18 Nisan 2018 Çarşamba

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü 24. Hafta

Sura Hart ne diyor?

Öğrenciler için işbirliği içinde çalışmak şaşırtıcı derecede doğaldır.
Nasıl etkileşim kuracaklarına dair yeni seçimleri ve becerileri olunca, endişeleri duyulduğunda ve ihtiyaçları karşılandığında; birlikte çalışmanın, birlikteliğin en keyifli hali olduğunu anlarlar.


Öğrencilerinizi birlikte işbirliği içinde çalışırken izleyin. Heyecanın ve doğaçlama yürüyen problem çözme süreçlerinin farkına varın. Karşılıklı alışverişin ritim ve akışının sahip oldukları iletişim becerilerine bağlı olarak ilerleyişini fark edin.

Ben ne düşünüyorum?

Bu benim en sevdiğim şey! Çabamın, motivasyonumun kaynağı o zamanları yakalayıp, keyifle izlemek, oralardan yüreğime iyi gelen cümleleri bulup çıkarmak, o cümleleri çemberde çocuklarla paylaşmak...

Okur okumaz aklıma gelen bir an var. Bu seneden değil, Mutlu Keçi'deki ilk senemizden, ilk senemizin 3. günü, daha oryantasyon haftası. Birbirimizi yeterince tanımıyoruz, yer Bodrum, havalar sıcak. Öğretmen toplantısında çarşamba gününü deniz kenarında geçirmek konuşuluyor. Açıkçası tedirginim, bunu bir fırsat gibi göremiyorum. Buraları hızlı geçeyim, gerekli izin ve hazırlıklardan sonra çarşamba sabahı hoop deniz kenarındayız.

Başladı hummalı bir kumdan kale çalışması...Ama ne çalışma. Başladılar ve kısa süre sonra doğal olarak iş bölümü yaptılar. Su getiriciler, kazıcılar, şekil vericiler, taşıyıcılar...Birinin başladığını biri devam ettiriyor, birinin yorulduğu yerde bir başkası alıyor işi. 2-3 ayrı ya da bireysel bir kumdan kale ekibi olmadı, yaklaşık 25 çocuk birlikte her biri kendi meşrebince bir iş yapıyor. Kimisi ara ara dinleniyor, kimisi durmaksızın çalışıyor; kimisi ekibi yönlendiriyor, kimisi uyum sağlıyor, kimisi farklı iş gruplarını da deniyor, kimisi orada kalıp devam ediyor.Herkesin bireyselliğine alan açan bir topluluk işi. Bunları izlemek ne büyük bir öğrenme ve keyif benim için.

Öyle bir çabayla ilerliyorlar ki, beklenmedik bir dalga geliyor, hoop bir daha, emek emek oluşturulan bir köprü çöküyor, tabii ki bir daha. Sanki hayatımıza bu kaleyi yapmadan devam edemeyeceğiz, bu vermemiz gereken önemli bir sınav...O sırada aklıma tam olarak nereden duyduğumu hatırlamadığım bir söz geliyor: Oyun çocuğun en ciddi işidir.
Halbuki, bir kaç saate sahili bırakıp geçecektik, kumdan kale orada kalacaktı ve bunu herkes biliyordu. Ancak benim yeni öğrendiğim bir şey vardı. Yanımızda baldan tatlı bir deneyimle dönecektik: işbirliği. Sonrasında gelen keyif, neşe, bol kahkaha. Dönem boyunca hatırladığımız, hatırlattığımız zamanlara dönüştü.

Benimse en büyük şaşkınlığım bunun ne kadar doğal olduğu. İşbirliği ile ilgili sınıf içi deneyimlerimiz arttıkça, konuşup biriktirdikçe bu noktaya geliriz diye düşünmüştüm ben. Daha 3. günümüz, nasıl olur bu?

Bu sorunun peşini tabii ki bırakmadım. Bu bol öğrenmeli doğal süreç 'sınıf'a nasıl transfer olur, 'sınıf'ta bu süreci ne engeller, ne destekler? diye düşüne taşına, gözlemleye deneye ilerledim, ilerledik. Ne güzel bir yolculuk!

Şimdilerde de dilimizde tatlı bir şarkı.

''Bir sürü karınca, yan yana durunca, her şey ne kolay bir arada!''












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder