Sura Hart ne diyor?
Öğrencilerinizin üzerinde cezalandırıcı güç kullanmamaya
karar vermek kendi ihtiyaçlarınızdan vazgeçmek zorunda olduğunuz anlamına
gelmez.
İlişki tabanlı bir sınıfta, herkesin ihtiyaçlarını
karşılayacak stratejiler bulma niyeti ile her bir kişinin ihtiyacı dikkate
alınır.
Sanki bir teraziymişsiniz gibi kollarınızı iki yana açın -
elleriniz aşağı yukarı omzununuzun hizasında
olsun. Bir elinizde öğrencilerinizin ihtiyaçları. Diğer elinizde sizin
ihtiyaçlarınız. Nasıl dengeye getiriyorsunuz teraziyi? Bazı sınıflarda
neredeyse tamamen öğrencilerin kefesi ağır çeker. Kural dolu, meliler/malılar
mamalılar dolu sınıflarda öğretmenlerin (veya idarecilerin) kefesi ağır çeker.
Ben ne düşünüyorum?
Öğrencilerinizin üzerinde cezalandırıcı güç kullanmamaya
karar vermek kendi ihtiyaçlarınızdan vazgeçmek zorunda olduğunuz anlamına
gelmez.
Çok sevdim bu cümleyi:) Epey deneyim ve gözlem fırsatım oldu bu cümle üzerine düşünmek için.
Terazinin bir kefesinden, bir kefesine bazen hızlıca, bazen
yavaş yavaş geçen öğretmenler, bu geçişe anlam veremeyen çocuklar… Denge, büyük
güzellik, büyük özlem.
Evet, cezalandırıcı güç kullanmadan da kendimizi ifade
edebiliriz. Evet, biz de o topluluğun bir parçasıyız ve bizim ihtiyaçlarımız da
gözetilmeye değer.
Öğretmenliğe başladığım ilk zamanlarda çok net olduğum bir
şey vardı, cezalandırıcı güç kullanmamak, demokratik bir sınıf ortamı
oluşturmak. Bunun için çok okumuştum, biraz iyi örnek gözlemi de yapabilmiştim
ancak neler yapacaksın dediklerinde, neler yapmayacağımı sıralarken buluyordum
kendimi. Şimdi bakınca nedenini görebiliyorum, ilham alacağım, yaşarken kendimi
keşfetmemi kolaylaştırmış, tatlı tatlı hatırladığım bir birlikte güç deneyimi
biriktirememişim ki. O yüzden heybenin içi yapılmayacaklar listesi ile dolu.
İlk zamanlarım, gözlem ile geçti. Çocuklarla birlikteyken
her şey, her zaman yolunda gitmiyordu ama başlarda pek sesimi çıkaramıyordum,
kendimi ifade etmenin bir müdahale olacağını düşünüyordum.
Örneğin, çemberden sonra başladığımız çalışma zamanlarında
epey gürültü oluyordu. Hemen ‘’Çocuklar sessiz olun!’’ demek istemiyordum ama
kendimi de rahat hissettirmiyordum. Çok zorlandığım zamanlarda da ‘’biraz
sessiz mi olsak?’’ , ‘’çocuklar lütfen ama’’ gibi şimdi halimle baktığımda
saçma gelen şeyler söylüyordum, o zamanların çaresizlik ifadesi.
Bunları söylemem de çare olmuyordu zaten, ne dediğim, ne
istediğim belli değil.
Sonrasında kendimi ihtiyaçlarımla bağ kurarak net ifade
edebilmem lazım. Bir öğretmen olarak ben de kendi potansiyelimi yaşamak istiyordum.
Bunu yaptıkça, anlaşmalarımıza kendimi de dahil ettikçe geçti rahatsızlığım, tedirginliğim.
Gerçekten bir topluluk olmaya başladığımızı düşünmeye başladım, gözlemlediğim
kadarıyla çocuklar da benzer gelişim oldu.
Gözlemlerim de benzer durumun sıklıkla yaşandığı yönünde,
ama terazi bir orada bir burada. Dengeyi bulmayı kolaylaştırır diye bu kısmı
doldurdum da doldurdum:)
Çocuklarla nasıl
paylaşıyorum?
Bu deneyimimde, öncekilerden farklı olarak çocukların
ihtiyaçlarını paylaşabileceği zeminler yaratmaya çalışıp, kendi gözlemlerimi
birleştirmeye çalıştım. Çünkü bunu özellikle gündemime almazsam, terazi
kolaylıkla hoop benden tarafa…
Bu zeminler de, çemberlerimiz. Birbirimizi duyduğumuz,
dinlediğimiz, kendimizi ifade edip, müştereklerimizi oluşturduğumuz… Türkçe
kelime dağarcığı geliştikçe ifade edişler arttı ancak bu süreçte somut
gözlemlerimi onlarla paylaşmam da büyük kolaylık sağladı. ‘’ Yanındaki
arkadaşınla bu hafta üç kez sessiz olmak ile ilgili tartıştığını gördüm, sen
çalışırken yanında çok ses ve hareket olmasın istiyorsun galiba, biraz yalnız
oturmak ister misin? ’’ gibi paylaşımlarım çocukların kendileri ile ilgili
farkındalığını arttırdı, onlara görüldüklerini hissettirdi. Birlikte kendi
ihtiyaçlarımızı paylaşma sürecinde bizi cesaretlendirdi.
Sonrası ile ilgili ne
düşünüyorum?
Ara ara dengenin iki tarafa doğru da bozulduğunu hissettiğim
anlar olabiliyor. Bu zamanlar için de çocuklarla geribildirim çalışmalarını
arttırmayı hedefliyorum. Artık yavaş yavaş bu kıvama geldiğimizi hissediyorum:)
Kendimi nasıl
değerlendiriyorum?
Büyük kutlamam var. Yazının başında paylaştığım, neler yapılmayacak listelerimi ortadan kaldırmamda
bana dokunan, biriktirdiğim deneyimlere alan açan herkese, en çok da çocuklara
şükran doluyum.
Alıştığımız/uymak durumunda kaldığımız cezalandırıcı gücü,
birlikte güce dönüştürebiliriz.
Bunu yapabiliriz. Bu benim için büyük bir umudu işaret
ediyor, başka bir dünya umudunu.
Ve tabii bununla birlikte cesareti, deneme cesaretini.
Yapabiliriz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder