28 Mart 2019 Perşembe

İhtiyaç Kumbarası'nda Bu Ay : Empati

Özenç'ten Kumbara'ya:

Empati...Uzuun ihtiyaç listelerinde altı çizili yere sahip olan, sadece bir ihtiyaç değil, bağlantı kurma stratejisi olarak da içimizde yaşayan empati.

Çocuklarla çalışırken, empati paylaşması kolay bir kavram değildi benim için. Hissi tamam da, anlamını ifade ediş biçimi için bir başlangıç noktası aradım kendime. Topluluğumuz arasında  yaşanmış örnek bir olayı sıcağı sıcağına ya da sonradan hatırlatarak çembere getirme ile başladım.
Sonrasında da okuduğumuz kitaplar, hikayelerdeki karakterler yardımcı oldu. Kendisi ya da yakını olduğu biri dışındaki örneklere aşina oldular böylece. Dağarcık geliştikçe de, örnek durumlar verip role girme oyunları ile devam ettik.

Bu süreçte gördüm ki, empati pek çok duygu ve ihtiyacı konuşmaya, bağlantı kurmaya, onarmaya, güçlendirmeye çok müsait bir zemin.

Bu süreçte, çocuklara ‘’empati nedir, neye benzer?’’ diye sormuştum, onları paylaşmak istiyorum.

  • Birbirini anlamak
  • Kabul etmesen de anlamaya çalışmak
  • İçinde sevgi taşımak
  • Kalplerin el ele tutuşması
  • Gittikçe büyüyen bir kalp
  • Anlaşmayı öğrenmek



x

Onlar paylaştıkça çok sevindim, gelişimlerinin tanığı olduğum için çok şanslı hissettim kendimi. Bununla birlikte paylaşımları bana hep başkasına empati duymayı ifade etmişti. Hep böyle mi olur, kendine empati hep sonradan mı öğrenilir diye sordum kendime, kendi öğrenme yolculuğumu referans alarak. Sonrasını pek de düşünmeden sordum: ‘’empatiyi başka nasıl kurabiliriz?’’

  • Ağaçlarla
  • Hayvanlarla
  • Doğadaki her şeyle
  • Bizden önce yaşayan insanlarla
  • Nesnelerle

Nesneler ile ilgili kısım biraz tartışıldı ama bir canı olması gerekir, karşılıklı olması gerekir gibi argümanlar paylaştılar, bir kısmı da bunlara gerek olmadığını, bizim tahmin edebileceğimizi ve ona göre davranabileceğimizi söylediler.
Açıkçası ben bu kısımların dinleyicisiydim, aklım daha çok ‘’kendimiz ile’’ cevabının gelmemiş olmasındaydı. Şimdilerde kendine empati üzerine çalışmaya başladık, içimde burayı atlamadan önümüze almanın huzuruyla.

Özge'den Kumbara'ya:

Empati, şiddetsiz iletişimle hayatıma girdiğimde aklımda belli başlı ezberleri olan, tanımların
kalıplarında yer alan bir kelimeydi.
Zamanla görüyorum ki kalp kaslarımı açan, kendimle ve çevremle bağlantımı güçlendiren,
beni upuzun bir yola sürükleyen anlamı gittikçe büyüyen bir kelime şimdi.
Öğretmenliğimde bana yoldaş olan Özenç ve Gülesra ile buluşmam bir “empati buddy”
grubu ile oldu. Tam olarak ne yapacağımızı bilemediğim o günlerde şimdi “iyi ki” diyorum. Bir
araya getirmiş bizi.

Bu yıl empati konusunda derinleştikçe, deneyimledikçe fark ettim ki bu benim
tanımladığımdan da farklı bir şey. Tanımı beyin söylüyor, dudak okuyor. Ancak empati
öylesine kalpten geçiyor ki, merak istiyor. Önce kendi halime, “şimdi ne hissediyorum, neden
böyle hissediyorum, ne yapsam iyi gelir?” diye…Sonra karşımdakine, “acaba şimdi hali nasıl, neye ihtiyacı olabilir?” ya da bir başkasına yine aynı pusula sorularla kalpten bir bağlantı kurma isteği ile.


Çocuklarla paylaştığım alanda beklentilerim ilk zamanlar
büyüktü. “Empati” deyince çocukların bunu hayata geçirdiği,
hakkında iki cümle kurabildiği bir zaman bekliyordum. Sonra
fark ettim ki, büyük beklentiler içine giriyorum. Burada Sura
Hart’ın önerdiği minik adımları hatırlattım kendime.
Empatinin gerekliliklerine baktım. Her biri zaten öyle büyük
kazanımlar içeriyor ki... Dinleme; kendi içimizi ve birbirimizi
dinleyebilelim. Duygular; şu anda içimde olanların ne kadar
farkındayım, hislerimi adlandırabiliyor muyum, onları tanıyor
muyum? İhtiyaçlar; ne kadar bağ kurabiliyorum, farkında
mıyım aradığım şeyin…Tüm bunların farkına varabilmek,
karşındakiyle paylaşmak derin bir duyma, dinleme, duyulma
süreci bu. Seçim ve ricaları da sunabiliyorsak öğrenme
yolculuğuna derinlik katıyor, bunu deneyimliyorum.
Ben de öğreniyorum, bu yolda derinleştikçe. Minik minik
adımlarla empatinin tadına bakmak, meyveleriyle
beslenmeye niyet ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder