3 Nisan 2018 Salı

Gülesra'nın Şefkatli Eğitmen Günlüğü 19. Hafta



“Öğrenme ihtiyacımızı kendimiz için yeni şeyler keşfederek karşılıyoruz, bize birinin anlattıklarını ezberleyerek değil.
Öğrencilerinizi bir sürü soru oluşturup sormaları, kendi çıkarımlarını yapmaları ve kendi teorilerini inşa etmeleri için cesaretlendiriyor musunuz? Öğrencilerinizin sorularını ciddiye alıyor ve onların kendi cevaplarını bulabileceklerine güveniyor musunuz?
Yoksa sınıf ağırlıklı olarak ders kitaplarının cevapları,sizin bilgi ve görüşleriniz için bir platform mu?

           Ezberlerimiz…
Bu kelimeye takılıp durdum okurken. Dönüp önce kendi hayatımdaki ezberlere baktım. Özellikle Şiddetsiz İletişim hayatıma girmeden önce var olan ezberlerime. Eylemleri duygu olarak tanımlamama,değerlendirmelerimi geribildirim sanmama,talepleri rica olarak kabul etmeme ve nicesi. Öncelikle bunlardan örnek verdim çünkü bu yolculuğun ilk çıkış noktası kendimle barışımdı. Kendimle bağlantım güçlendikçe ezberlerim bozuldu,tabular yıkıldı ve yeniden anlamlandırdım hayatımdaki kavramların çoğunu.
               Şimdi aynı şeyi çocuklar için düşündüğümüzde,şimdiye kadar sadece dinlemeleri gerektiği,ders esnasında çiçek(!) olup öğretmeni beklemeleri gerektiği,konuşurken ayağa kalkılması gerektiği gibi ezberler var hayatlarında.Belki şimdiye kadar bunları neden yaptıklarına dair soru sormamaları gerektiği bilgisinin ezberi.
Ve nicesi…

             Soruyu sormaları için açılan alan,verilen cesaretle tıpkı kendi sürecimdeki gibi onlar için de bir yolculuk başlıyor.
Ezberler bozuldukça ,yeni sorular kovalıyor bir öncekini.Sonra gelen cevaplar başka bir ezberi bozuyor.Bazen cevapları kendileri veriyorlar.Ama orada da bir başka ezber bozuluyor.Tıpkı sökülen bir yün kazak gibi ipi durmadan ip çekiliyor.
                    Tüm bunlar heyecan verirken,yeni soru kapıları aralarken bazen ise kocaman bir tıkanıklıkla belirsizliğin ortasında bırakabiliyor bizi. Çünkü yıkılan ezberler,hâlâ bir başkaları için geçerliliğini koruyan bir bilgi ya da kural olabiliyor. Örneğin her şeye öğretmenin karar vermesi gibi bir ezber zamanla bozularak,sınıfta çocukların da kendi fikirleriyle dahil oldukları bir sürece dönüşmesi yeni kapılar aralarken;kendi kararını vermek isteyecekleri sınıf dışındaki bir durumda bir başka okul bileşeni tarafından önceki ezberlerle durdurulabiliyor. Çelişkinin farkındalığıyla sınıfa taşınan bu sorun,bahsettiğim gibi bir tıkanıklığa yol açıyor. Tıkanıklığı açmanın yolu yeni anlaşmalardan geçiyor aslında. Ama bazen bu anlaşmalara okulun tüm bileşenleriyle de girmek gerekiyor.

                      İşte bu çelişkiler yaşadığım en büyük zorluk oluyor bu durumda. Tabii çocukların da. Çünkü ortada bir belirsizlik kalıyor.Yani yün kazak sonuna kadar sökülüyor ama sonrasında sökülen iple ne yapılacağına dair yeni bir keşfimiz ya da ezberimiz(!) olmuyor. Haliyle gelen geribildirimler de daha çok karşılanmayan ihtiyaçlar üzerinden oluyor. Bu da zaman zaman motivasyonumu düşürüyor.Yine de bu zorlukların getirdiği yeni öğrenmeler de olabiliyor. Bununla başa çıkmanın yollarını birlikte ararken ortaya yeni sorular çıkıyor mesela.Sonra bir bakıyoruz ki yeni bir yün kazak var yeniden elimizde… J
                     Sonrası için bu belirsizlikleri ortadan kaldırmak,ortaklaşabilmek için,hepsi olmasa bile birkaç tane ezber üzerine okulun diğer bileşenleriyle konuşup ortaklaşmak gibi bir niyetim var.
Bununla birlikte kutlamalarıma geçecek olursam,nedense içimden bu hafta hep çocuklara gökyüzü atasım var. J
                   
Ne de güzel sorguluyorlar, cevap arıyorlar,cevabı almak için ne olursa olsun çabalıyorlar.
Kutlamam hepimizin. 19. Hafta’ya girerken bunları yazabiliyor oluşumuzun.
Yazarken bile bu kadar haftayı geride bırakmış olmanın şaşkınlığı ile hepinize kendi keşiflerinizle yapılanmış öğrenme dolu bir hafta diliyorum.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder