12 Aralık 2018 Çarşamba

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü Aralık I

Sura Hart ne diyor?
Evrensel insan ihtiyaçlarından biri kendinin ve başkalarının iyiliğine katkıda bulunmaktır.  
Bir eğitimci olarak her gün bir sürü katkıda bulunuyorsunuz. Bazen öğrencilerinizin sahip oldukları potansiyele ulaşma becerilerini geliştirme konusunda en çok işe yarayan katkılar, görünüşte en küçük olanlardır.
Bununla birlikte yaptığınız her şey, bir ihtiyaç karşılama çabasıdır.
Öğrenme ihtiyacınızı karşılamak için, biraz zaman ayırıp hata adını verdiğiniz şeylere bir bakın. Kendinizi yargılamak yerine, yapmış olduğunuz şeyi yaptığınızda hangi ihtiyacınızı karşılamaya çalıştığınızı belirleyin.


Sonra da, eylemlerinizle karşılanmamış olan ihtiyaçlarınızı belirleyin.
Daha fazla ihtiyacınızı karşılamak için farklı yapabileceğiniz bir şey var mıydı?
Bu farkındalık sizin için yeni bir öğrenmeye vesile oldu mu?


Ben ne düşünüyorum?
...potansiyele ulaşma becerilerini geliştirme konusunda en çok işe yarayan katkılar, görünüşte en küçük olanlardır.” Günlükler sayesinde bu küçücük katkılar artık daha görünür gözümde. “Kutlama” girdikçe hayatıma, yerleştikçe dilime kolaylaşıyor bu süreç sanki. Çocukların potansiyellerini görebilmek için onları daha yakından tanımaya çalışmak en güzel keşif, onların kendilerini tanımaya yol açmak ise ne büyük bir katkı. Ve her gün yapmaya çalıştığım şeylerin yolunun hep buraya çıktığını görüyorum şimdi.
Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Çocukları tanıma yolculuğu her an bambaşka coğrafyalardan geçen bir trenin penceresinden bakmak gibi. Muazzam bir çeşitlilik. Birlikte olduğum bu küçücük grupta bile her gün başka bir hal görüyorum pencereden. Bu çeşitlilik hayatlarını zenginleştirmek adına ufak tefek birçok imkan sağlıyor. Ki öğretmenlik dediğimiz şey de böyle böyle kıymetli oluyor bence.
Bu küçük katkı, “bir bitkiyi büyütmek adına neler gerektiğini paylaşmak”, “örgü örmeye başlamak için yünleri nasıl birbirinin üzerinden geçirdiğimiz”, “ormandaki geziyi hikaye kitabı yapabilmek için bazı harflerin nasıl yazıldığı”, “bir süreç bitiminde çembere oturup kutlamaları sıralamak”,”getirdiğin meyveyi paylaşmanın güzelliğini anlatmak”, “merak ettiği canlılarla ilgili resimler bulup getirmek” gibi pek çok şey olabilir. Yazdıkça canlandı gözümde Çamtepe’de anlar. (Ki bunu daha önce yazmadım sanırım, bir yılı geçti bunun gibi pek çok anı www.instagram.com/camtepedean sayfasında biriktiriyorum kısa kısa. Dilerim bu da sizin hayatınıza katkı koyar, ilham olur:)
Sonrası ile ilgili neler düşünüyorum?
Bu küçük anları gözler önüne serdim ancak Sura devam ediyor: “...yaptığınız her şey, bir ihtiyaç karşılama çabasıdır.” Yargılamanın sularına çok kolay varıyorum. Boğulacak gibi oluyor insan suçlamanın kollarında. “Bunlara daha sık eğileceğim” dedim, “not tutacağım” dedim. Ancak yine sözümü tutmadım. Bile bile altını çizdim bu cümlenin. Yine yapamadım, sözümü tutamadım diyorum. Mini çakallar iş başında. Artık ihtiyaçlarıma daha kolay dokunur haldeyim, çok da şiddetli fırçalamıyorum kendimi ancak böyle de masum görünen bir cümlede bile neler geçiyor.
Çocuklarla birlikteyken de yapamadığımı düşünerek kendimi yargıladığım pek çok şey var. Bakıyorum neye ihtiyacım var? Özen, destek, anlayış arıyorum. İlham almayı çok özlüyorum. Tek başıma çalıştığım için yalnız hissediyorum bazen.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Ve fark ediyorum kilometrelerce uzaktan Özenç ve Gülesra ile hala dolu dolu bir süreç paylaşıyorum. Aradığım işbirliği, bağlantı, destek onlarla can buluyor hayatımda Çocukla Barış’la.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder