Bildiğiniz gibi Dünyaya yayılan salgın ile birlikte
Türkiye’de de gerekli tedbirler alınmaya başlanmış ve bu tedbirler kapsamında
16 Marttan bu yana eğitime 1 hafta ara verilerek 30 Nisan a kadar okullar kapatılmıştır.
O süreden bu yana
çocukların okuldan uzaklaşmaması için 1 haftalık aradan sonra Milli Eğitim
Bakanlığının hazırladığı TRT EBA TV ve
EBA (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden
uzaktan eğitimler başlamıştır. Harcanan
emeği,yapılan işlerin, hazırlığın kıymetliliğini öncelikle belirtmek isterim. Bununla birlikte yapılan bu
hazırlığın içerik, teknik, ulaşılabilirlik, kapsayıcılık açısından güçlendirilmesi
gerekliliği ; uzaktan eğitimle daha da görünür hale gelen eğitimde fırsat
eşitliğini yaratmak, çocukların yüksek yararı
için neler yapılması gerektiğini yeniden önümüze koyup düşünmemizi
gösterdi.
Bir çok öğretmenin en çok dile getirdiği konulardan biri
ulaşılabilirliğiydi. Bu süreçte özellikle köylerde yaşanılan internet
sorunları, çocukların evlerinde tablet veya bilgisayarlarının olmayışı benimde
içinde olduğum bir çok öğretmeni tedirgin etti. Ebeveynlere telefonla ulaşmak
tek tek durumu anlatmak en kötü EBA TV için ikna etmeye çalışmak başlıca bir
süreçti. Bunları yaparken aynı zamanda çocuklarla bağlantımızı yenileyecek yeni
stratejiler bulmaya çalışmak, onlara ses etmek, salgına dair yaşadıklarını hissettiklerini
öğrenmeye çalışmak; tüm bunları yaparken bir taraftan da kendimizi
güçlendirmeye çalışmak, salgını dünya ile birlikte yaşamış olmanın kaygısı ile
kendimizi, ailemizi yakınlarımızı gözetmeye çalışmak oldukça zordu. Bu kısıtlı imkanlar hatta imkansızlıklar baş
gösterirken çoğu evde bu sorun şıp diye
çözülmüş, hatta bir çok okulda online sınıflar kurulmaya başlanmıştı bile.
Evde tableti veya bilgisayarı internet erişimi olmayan çocuklar bir yana
EBA TV kurmalarını sağlayabileceğimiz bir iletişimi dahi kuramadığımız çocuklar peki?
Ya da tüm çocukların bunlara ulaştığını varsayalım. Türkçe
bilmeyen mülteci çocuklar, anadili Türkçe olmayan çocuklar, görme-duyma yetisine
dair engeli olan çocuklar, otizimli çocuklar, farklı gelişen çocuklar için sınıf
kadar yaşayan ve interaktif olmayan bu durum
yeterince kapsayıcı mı?
Peki ya biz öğretmenler?
İhtiyaçlarımız, kendimize göre durumu nasıl anlamlandırdığımız,
yaşayabileceğimiz yüksek kaygı vb durumlar özel durumlarımız nedense ortadan
kalkmış bir anda karantina günlerinin süper kahramanı olmuştuk.
Kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak, bir çok öğretmen arkadaşımdan duyduklarım,
s.medyada gördüklerim; herkes kadar süreçten nasıl etkilendiğimizi gösteriyordu
oysa.
Kronik hastalığı olan, uzakta sevdiklerinin hastalandığı
haberini alan, cezaevi vb sebeplerden kaynaklı sevdiklerinden haber alamayan,
evde kalmayı ilk defa deneyimleyen, ücretli veya özel okulda öğretmen olup
maaşını alamayan, evde hasta veya 65 yaş üstü aile bireylerine bakan, evde
çocuğu olan, evde otizmli çocuğu olan, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan öğretmenler. Belki de özel durumunu bilmediğim
başkaca öğretmenler daha…
Bu paylaştıklarım kendimizi nasıl da gözetmemiz gerektiğini gösteriyordu. Biz
güçlenmezsek, yaşadığımız kaygı daha da artarsa ; beslenme, yakınlık, destek, duygusal
güvenlik, maddi güvenlik vb ihtiyaçlarımız gözetilmezse çocuklarla olan
bağlantımız yeteri kadar sağlıklı ve güçlü bir zeminde olmayacaktır.
Tüm bu saydığım olumsuzluklar içinde ne yapabiliriz peki?
Ya da bu eşitsizlikleri ortadan kaldıracak neler
yapılabilir?
Uzun uzun kalem kalem somut adımlar yazmayacağım bu defa.
Sanırım benim açımdan bu kalem kalem, somut adımlara da bir çatı olacak tek bir durum var:
Katılımcı olmak.
Hangi yöntemi, çözümü, sistemi kurarsak kuralım, tüm
bileşenlerini de içine alarak onlardan gelen fikirleri duymak, onların
ihtiyaçlarını duyarak devam etmek kıymetli.
Yani katılımcı bir ilkeyle , tüm herkesi kapsayarak, karşılıklı ihtiyaçları gözeterek ilerlemek
mümkün.
Ben bu süreci nasıl yaşıyorum?
Merak edenler için kendi deneyimimden de söz edecek
olursam;
Öncelikleri çocukların ebeveynlerini tek tek arayıp
hallerini hatırlarını sordum. Türkçe bilmeyen ebeveynlerle Kürtçe; Kürtçe nin de yeterli olmadığı yerde “Evet,
Hayır” düzeyinde niyetimi paylaştım. Uzaktan Eğitim den söz ederek ne kadarını
yapabileceklerine dair bilgiler aldım. Çocuklarla konuşmak istediğimi ilettim. Hâla
çalışan ebeveynler olduğu için akşam eve döndüklerinde ancak çocuklarla
konuşabildim. Tek tek hallerini sordum. Kendimden söz ettim. Onları merak
ettiğimi yaşanılanların sağlığımız için alınan tedbirlerden olduğundan söz
ettim. Ara ara arayacağımı bağlantımızı devam ettireceğimizden söz ettim. Çocukların
bilgisayarı,tableti online ulaşabileceğim her hangi bir araç olmadığı için
akıllı telefonu olan ebeveyn,yakın akraba vb kişilerden rıza alarak bir telefon uygulaması desteğiyle sohbet grubu
kurdum. Kendi halimi paylaştığım, sürece
dair bilgileri anlattığım videolarımı çekip grupla paylaşmaya başladım. Tabii Suriye’den gelen öğrencilerim olduğundan videoları
çift dilli çektim. Konuşma ve duymaya dair dezavantajlı olan bir öğrencim için
ise ablasının desteğiyle durumu aktarmaya çalıştım.
Burada tek niyetim
çocuklarla bağlantıda kalmaktı. Halimizi hatırımızı sormak, neler yaşadığımızı
bilmek. Çocuklardan da imkanları doğrultusunda geribildirimler
alıyorum. Gelen cümleler mutlu ediyor beni. Kendi halini videoya çekip atan bile var. Okulu özlediklerini
duyuyorum sık sık.
Okuldayken güne başlamak için “Nasılsın?” çemberi ile günü bitirirken “Günümüz nasıl geçti, paylaşmak istediğimiz bir durum var mı?” diyerek kapanış çemberi yapardık. Şimdi bunu düzenli yapamayız belki ama yine bir rutinimiz olsun diye hafta bir telefondan “Nasılsın?” çemberi yapmaya niyetlendim. Tam bir çember olmasa da bir rutin olması kıymetli bence.
Okuldayken güne başlamak için “Nasılsın?” çemberi ile günü bitirirken “Günümüz nasıl geçti, paylaşmak istediğimiz bir durum var mı?” diyerek kapanış çemberi yapardık. Şimdi bunu düzenli yapamayız belki ama yine bir rutinimiz olsun diye hafta bir telefondan “Nasılsın?” çemberi yapmaya niyetlendim. Tam bir çember olmasa da bir rutin olması kıymetli bence.
Bu sırada kendimi güçlendirmeyi de ihmal
etmedim. Özellikle yukarıda öğretmenlere dair saydığım bir çok durumu yaşayan
biri olarak uçakta verilen oksijen maskesini söylenilen gibi önce kendime
takmaya çabalıyorum.
Neler mi yapıyorum?
Rutinlerime, evdeki vakit geçirme hallerime
değinmeyeceğim.
Öncelikle haftada en az bir defa empatik destek almaya
çalışıyorum. Özge’ye, Özenç’e, Halime’ye, Deniz’e, Shabnam’a kalpten şükranım
var. Dostlarımla yaptığım düzenli görüşmeler, geniş ailemle bağlantıda kalmak
yine iyi hissettiriyor. Toplumsal sorunlara dair kolektif emekle çalışma
yürüten topluluklarla çalışıyorum. Bir nebze de olsa destek olabilmek umut aşılıyor.
Tüm bunlarla birlikte en çok da üretmek. Bir şeylerin
dönüşeceğine olan inancımla üretmek…
Yeterli mi ya da yetiyor mu gerçekten bilmiyorum. Özellikle
toplumsal durumlar karşısındaki çaresizliğim
sanırım baki.
Ucundan kıyısından elimden ne gelirse yapmaya çabalasam
da insanız, düşüyoruz. Yüzünü
güldüremediğim her niyet için yas tutmaya sığınıyorum.
Düzeltme : Dün akşam ücretli öğretmenlerin maaşını alacağına dair bir haber ve aileler için Psikolojiik danışmanlık hattı kurulduğuna dair bir haber geçti. Diğer sorunlarında bir an önce çözülmesini; sağlıklı ve güzel bir baharı umutla diliyorum.
Düzeltme : Dün akşam ücretli öğretmenlerin maaşını alacağına dair bir haber ve aileler için Psikolojiik danışmanlık hattı kurulduğuna dair bir haber geçti. Diğer sorunlarında bir an önce çözülmesini; sağlıklı ve güzel bir baharı umutla diliyorum.
NOT 1:
Koronavirüs salgınından kendimizi, çevremizi ve toplumu korumak
için uyguladığımız fiziksel izolasyon sürecinde, bağlantı kurmak, birbirimizi
dinlemek ve birlikteliği hatırlamak için Şiddetsiz İletişim paylaşan 40'ı aşkın
kişi gönüllü online çemberler düzenliyor. Ayrıntılı bilgi almak isteyen ya da
katılmak isteyenler için link bırakıyorum.
https://www.siddetsiziletisim.com/dinlemecemberleri
NOT 2 : Yazıda kullandığım görsel Covid-19 salgını sırasında çocukların, gençlerin ve ailelerin ruh sağlığını desteklemek; baş etme becerilerini psikolojik iyilik hali ve dayanıklıklarını arttırmak için Türkiye Çocuk Ve Genç Psikiyatrisi Derneği tarafından oluşturulmuş rehberden alıntıdır. Görselde ki tüm başlıklar kendimizi güçlendiren yöntemler olarak da büyük önem taşımaktadır.
Ayrıntılı incelemek isteyenler için link bırakıyorum.
http://www.cogepder.org.tr/images/covid-19-rehber.pdf
NOT 2 : Yazıda kullandığım görsel Covid-19 salgını sırasında çocukların, gençlerin ve ailelerin ruh sağlığını desteklemek; baş etme becerilerini psikolojik iyilik hali ve dayanıklıklarını arttırmak için Türkiye Çocuk Ve Genç Psikiyatrisi Derneği tarafından oluşturulmuş rehberden alıntıdır. Görselde ki tüm başlıklar kendimizi güçlendiren yöntemler olarak da büyük önem taşımaktadır.
Ayrıntılı incelemek isteyenler için link bırakıyorum.
http://www.cogepder.org.tr/images/covid-19-rehber.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder