14 Mart 2018 Çarşamba

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü 19. Hafta


Sura Hart ne diyor?
Öğrenme ihtiyacımızı kendimiz için yeni şeyler keşfederek karşılıyoruz, bize birinin anlattıklarını ezberleyerek değil.

Öğrencilerinizi bir sürü soru oluşturup sormaları, kendi çıkarımlarını yapmaları ve kendi teorilerini inşa etmeleri için cesaretlendiriyor musunuz? Öğrencilerinizin sorularını ciddiye alıyor ve onların kendi cevaplarını bulabileceklerine güveniyor musunuz?

Yoksa sınıf ağırlıklı olarak ders kitaplarının cevapları, sizin bilgi ve görüşleriniz için bir platform mu?



Ben ne düşünüyorum?
Keşif ve ezber… Bugüne kadar neleri ezberledim, neleri keşfettim ve hangileri hala benimle birlikte  diye düşünmeye başladım okur okumaz. Sadece matematik formülleri, şimdi ne olduğunu hatırlamadığım kodlamalar, savaş-anlaşma tarihlerinden bahsetmiyorum; duygular, davranışlar da.
Kendimi keşfedemeden ezberlediğim duygular, davranışlar uzuuun süre benimle geldi – belki de hala-, ancak diğerlerinin bazılarını unuttum, bazılarını bağlantılarıyla anladım.

Ezberleyip bugüne getirdiklerime bir bakalım.

İçinden gelmese de öpüşüp sarılmak gerekir, anlaşma başka türlü sağlanamaz.

Her çatışmanın bir haklısı, bir de haksızı vardır ve bunu süreç değil sonuç belirler. Bazen bağıran,  bazen ağlayan, bazen sessizce duran haklı/haksız olur. Kendini ifade etme çaban, isyana dönüşür.

İyiler ve kötüler vardır, çalışkanlar-tembeller, yaramazlar-uslular, zenginler-fakirler… Bu ikilikler artar ama bunların neredeyse her durumda sabitliği pek değişmez ve sen hangisi olacağına karar vermelisindir, kimlerle olacağına da.

Bazı süreçler çok hızlıdır ve onları öyle kabul etmek gerekir, uzun uzun tartışılamaz. Ya kabul edersin, ya da kabul etmeyen olmayı ve sonuçlarını göze alırsın.

Ağlamak, insanların içinde yapılacak bir şey değildir, diyelim ki kazara oldu, ağlayıverdin, o zaman bir an önce durdurmak için çabalamalısın.

Paylaşmak, bir şeyi iki eşit parçaya bölüp birine vermek demektir. Paylaşmalısındır. Bazen ihtiyaçlarının, neden ve nasıl olduğunun önemi yoktur. Sadece paylaşmalısındır.



Uzar gider daha bıraksam. İşte bunlar benim ilkokul ezberlerim, Sura’yı bu hafta okuyunca bunlar üşüştü başıma; fıstıkçı şahap, anadolunun kapıları, sıcak denizlere inme gibi bir şeyler de geliyor ama onlar zihinde, ya kollarını açıp bağlantılarını kurdular ve ilgili bir rafa yerleştiler ya da sıkışıp kayboldular.
Uzun uzun saydıklarımsa kalbimde daha çok, onlar uğraştırdı beni epey, ara ara hala uğraştırdığını fark ediyorum.


Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?

Bu kısmı yaptım oldu şeklinde yazacağım bir şey değil sanırım. On sekiz haftanın tamamından fazlası.
Duymak, dinlemek, yargılamamak, alan açmak, açık olabilmek hem kendine hem çocuklara.
Duygusal güvenliği sağlamaya önem vermek, bunu birlikte sağlamaya çalışmak ezberleri daha az yaşamamızı sağladı.

‘’Özür dileyip barışın.’’ yerine karşılıklı konuşma –belki birden fazla-,
‘’Şimdi sırası değil.’’ yerine birlikte zamanı netleştirme,
‘’Her şeye de ağlıyorsun.’’ yerine üzüldüğünü gördüğünü paylaşma,
‘’Ama paylaşmak çok güzel, versene arkadaşına da’’ yerine ihtiyacı anlamaya çalışma.

Yukarıdaki örnekler pek tabii ki arttırılabilir, ki çocuğa ve duruma göre de değişir ayrıca ‘yerine’ yapılacaklar, ama benim en sık karşılaştıklarım bunlar sanırım.

Ben her zaman, her koşulda böyle miyim? Hayır, gerçekten hayır.  Bazen karışıyor ortalık, bir bakıyorum neler yapmışım. O zamanların devamı önemli benim için. Duruma göre kendimi çocuğa ya da çemberde topluluğa ifade etmek, onarmaya çalışmak. Bu duygusal güvenliği gerçekten çok olumlu etkiliyor.


Zaman geçtikçe, birbirimizi tanıdıkça ve güvendikçe daha kolay akıyor bu süreç. Geçen gün, bir heyecanını paylaşan çocuğu, yeterince dinleyemeyip geçiştirdim. Sonrasında çocuk, durdu bana baktı ve ‘’öğretmenim sen biraz üzgün müsün?’’ dedi. O sırada bağlarımızı, onardıkça güçlenen bağlarımızı kutladım. Nasıl da kalpler dokunmuş birbirine onarmaya çalışırken.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?

Hem kendimi, hem çocuklarımı birlikte bu ezberleri bozmaya cesaret ettiğimiz için tek tek kutluyorum.

Ne büyük keyif her sabah birlikte kucaklaşmak!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder