12 Mart 2019 Salı

Özge'nin Şefkatli Eğitmen Günlüğü Mart I

Sura Hart ne diyor?
Çocukları dikkatle dinlemek onların dediklerine değer verdiğimizi ve onları ciddiye aldığımızı gösterir. Dinlemek öğrencilerin anlayış, bağlantı ve güven ihtiyaçlarını karşılar. Eğer bir sınıfta tek bir değişiklik yapabilecekseniz, daha fazla dinlemek belki de yapabileceğiniz en önemli değişikliktir.  Herhangi bir gün, ne kadar konuştuğumuza ve ne kadar dinlediğinize dikkat edin.
Zamanın yüzde kaçını konuşmaya, yüzde kaçını dinlemeye ayırıyorsunuz?
Öğrenme ihtiyacımızı kendimiz için yeni şeyler keşfederek karşılıyoruz, bize birinin anlattıklarını ezberleyerek değil.
Çocuklarınızı bir sürü soru oluşturup sormaları, kendi çıkarımlarını yapmaları ve kendi  teorilerini inşa etmeleri için cesaretlendiriyor musunuz? Çocuklarınızın sorularını ciddiye alıyor ve onların kendi cevaplarını bulabileceklerine güveniyor musunuz?
Yoksa sınıf ağırlıklı olarak ders kitaplarının cevapları, sizin bilgi ve görüşleriniz için bir platform mu?


Ben ne düşünüyorum?
Dinleme, bağlantı ve güven için kurulan en yumuşak zemin gibi geliyor bana. Haftalarca günlükler dinlemeyi işaret ediyor, iletişimin yolu buradan geçiyor; anlamak, anlaşılmak…
Açık bir kalple, berrak bir zihinle mevcudiyetini sunduğunda karşı taraf dinlendiğinin farkına varabiliyor kolaylıkla. Dinleme konusundaki mevcudiyetimi etkileyen şeylere daha çok odaklanmamı sağlıyor bu orana bakmak: yüzde kaçı konuşma, yüzde kaçı dinleme?


Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Dinleme konusunu koyduğumda masaya zor bir tabloyla karşılaşmıyorum. Zaten Çamtepegiller olarak mini mini sayılarda dönüp dolaşıyoruz.
Ancak Sura’nın “Çocuklarınızı bir sürü soru oluşturup sormaları, kendi çıkarımlarını yapmaları ve kendi  teorilerini inşa etmeleri için cesaretlendiriyor musunuz?” sorusu yaklaşımda kilit noktalardan biri bana kalırsa.



Çocukların türlü türlü sorularıyla karşılaşıyorum her gün değişen bir çevrede olunca. Yani doğadan bahsediyorum. Eğer dikkatli bakarsanız her geçen günün bir öncekine benzemediğini, o sürekli devinimi görebilirsiniz. Böyle bir çevrede de hem çocuklar hem ben sürekli bir öğrenme içinde oluyoruz. Konuyu ders kitaplarına bağlayamayacağım ancak yine benden yana akan bir bilgi süreci de olabilirdi ki daha karşılıklı akan bir süreç planlamaya çalışıyorum.








Doğa her geçen gün farklı bir hale bürünen değişkenleriyle merakla bakan çocuk gözleri için tam bir teori inşa alanı :) Bu cesaretlendirme alanını kendime gelişme alanı olarak belirledim Çamtepe’de ben de. Bazen “önce kendi planımcı, güvenli alan seven bir özge” bazen de “çocuktan gelsinci, kendini çocukların keşfine bırakan özge” var içimde. İkisinin dengesi olunca gün zaten uyumlu gelip geçiyor.

Çocukların geribildirimi neler?
İmkanlarım çocukların bu ilgi ve meraklarını takip ederek onları cesaretlendirmeye müsait olsa da bazen onları bir şeylere katılmaya isteksiz görmem düşündürüyor beni. Yaptıkları şeylere bakıyorum, bir sürü de anlamlı öğrenme buluyorum. Kendimin de bazen ısrarcı olduğumu düşünüyorum. Geribildirimlerden de bunu anlayabiliyorum.
Geçtiğimiz günlerde çocuklar uzun bir dal parçası getirdiler ormandan, birlikte taşımaları bile güçtü, yolunu bulup başardılar. Önce oturak olarak kullandılar, sonra denge tahtası. Yerini değiştire değiştire köprü oldu. En son da tahterevalli. Ağırlık, denge, güven, işbirliği, iletişim. Tüm süreçlerde desteklenen o kadar çok yön vardı ki. Bu oyunların sürecini kestiğim oldu. Yine çocuklar göstermiş oldu birlikte geçirilen keşif sürecinin kıymetini.


Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Değerlendirmemi de “Çocuklarınızın sorularını ciddiye alıyor ve onların kendi cevaplarını bulabileceklerine güveniyor musunuz?” sorusu üzerinden yapmak istiyorum. Çocukların sorularını ciddiye almak gerçek bir dinleme ile yakından ilişkili. Yargılamadan, duyduğumu olduğu gibi süzerek… Bunu başardığımda duyduğum o fikirlere de güvenlik anlamında bir sorun bulmazsam gün geçtikçe daha çok açıyorum kollarımı. Esniyorum ben de çocuklarla doğayı keşfederken aklımızda binbir soru ile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder