23 Ekim 2017 Pazartesi

Gülesra'nın Şefkatli Eğitmen Günlüğü 2. Hafta


 “Kendilerinden sınıf yaşamına aktif olarak katkıda bulunmaları istendiğinde, öğrenciler genellikle hevesli katılımcılar olmaya meyillidirler. Şiddetsiz İletişimin özünde karşılıklı anlaşmaya dayalı bir vizyon yaratmak vardır.
 Öğrencilerinizle birlikte geçirmek istediğiniz okul yılına dair bir vizyon belirleyin. Bu vizyonu yazın. Resimlerini çizin. Vizyonla ilgili konuşun. Ardından bu vizyonu ne tür davranışların destekleyeceği ile ilgili bir grup anlaşması yapın. Anlaşmayı çocuklara imzalatın ve görebilecekleri bir yere asın.”

Yukarıdaki çevirinin asılı olduğu durakta iniyorum. Biliyorum ki Sura Hart’ın bahsettiği birlikte yaşam sözleşmesi , çocuklarla birlikte oluşturulduğunda , her çocuğun ihtiyacına göre yapılandırıldığında bu daha kalıcı ve sınıf tarafından sahiplenici oluyor. Sırtımızı daha önce deneyimlediğimiz bu bilgiye dayayarak ,sınıf meclisimizin gündemini şu soruyla belirlemiş olduk :

“Nasıl bir sınıf istiyoruz? “

Öncelikle okula dair bir vizyon belirlememiz gerekiyordu ama ben bu konuda çekinceli davrandım. Neden çekinceli olduğumu ayrıntılarıyla çocuklarla paylaştım. Okula dair belirleyeceğimiz vizyon için gerekli koşulların, bazen diğer sınıflar ya da öğretmenler tarafından oluşturulması ve desteklenmesi gerektiğini anlattım. Ama bizim henüz bu konuda başarılı olamadığımıza değindim. Bunu net bir şekilde ifade etmek hem bana hem de çocuklara iyi geldi.

”Nasıl bir sınıf istiyoruz ?”sorusuyla aldığımız kağıtlara sınıfta ortak yaşam alanımıza dair isteklerimizi ve ihtiyaçlarımızı yazdık.  Ardından bunları tek tek tahtaya yazarak üzerine konuştuk. Burada kendime sık sık çocuk katılım ilkelerini hatırlattım.(Hatırlamak isteyenler için ekte yer alıyor.) Ve çocukları gözeterek süreci devam ettirmeye çalıştım.

Önceki yıllarda birlikte oluşturduğumuz sınıf sözleşmeleri deneyimlerimizden kaynaklı (Bu yıl 4. sınıf olduk) bu süreç hızlı bir şekilde bitti. Yaşam alanımıza dair ortak bir sözleşme hazırlayarak altına imzalarımızı attık. Zamanla değişebileceğini de gündeme getirerek sınıfımızın yaşam ağacına astık.Böylece 4. Sınıf olarak sınıf sözleşmemiz herkesin katılımı ve onayıyla hazırlanmış oldu. Sözleşmeye uyulmadığı takdirde nasıl bir yaptırım yapılacağına dair bir soru gelmedi sınıftan. Nedeni sözleşmeye uyulmaması durumunda bunu gündem olarak meclise taşıyıp, çocuğun şartlarına göre birlikte çözüm üretmeye çalışmamız.Sözleşmenin ardından kısa bir duygu çemberi yaptık.

“Bunu birlikte hazırlamak size ne hissetirdi? Bu süreç size nasıl geldi? Şu an nasıl hissediyorsunuz?“ sorularıyla çemberi açtık. Çocuklardan olumlu geri bildirimler geldi. Kendi yaşam alanlarına dair istek ve ihtiyaçlarını paylaşmanın, onlara iyi geldiğini duydum. Birlikte imzalayıp asmanın  eğlenceli olduğunu ve söylediklerinin duyulmasının onları memnun ettiğini paylaştılar.
Bunları duymak bana iyi geldi. Geçtiğimiz yıllarda sözleşme sonrası duygularını ve nasıl hissettiklerini hiç sormamış ve genişçe bir çemberde konuşmamıştık. Şimdi bu birbirini duyma-duyulma hali bana iyi geliyor. Onları da mutlu eden, ihtiyaca cevap veren bir şeyler yapmanın değerliliği benim için  artmış oluyor. Gün sonunda kendime zaman ayırarak sınıf içinde  neler yaptığımı düşünüyorum. Bana iyi gelmediğini düşündüğüm davranışımın olup olmadığını yokluyorum. Eğer olursa diye yargılarımı yazacağım bir defter hazırlıyorum. 
Ardından tüm çocukları gözetmiş olmamı kutluyorum. Okula dair vizyon belirleyememe konusunda , yapamayacaklarımın altında kalma korkusunu onlarla şeffaf bir şekilde paylaşmamı kutluyorum.
Ve çocuklar…
Duygumu rahatlıkla paylaşabildiğim bir alan açtıkları için , süreci hızlıca yapılandırdıkları için çocukları kutluyorum. Bunu onlarla paylaştım , siz de duyun istedim. :) 
Bir sonraki durakta buluşmak üzere. 

Ek 1. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder