“İnsanlar
her şeyden çok hayata katkıda bulunmak isterler - armağanlarımızı paylaşmak
isteriz.
Çok
çeşitlidir armağanlarımız, yeteneklerimiz; herkesin sunacağı katkı biriciktir
şu yaşamda. Öğrencilerinizin yeteneklerini görmek ve onların sunduğu
armağanları almak, onların aidiyet ve hayata katkıda bulunma ihtiyaçlarını
karşılamalarını sağlar.
Sınıfınızdaki
öğrencilerinizin bir listesini yapın(özellikle de bağlantı kurmakta güçlük
çektiklerinizin) ve gördükçe sundukları armağanları isimlerinin karşısına not
edin. Listenizi düzenli olarak yeni armağanlarla güncelleyin.“
Bu pasajı okudukça hepimiz
için temel ihtiyaç olan fakat farklı stratejilerle karşılamaya çalıştığımız
“Hayatı zenginleştirmeye katkıda bulunmak” ihtiyacını alıp kendi öğrencilik
yıllarıma gidiyorum. Sınıfta hepimizin farklı olduğu gerçeği,hepimizin ayrı bir
yeteneğinin oluşu ve bunun hiçbir zaman görülmeyişi...Akademik başarının,vereceğimiz
armağanların ve yeteneklerin de belirleyicisi olması en temel ihtiyacımız olan
hayata katkıda bulunma konusunda bizi hep eksik bıraktı.Öğretmenliğe ilk
başladığım dönemlerde bu ihtiyacı somut olarak ifade edemesem de çocukların her
birinin özel olduğunu,her birinin hayata ve bize ayrı ayrı katkısı olduğunu hiç
aklımdan çıkarmadım.
“Herkesin sunacağı katkı
biriciktir.”
yazan cümleyle sınıftaki çocukların biricikliğini yan yana
getiriyorum. Hepsinin ayrı ayrı o kadar farklı katkısı var ki
bana,bize,sınıfa…Armağanlarını en çok kafamı açtıklarında görüyorum.Neyi kast
ediyorum kafamı açmaktan değil mi?Tıkanıp kaldığım,sadece kendi bildiğim
doğru(!) ile ilerlemeye çalıştığım ya da çözüm üretmek için acele ettiğim
anlarda onlardan gelen fikir,görüş ve eylemin beni durdurup,o sıkışmışlıktan
çıkarıp,onlara kulak vermem gerektiğini hatırladığım an oluyor. Ben bunu nasıl
düşünemedim deyip önce şaşkınlık duyuyorum ardından da derin bir nefes ve
rahatlama.
Çocuklara da bu geçmiş
olacak ki,her konuda ne olursa olsun katılım gösterip fikir beyan ediyorlar
artık.Soruyorlar,sorguluyorlar.Başından beri her çocuğun biricik olduğunu,
fikirleriyle özel olduklarını elimden geldiğince hissettirmeye çalışıyordum
zaten.Şimdilerde her çocuğun kendi yeteneğinin farkında olması ve bu yeteneği
doğrultusunda gelişen etkinliklere katılım göstermeleri ya da o ilgisine dair
fikir beyan etmeleri bunu başarmış olduğumun bir göstergesi.Örneğin sınıf
meclis toplantılarımızda önceden sorumluluk dağılımı yapmak uzun vaktimizi
alıyordu.Şimdi bunu yapabilecekler kişiler de kendilerinin farkında,sınıfta
bunun farkında ve kendiliğinden o sorumluluklar dağıtılmış oluyor.Sınıf
panosuna çalışmalarımızı bir çocuk asarken diğeri toplu iğneleri bulup
getirebiliyor. Toplu iğne bittiyse bir başkası sınıf kumbarasını kontrol edip
içinde para alarak ertesi gün toplu iğne alıp sınıfa getirebiliyor.Okuma
yazmaya henüz geçen çocuklar,matematik konusunda ilerleyemediğimiz çocuklara
destek olabiliyor. Ya da satrancı çok iyi oynayanların diğer çocuklarla olan
paylaşımları… Her çocuğun biricikliğinin farkında olup bu yönüyle barışık bir
şekilde katkı sunmaya çalışması hem beni hem de
sınıfı inanılmaz zenginleştiriyor. Ara ara bir iki çocukla sorun
yaşayabiliyoruz. Ben elimden geldiğince sınıfa ve bana sundukları katkılarını, yeteneklerinin bir armağan
olduğunu onlarla paylaşmaya çalışıyorum.
Çocukların ağzından
birebir cümleler dökülmese de yukarıda verdiğim sadece birkaç örnek benim için
geri bildirim görevi görüyor.
Haftalardır Sura Hart’ın The No
Fault Zone oyununu sınıfa götüreceğim diye hedef koyup yapamamanın yasını
tutuyorum.En önemlisi bu haftayı çocuklardan ayrı geçirmenin,haftayı onları
isteyeceği gibi planlayamamanın yasını tutuyorum.
Kutlamam ve
şükranlarım ise çok var bu hafta. J
Öncelikle aynı okulda
çalıştığım için dayanışmasıyla güç katan ve çocukları gözü kapalı rehberliğine
verebildiğim Özenç’e,Kaz dağlarından ta buralara mesafelerin soğukluğunu yine
dayanışmasıyla hissettiren Özge’ye,okul içinde destek olmaya çalışan öğretmen
arkadaşlarıma,katılamasam da toplantı kaydı sayesinde öğrendiğim, geri
bildirimleriyle çalışmalarımızın kıymetini bize yeniden hatırlatan Öğretmen
Köyü kurucu ekibinden Kevser’e, Yıldız’a ve Özlem’e binlerce şükran diyerek
hepinize hayatımızı zenginleştirmeye katkı sağlayacak eylemlerin var olduğu
haftalar diliyorum…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder