13 Aralık 2017 Çarşamba

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü 9. Hafta

Sura Hart ne diyor?
Temel, evrensel insan ihtiyaçlarından biri kendinin ve başkalarının iyiliğine katkıda bulunmaktır. 
Bir eğitimci olarak her gün  bir sürü katkıda bulunuyorsunuz. Akademik "başarı" bu kadar çok vurgulanırken, yaptığınız duygusal katkılara da gereken değeri verdiğinizden emin olun. Bazen öğrencilerinizin sahip oldukları potansiyele ulaşma becerilerini geliştirme konusunda en çok işe yarayan katkılar, görünüşte en küçük olanlardır.

Kendinize zaman ayırın ve öğrencilerinize, çalışma arkadaşlarınıza ve ebeveynlere yaptığınız katkıları bir not defterine yazarak fark edin. Bağlantı kurduğunuz o kısacık anları; öğrencinizi can kulağı ile  dinlemek, ona mevcudiyetinizi sunmak için kendi duygu veya ihtiyaçlarınızla bağlantı kurduğunuz zamanları fark edin.  Başarılarınızın izini sürün ve her başarınızı kutlayın.  

 Ben ne düşünüyorum?
‘’ Bazen öğrencilerinizin sahip oldukları potansiyele ulaşma becerilerini geliştirme konusunda en çok işe yarayan katkılar, görünüşte en küçük olanlardır.’’


 

Ben yine bu cümledeki, görünüşte  küçük olanların, çok işe yarayabileceği kısmını genelleyebileceğimizi düşünüyorum. Evet, küçük küçük şeylerin sağladığı katkılar şaşırtabiliyor insanı ve bunlar da duygusal katkılar oluyor genelde.

Bu katkıları yazıp, sonra tekrar tekrar okuma fırsatı bulmak iyi fikir. Çocuklara, çalışma arkadaşlarımıza, ebeveynlerimize yaptığımız katkılarla ilgili kendimizi kutlamaya, süreci takip edip, bereketini arttırmaya yarayan bir araç haline gelebilir, çoğu zaman not etmeye çalışıyorum ama pek düzenli değilim bu konuda.

Duygusal katkıların, çocukların potansiyellerini gerçekleştirmelerine katkısı ile ilgili bir örnek yaşadım geçtiğimiz hafta, onu paylaşacağım. Sura’nın bu haftaki paylaşımı o kadar tanıdık ki, yazacağım şeyi seçerken zorlandım, ilham olması ihtimalini göz önünde bulundurup, neredeyse sınıftaki herkesi etkileyen, kalbimizi büyütüveren bir durumu seçtim.

Katkıda bulunmak evrensel bir ihtiyaç gerçekten, hiç değişmeyen bir durumdur benim için, çocuklarla bir paylaşım sonrası vedalaşırken elimin kolumun dolu olması. Bazen bir resim, bazen bir yaprak, bazen de uzunca bir sarılış. Sınıfta da böyle, gün içinde sıklıkla birbirimize şükranlarımızı paylaşıyoruz, ancak okul akışı hızlı, her şey istediğim gibi olmayabiliyor ama neyse ki çemberler var, orada günün değerlendirmesini yapabiliyorum. Ancak resimler ile ilgili sıkıştığım bir durum vardı. Gün içinde heyecanla yanıma gelip bazen ‘senin için’ diyerek, bazen de sessizce elime bırakıp gözüme bakarak bırakılan resimler o kadar birikmişti ki, ne yapacağımı şaşırdım.

Yapmaktan en kaçındığım şey her seferinde ‘teşekkürler, ne güzel olmuş vs.’ gibi otomatik tepkiler verip, çocukların görmediği zamanda da resimlerin en azından bir kısmını çöpe atmaktı. İlk resim geldiğinde, sonucun bu olmaması için bir şeyler düşünmen gerek Özenç dedim ama, dediğim gibi okul hızlı. Resimler ile ilgili sorular sorup geri bildirim vermeye çalıştığım zamanlar da oluyor, geçiştirdiğimde. Geçiştirirkenki halimi sevmiyorum ama o anda da kendimi sıkışmış hissediyorum, yetiştirmem gereken başka bir şey oluyor. Neyse, bu döngü çöpe resimlerin bir kısmını atarken çocuklardan biri ile göz göze geldiğimde kırıldı. Çok utandım. Hiçbir şey demedi, sadece baktı, daha çok utandım.

O gün, gün sonu çemberinde paylaştım. Dedim aslında çok değer veriyorum, tek tek ilgilenmek istiyorum ve o emek verdiğiniz resimleri saklamak istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum. Hepsinin tek tek fotoğrafını çekiyor ve saklıyorum ama kendilerini her zaman saklamam mümkün olmuyor. Ne yapalım?

Sonrasını hızlı anlatacağım, resimleri çerçeve niyetine panonun etrafına yapıştırdık ve haftanın belli günleri çembere yaptığımız resimleri getirip üzerine konuşma kararı aldık. Ben nasıl mutlu, nasıl hafif J

Akışı içime sinen bir hale getirmeye bayılıyorum!

Çocukların geribildirimleri neler?

Çocuklar J

O resimleri bir yapıştırışımız vardı ki, sormayın. Küçük küçük bir sürü resim yan yana geldi, birlikte sınıfın en güzel köşesini oluşturdu. Birbirimize değer verdiğimiz, önem verdiğimizin göstergesi, hepimizin emeğinin görünür olduğu bir yer.

Çocuklar da o köşeyi özenle koruyorlar, ara ara önünde sohbet ederken görüyorum onları, tabii bazen gözlerim buğulanıveriyor J

Çembere bir heves geliyorlar, resimleri inceleyeceğimiz gün, o günleri ben de çok seviyorum.

Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?

‘Seni ve yaptıklarını önemsiyorum, seni görüyorum’ demek projeksiyonların, okuma yazma öğretim setlerinin yaptığından çok daha fazlasını yapıyor. Omuzları dikleştiriyor, kalbi yumuşatıyor, yüze bir gülümseme yerleştiriyor. Ve bunu yapmanın binbir türlü yolu var. Buraları odağıma almaya devam edeceğim.

Kendimi nasıl değerlendiriyorum?

Hem kendimi, hem çocukları, hem de çalışma arkadaşlarımı kutluyorum. Birlikte adım adım koca koca duvarları olan bir okuldan, öğrenme topluluğu oluşturuyoruz ve küçülüyor o duvarlar.

Ama tabii ki, bu haftayı diğer haftalardan ayıran bir durum var ki o da Özge’nin yanımıza gelmesi, hikayemize ortak olması. Hala inanamıyorum, o yüzden burayı kısa geçeceğim. Birlikte üretmeye, paylaşmaya, umudu büyütmeye devam!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder