20 Nisan 2019 Cumartesi

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü - Nisan I

Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta öğrenme ortamında sorumlu olan tek kişi öğretmen değildir. Öğretmenler, sınıftaki bağlılık ve canlılığa birincil olarak katkıda bulunan bireyler olmaları için; çocuklara kendilerini ifade etmelerinin, başkalarını dinlemenin ve birbirleriyle bağlı çalışmanın yeni yollarını öğrenecekleri fırsatlar sunarlar.
Öğretmenin çocuklar arasında ve çocukları ile besleyeceği ilişki biçimleri bir niyet meselesidir. Sınıfınızda hangi tür ilişkiler beslemek istiyorsunuz? sorusu temel bir sorudur. Niyetiniz netleştiğinde onu gerçekleştirme yollarını bulmak ve yaratmak da mümkün olur.
Sınıfınızda beslemek istediğiniz ilişki biçimlerine dair vizyonunuzu yazın. Halihazırda kullandığınız ve bu vizyonu gerçekleştirmeye katkı sunduğunu düşündüğünüz yol ve yöntemleri yazın. Bu ilişkileri besleyecek başka şeyler de aklınıza geliyor mu?


Ben ne düşünüyorum?
Bu haftaki paragrafta en çok kalbime dokunan cümle “Öğretmenin çocuklarla besleyeceği ilişki biçimleri bir niyet meselesidir.” oldu. Niyet öyle sevdiğim bir kelime ki, iyi kötü ne yaşarsan yaşa bir o kalıyor geri. Kendini gösteriyor mutlaka olayların içinde. Besleyen ya da körelten şey...
Kendi hayatımda da çocuklarla da neyi beslemek istediğim konusunda duygu ve ihtiyaç listeleri çok yardımcı oluyor bana. Çünkü yaşatmak istediğim kavramların, değerlerin -artık ne derseniz- üzerine eğildikçe içini, ardındaki ruhu görüyorum sanki. Önceden “sevgi, barış, huzur” art arda sıralanan otomatik tekerlemeler gibiyken, şimdi ayrı ayrı bir nimet. Bu da farklı aralıklarda üzerinde düşünmem, insanlarla birlikte paylaşıp zihnimde ve gönlümde bunları zenginleştirmem ile oldu.
Tüm bunlar gibi başka kavramlar da vizyonumuza girene kadar bu yollardan geçti benim dünyamda. “Vizyon”u Özenç Nisan I günlüğünde ince ince çok güzel açıklamış. Oradan okuyabilirsiniz.


Bizim vizyonumuz da yaşadığımız koşullara ve ortama göre şekillendi. Önce ilişkilerimize baktık. Niyetim “Çocuklabarış”ın da doğduğu zamanlardan bugüne ilmek ilmek işlendi. Kendi içimizde de, birbirimizle ilişkilerimizde de barış arıyorum.
Yaşadığımız ortam zengin bir ekosistem. Doğanın içindeyiz, her an bu canlılıkla ilgili bir şeyle karşılaşıyoruz. “Birlikte nasıl yaşamak istiyoruz?” Niyetimiz de buradaki canlı hayatla uyum içinde yaşamak. Onları fark etmek, tanımak, korumak üzerine de başka bir vizyon var önümüzde.
Bu ilişkileri beslemek için hıza kapılmadan durup bakmak, üzerinde konuşmak gerekiyor gördüğüm kadarıyla. İlişkilerimizde yaşadığımız her olay çok kıymetli; besleyen şeyler kutlanmalı, çatışmaya götüren şeyler için çözüm yolları aranmalı ki niyetlerimiz hayata geçsin.

Çocukların geribildirimleri neler?
Bu niyet ve vizyon hikayesi anlaşma kültürünü besliyor bana kalırsa. Bununla ilgili de yazdığımız haftalar olmuştu günlüklerde.
Dün Çamtepe çocuklarından birinin annesi paylaştı. Bu çocuk, yaz boyu yaşayacağı kamp alanı için bazı kurallar belirleyip yazıp çizerek hepsini poster haline getirmiş. Bunu duyduğumda çok şaşırdım ve sevindim. Maddeler de kamp alanındaki doğayı korumaya ve çocuklarla iyi anlaşmaya dairmiş, kendi tabiriyle.
Bir çocuğun Çamtepe’den beslenerek bir niyet edinmiş; yaşadığı yerde bunu hayata geçirebilmek için de kendi yolunu bulmuş olmasından etkilendim.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?

Yaşadığı ortamda barışı, huzuru ve doğayla birlikte uyumu arayan; bunu beslemek için de çabalayan çocukların varlığı bana her gün umut veriyor. Bu yolculukta onlara eşlik ettiğim için çok şanslı hissediyorum. İyi ki Çamtepe’de bu güzellikleri yeşertiyoruz birlikte diyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder