18 Nisan 2018 Çarşamba

Gülesra'nın Şefkatli Eğitmen Günlüğü 21. Hafta


“İnsanları veya şeyleri korumak için güce ihtiyaç duyulan zamanlar vardır.
Örneğin bir öğrenci, diğer bir öğrenciye vurmak üzereyse öğretmen bir yaralanmaya engel olmak için çocuklardan birini tutabilir. Ancak bu durumda güç, cezalandırmak için değil korumak için kullanılmıştır.
Sınıfınızda yanlış bir şey yapmış birini cezalandırmak için mi, yoksa sizin ve grubun değer verdiği şeyleri korumak için mi güç kullanıyorsunuz?”

         “Güç” kavramını,bir  işi yapabilme kapasitesi üzerinden tanımlanırken, öğretmenin kullanacağı güç,yapılacak işin bireyde oluşturacağı olumlu davranışa katkısı üzerinden yorumlanır çoğunlukla.
Oysa şiddetsiz iletişimi bir yöntem olarak seçtiğinizde,doğru-yanlış,haklı-haksız gibi tarafların olmadığını,”olumlu davranış kazanan birey” diye ifade edilenin,”kendisiyle bağlantıda olan” olarakyeniden tanımlamış olursunuz.En azından ben öyle tanımlıyorum.Böylece bir işi yapabilme kapasitemi yani gücümü,duygularla ne kadar bağlantıda olduğum ve ihtiyaçlarını ne kadar duyabildiğim ile doğru orantıda görüyorum. Güç benim için cezanın var olduğu bir yerde ortaya çıkan bir kavram olmuyor böylece.Asıl güçsüzleştiğim anda cezalar ve etiketlemelerim başlıyor.
Sura’nın bahsettiği  koruyucu gücü bu minvalde değerlendiriyorum.
           Çocuklarla sene başından beri yaptıklarımıza baktığımda zaman zaman güçlü olduğumu,zaman zaman bunu kaybettiğimi görebiliyorum. Hatta çoğu zaman güçsüzleştiğimi çocuklar hatırlatıp durdular. Güçsüz anlarımda  başvurduğum ilk şey ceza olmuyordu ama bunun yerine ödül koyarak kontrol etmeye çalışıyordum. Yaptığım şeyin yanlışlığı üzerine düşündüğüm tartıştığım çok oluyordu.Vicdan azabı çektiğim ya da. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki,ara sınıf alarak yeni bir sınıfta öğretmenliğe başlıyorsanız,çok fazla davranış problemlerinin olduğu bir sınıfsa,Şiddetsiz İletişim dilini oluşturana kadar (ki bu bir süreç)zaman zaman ödül koymayı yanlış bulmuyorum.Bunu kendi deneyimimden yola çıkarak söylüyorum ama.Ve ödülü kullandığım yerler,sınıfta derslere dair sorumluluklarını yerine getirmelerini istediğim yerler değil;Şiddetsiz İletişim dilini keşfedene kadar ki süreçte fiziksel şiddette başvurmasını engellemeye çalıştığım yerlerdi. Zamanla duygular,ihtiyaçlar üzerine yapılan çalışmalar,somut gözlem cümleleriyle kurduğum iletişimle onlarda da bu dil başlayınca şiddet azaldı bir süre sonra da yok oldu.Böyle olunca ödül de kendiliğinden sınıftan çıkmış oldu. Burası güçsüzleştiğim yerlerdi ama arka taraftan da şefkatli bir dille akışa devam ediyor olmak gücümü elime aldığımın da göstergesiydi.Yine ilk başladığımızda Sura Hart’ın bahsettiği  koruyucu gücü de ne kadar kullandığımı hatırlıyorum. Özellikle fiziksel şiddetin  kendini gösterdiği zamanlarda, yaptığım ilk iş çocuklara dokunarak onları ayırmak ya da sadece birini tutarak oradan uzaklaştırmak oluyordu.
        Peki hangisi koruyucu güç olduğu,hangisi ödül-ceza ya giriyor ya da yukarıda verdiğim ödüle dair örnek ne kadar doğruydu gibi sorular aklınızdan geçtiğinde ,davranışını değiştirmeye çalıştığınız çocuklar için,Marshall’ın önümüze koyduğu iki soruyu kendinize  hatırlatıp cevaplayın:
1.Bu insanın ne yapmasını istiyorum?
2.Bu insanın,istediğimi hangi sebeple yapmasını istiyorum?
Ben hep bu soruları kendime sorarak ve cevaplayarak ilerledim .
         Çocuklar zamanla bu güce sahip olmaya başladılar. Onlar da aslında bizler gibi.Güçsüzleştikleri anda ödül ve cezaya başvuruyorlar.Hatta çoğunlukla cezaya.Güçlendikçe,duygularıyla bağlantı kurup onları ifade ettikçe,ricalarını net ve açık bir şekilde dile getirdikçe güçleniyorlar.Bu defa onlar güçlerini kendi aralarındaki çatışmalarda kullanmaya başlıyorlar.
       Çocuklardan aldığım geribildirimlere gelince, bu değişimi görmek,benim için bir geribildirim aslında. Ya da The No Fault Zone oyununu  oynamalarından sonra,”Barış Masasında bunu yapmak size nasıl  geldi?Nasıl hissediyorsunuz?” gibi sorulara aldığım cevaplar oluyor. 
Çoğunlukla”Mutlu oluyorum.”,”Beni dinliyor”,”Barışıyoruz böylece”,”Sevgi doluyum” diyorlar.Bu cümleler bana iyi geliyor.Ben de onlar gibi sevgi dolu oluyorum ve ne güzel işler yapmış olmanın keyfini yaşıyorum.
        Bu haftayı bitirirken Marshall’ı anıp ona şükranlarımı yeniden sunasım var. Bununla birlikte The No Fault Zone oyunuyla birlikte Şefkatli Eğitmen le bizi tanıştıran Sura Hart’a (Oyuna dair sayfayı incelemek isteyeler için tıkla ) , her hafta yazdığı ön yazılarla birlikte  Sura Hart’ın kitabından pasajlar çeviren sevgili Bediz Gürel’e (Ön yazı ve Çeviriler için tıkla ), bunun tüm öğretmenlerle paylaşılmasını düşünüp herkese açık bir şekilde paylaşan Başka Bir Okul Mümkün Derneğine (Derneği incelemek isteyenler için tıkla ), pasajlardan yola çıkarak,bu pasajları kendi birikimleriyle harmanlayıp uygulayan  ve uyguladıkça deneyimlerini  paylaşan Çocukla Barış ekibine yani bize şükranlarımı sunarken hepinize gücünüzü elinize aldığınız haftalar diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder