11 Ocak 2018 Perşembe

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü 13. Hafta

Sura Hart ne diyor?
Dürüstlük, öğrencilerimizin geliştirmesi "gereken" bir kişilik özelliği olmaktansa evrensel bir ihtiyaçtır.
Genç insanların bize karşı dürüst olanlarını bekliyorsak -gerçeği gördükleri gibi konuşmaları- bu mesajı iletmenin en iyi yolu: onlarla dürüstçe konuşun ve duyduğunuzu onaylamıyor veya beğenmiyor olsanız bile, onlar konuştuğunda saygıyla dinleyin.

Söylediklerini beğenmeseniz de, onaylamasanız da bir öğrencinin anlattıklarını dinleyebilir misiniz? Eğer yapamıyorsanız bu becerinizi geliştirmeyi düşünün.

Ben ne düşünüyorum?
Dürüstlük, saygı ve dinleme…Okuduğumda bu üçünü kol kola girmiş bir şekilde duydum. Dinliyormuş gibi yapma, dinle ya da dinleme. İçeriğinin önemi yok, onaylıyormuş ya da onaylamıyormuş gibi yapmana gerek yok, dinle, varlığını sun.  Bu konuda kendine de, karşındakine de dürüst ol.

Bununla birlikte, çocuklarda neyin gelişmesini istiyorsan, bir bak bakalım sen de var mı?  Öğretme, ol; söyleme, yaşa. Öğrenmenin çok acayip, gizli kalmış, açığa çıkarılmayı bekleyen bir formülü yok bence. Hem çok basit, hem de ne zor.

Sura’nın söylediklerinden başlıca çıkarımlarım bu oldu kendime.

Bu konular üzerine epeydir düşünüyorum aslında. Bir kendimi gözden geçirdim. – Bu çeviriler, bu günlükler en çok bu işe yarıyor.-  Dinlediğim kişinin söylediklerini beğenip beğenmeme mevzusu.

Geçtiğimiz haftalarda sınıfta yaşadığımız sonrasında üzerine düşündüğüm durumun, bu mevzuyla ilgisi olduğunu fark ettim.

Yine meşhur öğle aralarımızdan biri J O gün gelen yemek sayısı az, paylaşarak yiyecekler. Çocuklardan biri yanıma doğru geldi, gelirken de paylaşmak istemediğini ifade etmeye çalışıyor.
Bense aslında hiçbir şey demedim.-zamanım da olmadı.-Ancak dün gibi hatırlıyorum, gözlerim büyüdü çocuk gelirken, kaşlarım kalkıverdi. Bu durum tabii ki çocuklar tarafından hemen fark edildi ve ‘’Ama paylaşmak çok güzel bir şey.’’, ‘’Ben hep paylaşıyorum.’’, ‘’ Paylaşırsak çok iyi olur, değil mi öğretmenim?’’ cümleleri ard arda geldi. Bu cümleler gelirken çocuğun sesi azalarak bitti.

Her şey çok hızlı oldu gerçekten. Hem hemen sonrasında, hem de gün sonu çemberinde konuştuk ama öncelikle bahsetmek istediğim bu hızın içinde öğrendiğim ve tekrar fark ettiğim çok şey oldu, Sura’nın paylaşımı ile de paralel olan.

  •          Sadece dinle, sonrasında kendi söyleyeceğinin hazırlığını yapmadan, merakla dinle.
  •           Tarafsız bir şekilde dinle. Onaylayıp onaylamadığını paylaşmak için çoğu zaman söze gerek yok. Bazen kaş-göz, bazen el-kol.
  •           Dinlediğin konuya katılmayabilirsin ve tabii ki bunu paylaşabilirsin. Dinledikten sonra, anladıktan sonra katılmadığını paylaşabilirsin ama onay verip vermemek otoriyeye giden yolun taşlarını döşüyor, buraya bir bak, üzerine düşün.
  •           Bu ‘küçük’ gibi görünen anların üzerine mercek tut, önemse. Kutuplaşmalar, yargılar gibi barışçıl bir topluluk olmanın önündeki zorlu engellerin, buralardan beslendiğini tekrar fark ettin, sık  sık hatırlat kendine.


Bu hafta akışım kendime aldığım notlar şeklinde oldu, o madde madde alt alta yazdıklarım, defterimin fotoğrafı gibi.

Son yazdığım ile ilgili kutlamamı ekleyerek bitireyim; iyi ki katılımcı ve barışçıl bir birlikteliği inşa etmeye niyetli insanlarla birlikteyim, BBOM topluluğundayım, Öğretmen Köyündenim. Bu birliktelik, çoğu zaman kendime hatırlatmaya bile gerek kalmadan, büyütüp geliştiriyor beni, ne büyük güzellik!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder