Çocuk ve mekan…Yazmak için bu konuyu
seçtiğimizde heyecanlandığımı hatırlıyorum. Mekan üzerine düşünmek, mekan
üzerine çocuklarla çalışmak sınıf ve okul ölçeğinde bir süredir deneyimlediğim
alanlar. Baktığımda Çocukla Barış'a konu olmuş her kavram ile o kadar bağlantılı ki: Duygu ve ihtiyaçlar, güven ve güvenlik, çocuk algısı ve hakları, çocuk katılımı,
birlikte yaşam, barış… Her birinin içinde var, her biri onunla var. Çocukların
bizden, bizim sesimizden, sözümüzden, belki de özenle hazırladığımız
planlarımızdan önce buluştuğu yer sınıflar. Acaba bir mekan olarak sınıf ne
diyor çocuklara?
Bu sorunun cevabını kendi çocukluğumda
aradığımda,
- Arka arkaya dizilmiş ağır sıralar:
Fazla hareket etmeyin, mümkünse durun. Birbirinize değil, öğretmeninize bakın.
- Öğretmen masası: Buraya uzaklığın,
değerinle doğru orantılı, buraya yakın olmayı haketmeye çalış.
- Panolar: Belirli gün ve haftalar
vardır, bunları sen belirleyemezsin, onlar belirlidir. Yazman için yazının
güzel olması gerekir.
- Tahta: Sadece öğretmen yanına
çağırdığında yazman için, ne yazacağını bilmeyene, ona giden yol bir ömür
gelebilir. Tenefüste yazarsan da anca boyunun yettiği yere kadar.
- Matbuu sınıf kuralları: Kim
olursan ol, bu kurallar aynıdır. Uymazsan, uyumsuzsundur.
- Boy kilo grafiği: Gelişimin ile
ilgili önemsenen şey, sayılarla ölçülenlerdir.

Mekan genel olarak bunları söylüyor bana.
Tabii ki, sınıfta olanları sıralamaya devam edebilirim ama olanlar kadar, olmayanların da ifade ettiklerine bakmak istiyorum. Ne özlüyordum sınıfta?
- Biraz boşluk, biraz alan: Hareket edebilirsin, oynayabilirsin.
- Halı: Ayakkabısız
bir alan, biraz sıcaklık isteyebilirsin.
- Benim taşıyabileceğim
sıra/masalar: İhtiyaçlarına göre değişiklik yapabilirsin, varlığın bu sınıfta bir şeyleri değiştirebilir.
- Minder: Daha rahat olmak isteyebilirsin.
- Boyuma uygun yazabileceğim tahta
ya da pano: Kendini ifade edebilirsin.
- İzin almayı beklemediğim ve seçme hakkına sahip olduğum bir kitaplık: Keşfedebilirsin, merak ettiklerinle ilgilenmek senin hakkın.
Pek tabii ki, burası da devam eder ancak
niyetimi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Sınıflar konuşur, içinde olanlar ve
olmayanlarla. Hem de her gün, neredeyse günün yarısı kadar, bir çocuğun
hafızası kadar.
Sınıflarımıza, çocuklarla paylaştığımız mekanlara bir de bu gözle bakıp, kendimize soralım derim: Biz ne söylemek
istiyoruz çocuklara?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder