11 Ocak 2018 Perşembe

Gülesra'nın Şefkatli Eğitmen Günlüğü 10. Hafta

"Yaptığınız her şey, bir ihtiyaç karşılama çabasıdır.
Öğrenme ihtiyacınızı karşılamak için, biraz zaman ayırıp hata adını verdiğiniz şeylere bir bakın. Kendinizi fırçalamak yerine, yapmış olduğunuz şeyi yaptığınızda hangi ihtiyacınızı karşılamaya çalıştığınızı belirleyin.
Sonra da, eylemlerinizle karşılanmamış olan ihtiyaçlarınızı belirleyin.
Daha fazla ihtiyacınızı karşılamak için farklı yapabileceğiniz bir şey var mıydı?
Bu farkındalık sizin için yeni bir öğrenmeye vesile oldu mu?"

                     Geçen haftaki günlükte Şiddetsiz iletişimin 4 basamağını kısaca yazmıştım. Üçüncü basamak olan "İhtiyacı" paylaşırken , aslında aklımızdan geçen tüm o senaryoların , dilimize dökülen  tüm o yargıların  karşılanmamış olan ihtiyacın bizde hissettirdiği duyguyla ortaya çıktığından   söz etmiştim. Çoğu zaman kendimizle bağlantımızın olmayışı bu ihtiyaca ulaşmamızda engel oluşturur.  Çoğu zaman ise hayat akışı içinde kendimizle bağlantımızın güçlü oluşu , ihtiyacımızın netliğiyle birleşir ve davranışa dökülür. Örneğin açlık ihtiyacım için mutfağa girer yemek yaparım, güvenlik ihtiyacım için  5. katta oturmayı seçerim. Ama  duyulmak ihtiyacımla bağlantıda değilsem, duyulmak ihtiyacımı gidereceğim stratejiler seçmek yerine onun daha farklı ortaya çıkmasına neden olurum.  
Aynı süreç karşı tarafın ihtiyacını görmek ve onu gözetmeyle de ilişkili. Karşı tarafla ne kadar bağlantıda olursam onun duygularını anlamaya ve ihtiyacını bulmaya daha yakın olurum. Ve ihtiyacını karşılamak için somut bir adım atmak için harekete geçerim.  
            Çocuklarla olan süreç biraz da böyle ilerliyor. Yaptıkları her davranışın aslında bir ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik  olduğunu bilerek birlikte bir şeyler yapmak sınıf içindeki iletişimi  inanılmaz besliyor. Şimdilik tüm ihtiyaçlardan bahsetmek gibi bir şey yapmak yerine sınıf içinde yaşanan olaylar ya da ders akışı sırasında yaptığımız davranışlar üzerinden örnekler vererek, bu dili kullanarak iletişimi devam ettiriyorum. Örneğin arkadaşının açacağını alıp saklayan çocuk ile açacağı saklanıp kızgın bir şekilde yanıma gelen çocuklarla konuşurken, açacağı saklayan çocukla konuşurken ona bunu yaparken eğlenmek mi istedin ? Diye sorduğumda onun "eğlence-oyun" ihtiyacını bulmuş oluyoruz. Bunu açacağı saklanan çocuk duyunca kızgınlığı azalıyor. Bu defa ona dönüp : "Eşyalarına karşı olan hassasiyetin nedeniyle arkadaşına güvenmek mi istiyorsun? " diye sorduğumda ise açacağı saklayan çocuk onun bu tepkiyi vermesindeki ihtiyacı duymuş oluyor.  Böylece çocuklar bir sonraki adıma geçebiliyor ve ricada bulunabiliyor.(Bunu yapmasını istemediğini söyleyerek aradaki çatışma ricayla son buluyor. )  
Çocuklar bu şekilde  ilerleyen bir akışta  benzer şeyleri yapmaktan bazen imtina ediyor. Bazen ise yapsa bile anında karşı taraftan özür dileyerek kendisi süreci yönetmeye çalışıyor. Tabii her zaman böyle olmayabiliyor. Yani bir 40 dakikalık ders saati içerisinde birden fazla olay geldiğinde okulun ihtiyaçları (dersin  işlenerek o kazanımların verilmesi) ,  benim ihtiyaçlarım, çocukların ihtiyaçları çakışabiliyor. O an hızlı bir şekilde bunu koordine etme hali kendi ihtiyamla bağlantının kopmasına ya da çocukların ihtiyacıyla bağlantımın kopmasına neden olabiliyor.  
                

           Bu durumda ne mi yapıyorum ?  Zaman zaman sıkışan ve çaresiz kalan her öğretmenin yaptığı gibi "oturun lütfen,  derse geçiyorum."diyorum. Eğer kendimle bağlantım güçlüyse konuya dönüp dersi verimli işleme gibi bir ihtiyacım olduğunu yüksek sesle söylüyor, onları gördüğümü ve sorunları benim de halletmek istediğimi ancak bunu  dersten sonra yapabileceğimi söylüyorum.  
Yine istediğim sınıf ortamını yakalayamazsam bu defa çocukların ihtiyaçlarının ertelenmeyecek kadar önemli olduğunu anlayıp, her şeyi durdurup onlara dönüyorum.  
          Sonrası için The No Fault Zone oyununu bu hafta sınıfa götürerek bu ihtiyaçlara birazda buradan bakmayı çocuklarla denemek istiyorum.  
              Bu haftaya dair en büyük kutlamam çocuklara. "Ne hissediyorum ?" Köşesinde kendi duygusunun olmadığını söyleyen iki çocuk iki duygu durumu eklemek istediklerini söylediler. Bu benim için büyük bir kutlama oldu. Gün içerisinde yaşadıkları olayların duygu durumlarını nasıl etkilediklerini fark etmeleri ve bunu görünür kılmak için mandalı her değiştrdiklerinde sınıf arkadaşlarını ve beni haberdar etmeleri, ardından nedenini sormam için beklemelerini, duyulma ihtiyaçlarının peşinden gitmelerini kutluyorum. 
Sizlere de ihtiyaçlarınızla bağlantıda kaldığınız, başkalarının da ihtiyaçlarını gözeterek, sizi iyi edecek ihtiyalçarınızın peşinden gitmeniz için cesaretli haftalar diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder