12 Şubat 2020 Çarşamba

Küçük Topluluklarımız - Özge

Bu ay Barış Kütüphanesi’nde yeni bir seriye başladık. Çocukla barış yolculuğumuzda “barış” kendimizle başlayan ve ilişkilerimizde halka halka yayılan bir konu oldu. Kendimizle bağlantımız, çocuklarla ilişkimiz, mesleğimizle ilgili düşüncelerimiz, yaşadığımız toplulukla ve hatta yeryüzüyle yaşam şeklimiz…
Kendimizden başlayıp çevremize doğru sıra sıra yayılan bu ilişki hallerini daha kolay anlayabilmek için başlıklara böldük “Bağlantı” listemizi. Gülesra “kendinle bağlantı” konusunu geçen haftaki yazısıyla aldı “kendime empati”ye taşıdı. Bu öyle ilham verici geldi ki, çocuklarla paylaşımlarımızda kurduğumuz hayaller için açmış olduğumuz bu paylaşım alanı yüzümüzü kendimizle bağlantımıza, birlikte yaşam konularına çevirmemizi sağladı.


Bir süredir Joanna Macy ve Chris Johnstone'un Aktif Umut kitabı elimde, bazı bölümlerini tekrar okuyorum.*
“Daha Zengin Bir Topluluk Deneyimi” başlıklı bölüme geldiğimde yavaşladığımı fark ettim. Şefkat ve tüm yaşamla karşılıklı olarak bağlantılı olduğumuz içgörüsünün bizi bir araya gelmeye yönlendiren temel donanımlarımız olduğu yazıyordu. Marshall Rosenberg insan doğasının şefkatli olduğunu söylediğini hatırlattı. Bunu görüp yaşamımda canlandırmaya çalışmaya başladığımdan beri yolumun nasıl da değiştiğini fark ediyorum şimdi. Özenç ve Gülesra ile “Kalp Dili” adıyla kurduğumuz bir whatsapp grubu 3 yıldır yaşam kaynağı oldu, besledi, büyüttü. Çocukla Barış olunca sarıldığımız hayaller, rutinler bağlantımızı taze tuttu. 


“İçlerinde kendimizi evimizde gibi hissettiğimiz gruplar” 
Kitapta belirtilen “Topluluğun Dört Düzeyi” sıralamasının ilkini oluşturuyor. “Burada güven ve rahatlık duygusunun oluşması zaman alabilir. Ortak nedenlerin yarattığı bağlılığı ve karşılıklı desteği hissettiğimiz zaman, sinerji için çok güçlü bir ortam oluşur” diye ekliyor.
Çocukla Barış tam da burada duruyor benim için. Üzerinde büyüyecek verimli bir toprak bulmuşuz gibi. Yaşadığımız anlar, duygu paylaşımları bizi birbirimize bağlıyor ve besliyor. 


“Topluluk” kelimesi içimde kurulan ilişkileri canlandırıyor ilk olarak. Öncelikli adımı da insanın kendiyle olan bağlantısı. Bunu güçlendirmek adına yazdığımız günlükler, beslendiğimiz kaynaklar bir yana ben yukarıda bahsettiğim “minik grup”ların etrafında dolaşmak istiyorum şimdi. Bu ilişkiler doğada gördüğüm minik ekosistemler gibi. Birbirleri arasındaki enerji ve besin akışı var, yaşamlarına canlı ve cansız faktörlerin oluşturduğu etkilerle… 


Üçümüz de hem bu minik grubumuz içinde hem de kendi bireysel yaşamlarımızda türlü yollardan geçtik yan yana durduğumuz zaman içerisinde. Sosyal mecralarda “buluşmalar, atölyeler, kitaplar, yazılar” ile varız çoğunlukla evet ancak hepimiz capcanlı akıp duran bir hayatın parçasıyız. Türlü topluluklarla bir arada, değişkenlerle yan yanayız.  
Burada kalbimin çarptığı nokta bu minik topluluklara olan ihtiyacımız. Bunu oluşturmanın da zor görünse de ortak niyetle, dürüstlük ve samimiyetle aslında kolayca akabilen bir süreç olduğu...


“Böyle gruplara şimdi ihtiyacımız var ve gelecek yıllarda da her zamankinden daha çok ihtiyacımız olacak. Değişen koşullara uyum sağlamamız, tersliklerden yılmamamız ve sıkıntılı zamanlarda güç bulabilmemiz için bize direnç kaynağı oluşturuyorlar. Koşullar zorlaştığında, çevremizde hem yararlanabileceğimiz hem de yararlı olabileceğimiz bir grubun bulunması çok önemli bir fark yaratabilir.” 


Hayatlarımız daha da zorlaşıyor gibi gelebilir. İlk adımda oluşturabileceğimiz bu üç dört insanlı gruplar yeni bir yol açabilir. Bu yıl ben çocuklarla çalışamıyorum da buradaki deneyim havuzundan, güçlü bağlantımızdan besleniyorum. Belki bununla birlikte üretememek, bir şeyler üzerine düşünemeyecek olmak beni derin bir boşluğa sürükleyecekti. Ancak Çocukla Barış burada bir dirençlilik oluşturdu. Koşullar zorlaştı bu yıl benim yolculuğumda evet ancak yanımda bu minik topluluk vardı. 


Bunun nasıl olduğuna dair zaten yazılarımıza birer tohum bıraktığımızı, uzaktan bile olsa rutin buluşmalarımızı paylaşarak bir fikir verdiğimizi düşünüyorum… Tamamen bireylerin inisiyatifleri ile oluşan, ortak bir aklı, kalbi, niyeti olan minik toplulukların varlığını kutlarken, yeni bir aradalıklar oluşturmak için cesaret diliyorum hepimize. Ve en çok da hayal edebilmemizi elbette. 


Yaşamı güzelleştirmek için, katkıda bulunabileceğimiz pek çok konu varken; yaşamlarımız belki daha da zorlaşırken yan yana durabileceğimiz insanlara ihtiyacımız olacak. 
Bu topluluklara gelince de kendimizle, çevremizle, yeryüzüyle nasıl bağlantıda kalacağımız ise capcanlı bir öğrenme yolu. 


*Kitapla ilgili ayrıntılı bilgi için Barış Kütüphanesi’ne bakabilirsiniz: https://cocuklabaris.blogspot.com/2018/08/katlmc-ve-barscl-ogrenme-ortamlar-icin.html



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder