantıları da önceden haberdar ederek bazen derslerde, bazen öğle aralarında yaptım ve çocuklara da konuşmak  istediklerinde benimle paylaşabileceklerini söyledim.

‘’- Ben çarpma işlemini tam öğrenemedim daha çok örnek çalışmam gerek.’’
‘’ – Ben her gün yazı yazmazsam, yazım kötüleşiyor. Ben matematikteki problemleri de deftere yazmak istiyorum.’’
‘’- Okumam hala yavaş, ben bazı derslerde sadece okuma yapsam olur mu?’’ 
Bu gibi cümleleri duymak, aramızdaki öğreten-öğrenen ilişkisin yeniden şekillendiriyor. Bu da benim umudumu arttırıyor.









12 Mayıs 2019 Pazar

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü Nisan II

Sura Hart ne diyor?
Çocuklar için işbirliği içinde çalışmak şaşırtıcı derecede doğaldır. Nasıl etkileşim kuracaklarına dair yeni seçimleri ve becerileri olunca, endişeleri duyulduğunda ve ihtiyaçları karşılandığında; birlikte çalışmanın, birlikteliğin en keyifli hali olduğunu anlarlar.


İlişki temelli bir sınıfta, hem kendilerinin hem de başkalarının armağanlarının farkına varmaları için çocuklara destek olunur. Çocuklar kendi armağanlarını vermenin ve başkalarının armağanlarını almanın yollarını ararlar. “Birbirine bağlar” ihtiyaçlarını karşılamaları için öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz.


Ben ne düşünüyorum?
Çocukların işbirliği yaptığı anları izlediğimde “şaşırtıcı derecede doğal”lık halini her defasında görüyorum. Bir günlüğümde oyun parkında oynayan çocukların birbiriyle kendiliğinden oyun kurma ve işbirliği yapma hallerini yazmıştım. Çocukluk hallerine dair en sevdiğim anlar: birbirini tanımanın şekli, oyuna başlamak, kural koyma, çıkan anlaşmazlığı çözme ve devamında zamanı durduran derinlikte keyifli bir oyun…


Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Çocuklarla bu işbirliği kültürünü beslemek için yollara düşüyoruz, ormanlara gidiyoruz. Doğa her an bir macera koyuyor önümüze. İşbirliğiyle kaldırılacak bir kütük, toplanacak kozalaklar, tırmanılacak yere yapılan hesaplar…


Kendilerinin ve başkalarının armağanlarının farkına varmaları için de çocukları desteklemeye çalıştığım nokta kutlama kültürünü geliştirmek. Özel günlerde yapılan kutlamaların, birbirimiz için hazırladığımız hediyelerin yanında bunu günlük sohbetlerimize dahil etmek yaşatmaya çalıştığım bir şey. Bazen bir arkadaşımızın söylediği, bazen doğanın yaptığı bir sürpriz, bazen paylaştığımız bir an kutlama sebebi olabiliyor. Bunu çemberde ifade ediyor, birbirimizle paylaşıyoruz.
Bu anları paylaşmak birbirimizle bağlantımızı güçlendiriyor. Bunları yaşamanın yanı sıra dile getirmek günün fiyongunu bağlıyor, çocuklar için de olanları fark etme olanağı yaratıyor.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Çocukların tüm bu hallerine şahit olabildiğim bir alanım olduğu için şanslı hissediyorum. Gözümü kulağımı onlara açmak; işbirliği yaptıkları anları, birbirlerine sundukları armağanları, bir sorunun altından kalkma becerilerini, her an oyunla yaşayan yanlarını gördüğüme seviniyor onlarla öğreniyorum.

11 Mayıs 2019 Cumartesi

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü Nisan II


Sura Hart ne diyor?
Çocuklar için iş birliği içinde çalışmak şaşırtıcı derecede doğaldır. Nasıl etkileşim kuracaklarına dair yeni seçimleri ve becerileri olunca, endişeleri duyulduğunda ve ihtiyaçları karşılandığında; birlikte çalışmanın, birlikteliğin en keyifli hali olduğunu anlarlar.
İlişki temelli bir sınıfta, hem kendilerinin hem de başkalarının armağanlarının farkına varmaları için çocuklara destek olunur. Çocuklar kendi armağanlarını vermenin ve başkalarının armağanlarını almanın yollarını ararlar. “Birbirine bağlar” ihtiyaçlarını karşılamaları için öğrencilerinize yardımcı olabilirsiniz.

Ben ne düşünüyorum?
Çocukları gözlemlemeyi çok seviyorum. Hele ki, öğle araları oynarken. Gözümün önüne karıncalar geliyor. Kendilerini organize etme biçimleri, iş birliği içinde çalışmaları, uyumu...Gerçekten şaşırtıcı derecede doğal. Gözlemlerken nerede zorlandıklarına odaklanıyorum. Başlarken, oyunun kurallarının herkes için yeterince net olmaması, yeni bir durumla karşılaştıklarında ele alış biçimleri, her birinin ihtiyaçlarını karşılayacak stratejiler bulmaya çalışma da üzerine çalışacağımız yeni yollar olarak göz kırpıyor bana. Tüm bunlar, birbirine bağları güçlendirecek çalışma alanları, güçlenecek ve çocuklarca kendi ilişkilerine transfer edilecek... Sadece öğle aralarında oyun oynarken değil, birlikte yaşarken.

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?

Birbirimize bağları güçlendirdikçe, birbirimizin armağanlarını görmemizin, her birimizin ihtiyaçlarını gözetecek stratejiler bulmamızın daha kolay olacağını düşünüyorum. Bununla ilgili uyguladığımız iki yol paylaşacağım, ilki Sevgi Duşu. Birbirimize güzel sözler söylememiz, birbirimizin hayatına olan katkılarını paylaştığımız bir çember. Çembere başlarkenki topluluk olma halinizle, çember sonundaki halinizin arasında gözle görülür, kalp ile hissedilir bir fark olacağına eminim, bizde her seferinde böyle oldu. Çembere ifadelerinizin örnek oluşturması açısından sizin başlamanız kolaylaştırıcı olabilir. Çemberden bir kişi ortaya gelir ve kalan herkes, ortadaki kişi ile ilgili paylaşımda bulunur.
Yine başlarken, her birinize sıra geleceğini paylaşmanız ve ona göre bir konuşma süresi belirlemeniz Sevgi Duşu’nun akışına katkıda bulunacaktır. Biz her haftanın Cuma kapanış çemberini buna ayırmaya başladık, yaptıkça birbirleri ile ilgili ifadelerinin daha spesifikleştiğini görmek mutluluk verici.
Bir diğeri de öğle arasına çıkmadan hemen önce çocuklarla yaptığım paylaşım. Yukarıda öğle arası ile ilgili yaptığım  gözlemleri onlarla da paylaştım ve bir yol önerdim. Öğe arasına çıkmadan önce, çocuklara şu soruları soruyorum, bazen de tahtaya yazıyorum, böylelikle bu konuyu odağa taşıyorum.

  •           Oynayacağınız oyunun/oyunların kurallarını herkes biliyor mu? Bilmiyorsa kimin anlatacağı ile ilgili iş bölümü yaptınız mı?
  • -          Oyunun kurallarını herkes kabul ediyor mu? Değişiklik önerisi olan var mı? Oyun sırasında aklına bir değişiklik önerisi gelen olursa bunu nasıl ifade etsin?
  • -          Oyunda bir anlaşmazlık çıktığında ne yapacaksınız? Bu hepinizin kabul ettiği bir yol mu?


Bu soruları cevapladıktan, birbirlerini duyduktan sonra öğle arasına geçiyorlar. Uyum ve  geliştirdikleri iş birliğinde dönüşümün başladığını söyleyebilirim gerçekten, bir süre sonra birlikte konuşmayı bıraktık, ben soruları hatırlatıp ayrılıyorum yanlarından. Böylelikle gözlemlediğim tıkanık noktalar, büyüme gelişme alanlarımız oldu.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Gözlem yapmanın kerametine inandığım ve buna gün içinde zaman ayırdığım için kendimi kutluyorum. Birbirine bağlar, içimdeki bütünlüğü çokça destekleyen bir kavram. Sıkıca el ele tutuşmuş tüm bağlarıma şükranla...