Sura Hart ne diyor?
Öğrencilerin okula getirdikleri
yegane ihtiyaç öğrenme değildir. Aidiyet, eğlence, özgürlük ve katkıda bulunma
ihtiyaçlarını da getirirler. Bu ihtiyaçlar kabul edilip karşılanmadığı sürece
kendilerini yeterince güvende hissedemez ve bunun sonucu olarak da öğrenme
sürecine tümüyle odaklanamazlar.
Öğrencileriniz için bir
ihtiyaçlar listesi yaratın - okula gelirken yanlarında getirdikleri tüm
ihtiyaçları içeren bir liste. En az haftada bir, herkesten bu listeye bakıp
ihtiyaçlarının okulda nasıl karşılandığını ifade etmesini isteyin.
Ben ne düşünüyorum?
“İhtiyaçlar” dediğimizde geçen
haftaki günlükte yer alan şiddetsiz iletişimle tanışma anıma gitmem gerekiyor
yine. Duygular, bir yerlerden duyduğum ancak kapsayıcılığı ile beni şaşırtan
bir listeyken; tüm bu duyguların karşılanan veya karşılanmayan ihtiyaçlara
bağlı olması her şeyin kilit noktasıydı.
Listeye göz gezdiriyorum hızlıca.
Zihnimde minik tikler atılıyor sanki. Karşılandı: evet, güzel, sevindirici…
Karşılanmadı: ah, ne kötü, kesinlikle bu yüzden… (İhtiyaçlar listesi de Marshall
Rosenberg’in Şiddetsiz İletişim kitabında yer alıyor.)
İçimde dolaşıp duruyor sorular. İhtiyaçlarını
gördüğünde ve kendinle bağlantı kurup bunları tespit ettiğinde derin bir “oh”
çekiyorsun. Bazen nedenini bilmediğin sevincinin karşılığı, bazen içini kemirip
duran huzursuzluğun anlamı.
“İhtiyaçlar” konusunda da aynı
yolu izledim. Cebimde taşıdığım kelimeler. Ben aşina oldukça sınıfa getirdim.
Geçtiğimiz yıl üzerinde uzun uzun konuştuğumuz, oturup posterler yaptığımız
zamanlar oldu. Çocukların ihtiyaçlarını gördüğünde sorunlarını çok daha rahat
ifade edebildiklerini fark ettim. İhtiyaçlarımızı fark ettiğimizde yaşadıklarımız
daha da anlam kazanıyor sanki.
Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
İhtiyaçlar konusunda çalışmaya
başlamadan önce Çoça’nın “Pusulacık” kitabını karıştırdım. (İçerik ile ilgili bilgi
Barış Kütüphanesi, Çocuklarla Çocuk Hakları listemizde)
“Tavşanın Hakları” isimli
etkinlikten esinlenerek isim verdiğimiz bir oyuncak tavşanı masaya koyup hikayesini
anlatmaya başladım. Aralarda sorduğum sorular tavşanın duyguları üzerine oldu.
İhtiyaçlarını ise çocuklar kendileri buldu. Bunları resmettik, üzerine
konuştuk.
Sonraki adımda kendimizi
düşündük. Neye ihtiyacımız var? Karşılanmadığında ne hissediyoruz?
Karşılandığında neler oluyor? Bazı ihtiyaçları ortaya atarak konuşmaya
başladık.
“Oyuna da ihtiyacımız var, yoksa
çok sıkılırız.”
“Gülmeye ihtiyacımız var.”
“Tek başıma oynamak istemem, arkadaşlar
da gerek”
Verdiğimiz örnekler çeşitlendikçe,
ihtiyaçlara yenisi eklendi.
Çocukların geribildirimleri neler?
Geçmişe dönük olacak ancak bu
hafta şöyle bir istek oluştu:
“Duygu panosuna yeni duygular
ekleyelim. Bazıları yok.”
Yaklaşık 25 duygu yer alıyor.
Çemberde yanımıza alıp üzerine konuştuğumuz, içinden seçtiğimiz oluyor. Yeni duygular
ekleme isteği beni mutlu etti. Kendimizi ifade ile ilgili çalışmak iyi geliyor.
İhtiyaçlar konusu henüz çok yeni.
Zaman içinde gözlemleyebileceğim.
Sonrası ile ilgili ne düşünüyorum?
Tavşan Kısa Kulak ihtiyaçlara
güzel bir giriş oldu gözlemlediğim kadarıyla. Ancak kendi ihtiyaçlarımızla
ilgili yeni kelimeleri ara ara böyle hikayelerle konuşmayı düşünüyorum. O kadar
çok ihtiyacımız var ki, her birine ayrı bir hikaye, olay, karakter düşünüp
çemberlere konu ettiğimizde süreç oldukça kolaylaşır.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Çocuklarla bu konuları çalışmayı
çok seviyorum. Çünkü her adım beni de zenginleştiriyor. Bir oyuncağa ihtiyaçlar
gözüyle bakmak, listeleri karıştırıp çocuk dostu yapmaya çalışmak, hikayeler üretip
örnek olaylar bulmak tazeliyor zihnimi.
Bunun için her çalışmaya oturduğumda
keyifleniyorum; attığım adım hem çocuklar için hem benim için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder