Sura Hart ne diyor?
İnsanlar her şeyden çok hayata katkıda bulunmak isterler, armağanlarımızı
paylaşmak isteriz.Çok çeşitlidir armağanlarımız, yeteneklerimiz; herkesin sunacağı
katkı biriciktir şu yaşamda. Öğrencilerinizin yeteneklerini görmek ve onların sunduğu
armağanları almak, onların aidiyet ve hayata katkıda bulunma ihtiyaçlarını
karşılamalarını sağlar. Sınfınızdaki öğrencilerinizin bir listesini yapın ve
gördükçe sundukları armağanları isimlerinin karşısına not edin. Listenizi
düzenli olarak yeni armağanlarla
güncelleyin.
Beden dili, "üzerine güç" veya "birlikte
güç" kullanmak perspektifi ile mi konuştuğumuzu karşımızdakine
geçirebilir.
Öğrencilerinize karşı nasıl bir beden diliniz var? Beden
diliniz iletişim halindeyken neler söylüyor? Öğrencilerinizin sizinle etkileşim
halinde olduklarında hangi sıklıkla yukarı baktıklarına dikkat edin.
Ben ne düşünüyorum?
‘’Herkesin sunacağı katkı biriciktir şu yaşamda.’’ Tekrar
ettim bir kaç kez içimden. Nasıl da öyle...Çocuklarla olan ilişkimde bunu hatırlamam
gerektiğini fark ettim. Bazen biricikliğe alan açamadığım oluyor. Kalabalık bir
topluluğuz ve günün getirdiği akışı bazen yavaşlatamıyorum, armağanları fark
edemiyorum, kendi armağanlarımı da paylaşamıyorum. Ve fark ediyorum ki biricikliğe
alan açmadıkça, birlikte güç dengemiz bozuluyor. Açılamayan alanlar bazen benle,
bazen çocukla doluyor ve birbirimizin üzerine güç uyguluyoruz. Ben o anlarda
içimde çaresizlikle bir otorite figürü oluveriyorum, çocuklar da duygusal güvenliği
sarsılan ortamda farklı hallere giriyor. Birlikte güç kullanmanın yolları, armağanlarımızı görmekten, birbirimize alan
açmaktan ve kabulden geçiyor. Her şey birbiri ile nasıl da ilişkili.
Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Sınıf için kullandığım bir defterim var. Öncelikle ona bir
armağan bölümü yaptım. Yaparken bir göz attım içine, aldığım notlara.
Armağanlar kutlamalar yazmışım bu zamana kadar bol bol, parça parça ancak ismi neredeyse hiç geçmeyen çocuklar var.
Bunu fark etmek bana acı bir şaşkınlık yaşattı. Her çocuğun isminin
yazdığım armağan bölümüne geçtim. Onlar kitap
okurken, ben sobanın yanına geçip yazdım tek tek, bir onlara bir deftere bakıp.
Bunun için ayrı bir zaman ayırmak ve planını yapmak çok iyi geldi bana çünkü
defterde adı az geçen çocuklarda armağan yazarken duraksadım, hemen bulamadım,
düşündüm, beni bu kadar düşündüren ne diye tekrar düşündüm ve bağlantı kurmaya
çalıştım. Bağlantı kurmakta zorlandığım
çocuklarda kendi ihtiyaçlarımı gördüm. Böyle görmeye başladıkça rahatladım, onların
armağanlarını görmeye yer açıldı içimde, sihir gibi. Gün sonu çemberinde ise ne yaptığımı
paylaştım onlarla, sormuşlardı zaten onlara bakıp bakıp yazarken. Ben
paylaşırken coşkuluydum, onlar dinlerken ve sıranın kendilerine gelmesini
beklerken. Çember tamamlandığında,
topluluk olarak başladığımız yerde değildik.
Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Bu çemberin verdiği ilhamla, her cuma gün sonu çemberini
kutlama çemberine dönüştürmeye karar verdik. O haftanın armağanlarını paylaşıp
haftayı tamamlamış olacağız. İlişkilerimize bu göze bakmak, çocukların
paylaşımlarını duyacak olmak heyecan ve merak uyandırıyor bende.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Döneme başlamadan önce canım Özge ve Gülesra ile buluşmak,
Çocukla Barış yolculuğumuza bakmak, hemen sonrasında Köyceğiz’de BBOM’cak bir araya gelmek, kucaklaşmak üretme ve paylaşma
hevesimi çok arttırdı.
Birlikte olsun, daim olsun.
.
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder