15 Şubat 2019 Cuma

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü Şubat II


Sura Hart ne diyor?
İnsanlar her şeyden çok hayata katkıda bulunmak isterler, armağanlarımızı paylaşmak isteriz.Çok çeşitlidir armağanlarımız, yeteneklerimiz; herkesin sunacağı katkı biriciktir şu yaşamda. Öğrencilerinizin yeteneklerini görmek ve onların sunduğu armağanları almak, onların aidiyet ve hayata katkıda bulunma ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlar. Sınfınızdaki öğrencilerinizin bir listesini yapın ve gördükçe sundukları armağanları isimlerinin karşısına not edin. Listenizi düzenli olarak yeni  armağanlarla güncelleyin.
Beden dili, "üzerine güç" veya "birlikte güç" kullanmak perspektifi ile mi konuştuğumuzu karşımızdakine geçirebilir. 
Öğrencilerinize karşı nasıl bir beden diliniz var? Beden diliniz iletişim halindeyken neler söylüyor? Öğrencilerinizin sizinle etkileşim halinde olduklarında hangi sıklıkla yukarı baktıklarına dikkat edin.

Ben ne düşünüyorum?
‘’Herkesin sunacağı katkı biriciktir şu yaşamda.’’ Tekrar ettim bir kaç kez içimden. Nasıl da öyle...Çocuklarla olan ilişkimde bunu hatırlamam gerektiğini fark ettim. Bazen biricikliğe alan açamadığım oluyor. Kalabalık bir topluluğuz ve günün getirdiği akışı bazen yavaşlatamıyorum, armağanları fark edemiyorum, kendi armağanlarımı da paylaşamıyorum. Ve fark ediyorum ki biricikliğe alan açmadıkça, birlikte güç dengemiz bozuluyor. Açılamayan alanlar bazen benle, bazen çocukla doluyor ve birbirimizin üzerine güç uyguluyoruz. Ben o anlarda içimde çaresizlikle bir otorite figürü oluveriyorum, çocuklar da duygusal güvenliği sarsılan ortamda farklı hallere giriyor.  Birlikte güç kullanmanın yolları,  armağanlarımızı görmekten, birbirimize alan açmaktan ve kabulden geçiyor. Her şey birbiri ile nasıl da ilişkili.

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Sınıf için kullandığım bir defterim var. Öncelikle ona bir armağan bölümü yaptım. Yaparken bir göz attım içine, aldığım notlara. Armağanlar kutlamalar yazmışım bu zamana kadar  bol bol, parça parça ancak ismi neredeyse hiç geçmeyen çocuklar var. Bunu fark etmek bana acı bir şaşkınlık yaşattı. Her çocuğun isminin yazdığım armağan bölümüne geçtim. Onlar kitap okurken, ben sobanın yanına geçip yazdım tek tek, bir onlara bir deftere bakıp. Bunun için ayrı bir zaman ayırmak ve planını yapmak çok iyi geldi bana çünkü defterde adı az geçen çocuklarda armağan yazarken duraksadım, hemen bulamadım, düşündüm, beni bu kadar düşündüren ne diye tekrar düşündüm ve bağlantı kurmaya çalıştım.  Bağlantı kurmakta zorlandığım çocuklarda kendi ihtiyaçlarımı gördüm. Böyle görmeye başladıkça rahatladım, onların armağanlarını görmeye yer açıldı içimde, sihir gibi.  Gün sonu çemberinde ise ne yaptığımı paylaştım onlarla, sormuşlardı zaten onlara bakıp bakıp yazarken. Ben paylaşırken coşkuluydum, onlar dinlerken ve sıranın kendilerine gelmesini beklerken. Çember  tamamlandığında, topluluk olarak başladığımız yerde değildik.

Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Bu çemberin verdiği ilhamla, her cuma gün sonu çemberini kutlama çemberine dönüştürmeye karar verdik. O haftanın armağanlarını paylaşıp haftayı tamamlamış olacağız. İlişkilerimize bu göze bakmak, çocukların paylaşımlarını duyacak olmak heyecan ve merak uyandırıyor bende.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Döneme başlamadan önce canım Özge ve Gülesra ile buluşmak, Çocukla Barış yolculuğumuza bakmak, hemen sonrasında Köyceğiz’de BBOM’cak  bir araya gelmek, kucaklaşmak üretme ve paylaşma hevesimi çok arttırdı.
Birlikte olsun, daim olsun.

.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder