“Öğretmenler ne yaşıyorsa öğrenciler onu öğrenir.
Öğretmenler öğrencilerin duygu ve ihtiyaçları ile empati
kurarlarsa, öğrenciler
1) ihtiyaçlarının dikkate alındığını
2) okuldaki
arkadaşlarının ihtiyaçları ile nasıl empati kuracaklarını öğrenirler.
Bu değerli öğrenme, sınıftaki duygusal güvenlik ve güveni
arttırır ve öğrenme sürecinde daha çok işbirliği ve dayanışmanın gerçekleşmesi
ile sonuçlanır.Bir daha, bir öğrenciyi "disipline etme"ye
kalkıştığınızda, bunu yapmak yerine öğrencinin davranışının ardındaki duygu ve
ihtiyaçlarını tahmin etmeyi deneyin.”
Bunu en çok çocuklarla kurduğum
“ben dili”nin, kendi aralarında da ara ara kendini göstermesiyle anlıyorum.Ve
tabii empati... Duygu çalışırken sadece duyguları bilmeyi, kendimizi ifade ederken duygularımızla ifade etmeyi değil,
başkalarının da duygularını tahmin etmeyi, o duyguyla bağ kurmayı önemli
buluyorum. Sura’nın dediği gibi bağlantının olduğu, empatinin olduğu alanlar en
çok dayanışmanın ve birlikteliğin olduğu alanlar oluyor.
![]() |
Zeytin ağacı |
Çocuklarla
başından beri duygular üzerine yoğunlaştık. Bu süre içerisinde ekstra kendi
aralarındaki şiddete çözüm için, birlikte karar almak için alanlar oluşturmaya
çalışıyoruz. Duygu çalışmak bu iki alanı da öyle rahatlatmaya başlıyor ki. Bir
süre sonra kendiliğinden akan, sizin sadece durup izlediğiniz bir hal
alabiliyor. Çocuk hakları haftasıyla birlikte dramaya alan açan sınıfımız,örneğin bir anda sınıfta geçen gerçek vakaların drama ile çözüldüğü bir yere dönüştü. Fiziksel şiddettin de olduğu bir çatışma, sınıfta aynı kişiler tarafından
sadece rol değiştirilerek dramalaştırıldı. Ve sınıftaki diğer çocuklar da ne
hissetmiş olabileceklerini tahmin etmeye çalıştılar. "Siz olsaydınız ne
yapardınız?" gibi bir sorunun ardından inanılmaz cevaplarla beni şaşırttılar. Bu
ortamı görünce dayanamayıp bu yaklaşımların bana iyi geldiğini, devam
etmesinin beni mutlu edeceğini paylaştım. Bir çocuğun “Öğretmenim biz teneffüste
de birileri kavga edince ayırıyoruz ki” demesi ile konu birden “ara buluculuk”a
geldi. Çember yaparak güvendikleri 3 kişiyi önermeleri ve bu kişilerle de
yaptığımız konuşma ardından sınıfta 5 kişilik bir ara bulucu topluluğu
oluşturduk. Bu çocukların şimdiki görevi çatışma anında destek isteyen
kişilerin yanına gidip, önce olayı iki taraftan dinlemeleri ve ardından ne
hissettiklerini tahmin etmeye çalışmaları ya da sormaları olacak.Yapabileceklerine
inanırlarsa ardından rol değiştirip yeniden anlatmalarını sağlayacaklar. Bu süre
zarfında seçilen ara bulucularla ayrı ayrı çalışacak, "çatışma anında neler
yapabiliriz"i konuşacağım.
Bu durum sınıfı çok heyecanlandırdı. Tabii beni de çok heyecanlandırdı.
Çocuklar da bir değişim olduğunun farkında. Yavaş yavaş oluyor belki ama bu aşamaya gelmiş
olmak beni inanılmaz motive ediyor. Sonraki adımım bu arabulucu topluluğunun
sürekliliğini sağlamak olacak. İnanıyorum ki akran zorbalığı konusunda en
büyük katkıyı bu topluluk sağlayacak. Ayrıca yavaştan sınıfla birlikte karar
alacağımız bir mekanizmayı planlama ve uygulama
aşamasına geçmeyi düşünüyorum. O sırada duygulara dair bir köşe
hazırlayıp her sabah yaptığımız “Bu gün nasılım?”ı görsel olarak bir köşede
yapmayı planlıyorum. Bu arada hem duygu hem de birbiriyle bağlantı kurmaları
adına bu hafta sabahları “Bugün nasılım?”ı tek tek konuşarak yapmadık. “Kimle
bu sabah iyi hissediyor? Hissedenler şu hareketi yapsın.” diyerek iki elimi
havada salladım. O sırada iyi hissedenler bunu yaptılar. “Kimler iyi
hissediyormuş, birbirimizi görelim, bakalım kim bizimle aynı duygudaymış?” diyerek birbirleriyle bu şekilde de bağlantı kurmalarını istedim. Bunun gibi
bir iki duyguyla daha aynı şeyi farklı hareketlerle yaptırdım. Değişik bir
şekilde yapmak bizi hem eğlendirdi hem de bu şekilde de bağlantı
kurulabildiğini gösterdi.
Bu
haftaki kutlamalarım en çok çocuklara gelsin istiyorum. 😊 Sık sık elimi attığım Marshall’ın Şiddetsiz İletişim kitabına bir de.
Çünkü ara ara sesimin yükseldiği, yargılarla iletişim
kurduğum anları evde kendimle değerlendirirken, en çok bu kitaba
koştum. Bu anların yasını tutup, birlikte karar almaya doğru ilerleyen süreci
kutlayıp Marshall’ın giriş cümlesiyle sizlere hoşça kalın diyorum:
"Yaşamımda istediğim şey, şefkat...
Kendimle başkaları arasında, karşılıklı olarak gönülden vermeye
dayalı bir akış...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder