17 Haziran 2020 Çarşamba

Kendimizi ve dünyayı iyileştirmek - Özge



"Dünyayı iyileştirdiğimiz zaman kendimizi de iyileştiririz." David Orr


Yaşamış olduğumuz pandemi süreci boyunca önüme bıraktığım, durup baktığım cümlelerden biri oldu bu. Dünyayla ve yaptığımız eylemlerle aramızdaki ilişkinin doğrudan ve dolaylı yollardan nasıl da birbirine bağlı olduğunu gördüğümüz zamanlardan geçtik. Hala da yolda düşünmeye, merak etmeye devam ediyoruz.


Kendimizi iyileştirmeye, salgından korunmaya çalışırken dünyanın iyileşen yanları daha görünür oldu geçtiğimiz aylarda. Ayrıca hızlı yaşantımızda yaptığımız tüketim faaliyetlerinin, seçtiğimiz gıdaların, giydiğimiz kıyafetlerin dünyaya olan etkisini, tüm bunların ona nasıl da iyi gelmediğini kavrar olduk. 
Süreç boyunca Başka Bir Okul Mümkün Derneği çatısı altında oluşturduğumuz Ekoloji Çemberi’nde de bu konuları konuştuk.
Evde kaldığımız süre boyunca nelerden beslenebiliriz? 
Normalleşme sürecine girerken doğayla bağımızı ve çeşitli konularda farkındalığımızı arttıracak neler yapabiliriz? 
gibi sorulara birlikte cevap bulabilmek için haftalık paylaşımlar yapabileceğimiz bir akış tasarladık. Amacımız, üzerinde yaşadığımız bu eşsiz dünyaya iyi gelecek şeyler yapmak, bunları da bize iyi gelecek şekilde planlamaktı. Çünkü dünyayı iyileştirmek adına içimize düşen her tohumun kalbimizde yeşerdiğine, bize de iyi geldiğine inanıyorum.
İçeriklerde her hafta çeşitli önerilere, denemelik fikirlere yer verdik. Evde Ekolojik Duruş* başlığını verdiğimiz bu paylaşım serisi için kendi aramızda defter tutup birbirimizle paylaştığımız oldu. Nisan ayında Evde doğayla bağlantı üzerine yazmışım. Şimdi bakıyorum Haziran ayına geldiğimde gıda yetiştirme, beslenme ile beden ilişkisi, enerjinin sınırlılığı, alışkanlık haline gelen tüketim faaliyetlerim üzerine sık sık düşünme fırsatı bulmuş, hafta hafta paylaşımlar sayesinde kendi içimde demlenmişim. 
Ladenlerin üzerine konan bir arı,
çocukların ellerinden
Bir başka beslendiğim, çocuklarla paylaşmak için heyecan duyduğum kaynak ise Dünya Okulu** oldu. TED-Ed aracılığıyla pek çok farklı video çeşitli görevlerle 30 gün boyunca paylaşıldı. Doğayı keşfetmek, bağlantımızı güçlendirmek ve bunu kutlamak amacıyla hazırlandığı belirtilen “Earth School” içeriklerinin pek çoğu Türkçe altyazılı. Şimdi her zamankinden daha fazla dünyayı anlamamız, korumamız, besleyip ona iyi bakmamız gerektiğini söyleyen Dünya Okulu; insanın kendine de iyi gelecek olanı hayata geçirebilmesi için de pek çok oyunsu fikir içeriyor. 
“Normale geçiş” dediğimiz tam da bu süreçte beslendiğim şeylere bir kapı açmak istedim. Hem dünyayı iyileştirmek hem kendimize iyi gelecek şeyler yapmak hiç bu kadar önemli olmamıştı. Okuldan, alıştığımız yaşam tarzından uzak geçen günler bizim için farklı zorluklar barındırmış olabilir. Buradan sonra önümüzdeki belirsizliğe uyum sağlayabilecek becerileri hayata geçirebilmemiz için önümüze bir kendimizi koyalım, bir de yaşadığımız yeryüzünü. Mikro ve makro düzeylerde birbirinden ölçülemeyecek düzeyde uzak görünen bu iki başlığın aslında nasıl da birbirine bağlı olduğunu düşünelim. 
Yaz tatili boyunca doğayı fark etmek, yaşadığımız yerin en yakınından başlayarak olanı gözlemlemek, okullar açıldığında ise beslendiğimiz bu kaynakları çocuklarla hayata geçirebildiğimiz; hatta öğrenme süreçlerimizi daha çok açık havada, sınıfta yaşam döngülerine yer vererek yürütebildiğimiz zamanların geleceğini umut ediyorum. Dünyayı iyileştirdiğimiz zaman kendimizi iyileştirdiğimizin bilinci ve sevinci ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder