
‘’Büyüyünce ne olacaksın?’’ sorusunun cevabı
çok küçük yaşlarımdan beri öğretmendi benim için, sınıf öğretmenliği. Çünkü sekiz
yıllık ilkokul hayatımda dokuz okul değiştirdim ve en çok gözlemleyebildiğim
meslek sınıf öğretmenliği oldu. Bununla birlikte her sınıfta da farklı bir
Özenç vardı, bunu yıllar geçtikçe fark ettim, gerçekten gökyüzü gibisin çocukluk.
Kendimi en değerli ve en değersiz hissettiğim
zamanların, kıpır kıpır tatlı heyecanların ve nefes aldırmayan kaygıların, bazen
parlak bir yıldız bazen de çürük elma olmaların, ‘’sabah olsun da okula gideyim’’lerin
sabırsızlığı ve ‘’eve gitmeye ne kadar kaldı’’ların tahammülsüzlüğünün yeriydi
sınıflar benim için. Üzerine düşünmesi epey heyecanlı bir potansiyeli
barındırıyordu.
Her birini farklı farklı zamanlarda deneyimlemiştim, o zamanın
Özenç’ini iyi biliyordum.
En çok kendimi var edebildiğim bir ortam özlüyordum,
güvenli bir ortam. Bu benim için ne demekti?
- Adımla soyadımla dalga geçilmeyen,
- Sorduğum ve cevapladığım sorulara
gülünmeyen,
- Yeterince başarılı olamadığımda değersiz
hissetmediğim,
- Neyi nasıl yapabileceğim konusunda
desteklendiğim,
- Sürekli uyum sağlamamın beklenmeyip,
ihtiyaçlarımın sorulduğu,
- Kararlarımızı varsayımlara göre değil
ihtiyaçlarımıza göre aldığımız,
- Ceza almadığım ve arkadaşımın ceza
aldığına tanıklık etmediğim -bu daha zordu benim için-,
- Bir problem yaşadığımda kimden
nasıl destek isteyeceğimi bildiğim,
- İçimde hiç bitmeyen sorularla,
öğrenmeyi birleştirdiğim, müfredata dahil olduğum,
- Sürekli ‘’dinle’’ komutunu
duymayıp, benim de dinlendiğim,
- Küstah olarak yargılanmadan kendimi
ifade etmenin yollarını bulduğum
Daha yazabilirim ancak ilk içimden dökülenler
bunlar oldu. Her bir maddeyi içimde duyarak yazdım, aklıma getirdiği pek çok hikaye
ile. Şimdiki halim ile bu ortamı iki kavram ile ifade etsem katılımcı ve
barışçıl derim. Hala içimde
bir merak, böyle bir sınıfta yıllarımı geçirseydim ne olurdu, nasıl olurdum?
Büyüdüm ve öğretmen oldum. Potansiyelini
heyecanla merak ettiğim sınıflara girdim, çocuklarla buluştum. Başta çok zorlandığım
zamanlarım oldu. Hala çocukluk özlemimle bağlantıda olup, onları nasıl hayata
geçirebileceğim ile ilgili nereden nasıl başlayacağımı bulamamanın zorluğu.
Öğretmen halimle de, o karışık yumağın
birbirine çıkan iki ucunu katılım ve barış olarak gördüm, oradan başladım
yolculuğa. Odağı gelecekte ne olacaklarına değil de, bugünü birlikte barış içinde
yaşamı örgütlemeye koyunca hem kendimin hem de çocukların hayret verici
potansiyeline, gelişimine şahit oldum.
Çocukların kendilerini gerçekleştirebilecek
ortamlara, yetişkinlerin de bu ortamı yaratma konusunda güçlenmeye ihtiyacı
var, bu yolu anca birlikte oluşturabiliriz.
Greta’nın sözü yolculuğumuzu kolaylaştırsın
dilerim.
‘’Sizler ne cüretle bizden umut bekliyorsunuz.
Boş sözlerinizle çocukluğumu ve hayallerimi çaldınız…Bu ne cüret’’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder