Sura Hart ne diyor?
Çocukları dikkatle dinlemek onların dediklerine değer
verdiğimizi ve onları ciddiye aldığımızı gösterir. Dinlemek öğrencilerin
anlayış, bağlantı ve güven ihtiyaçlarını karşılar. Eğer bir sınıfta tek bir
değişiklik yapabilecekseniz, daha fazla dinlemek belki de yapabileceğiniz en
önemli değişikliktir. Herhangi bir gün,
ne kadar konuştuğumuza ve ne kadar dinlediğinize dikkat edin.
Zamanın yüzde kaçını konuşmaya, yüzde kaçını dinlemeye
ayırıyorsunuz?
Öğrenme ihtiyacımızı kendimiz için yeni şeyler keşfederek
karşılıyoruz, bize birinin anlattıklarını ezberleyerek değil.
Çocuklarınızı bir sürü soru oluşturup sormaları, kendi
çıkarımlarını yapmaları ve kendi
teorilerini inşa etmeleri için cesaretlendiriyor musunuz? Çocuklarınızın
sorularını ciddiye alıyor ve onların kendi cevaplarını bulabileceklerine
güveniyor musunuz?
Yoksa sınıf ağırlıklı olarak ders kitaplarının cevapları,
sizin bilgi ve görüşleriniz için bir platform mu?
Ben ne düşünüyorum?
Özellikle son kısımda biraz zorlandım açıkçası. Önemine
inanıyorum ancak hayata geçiremediğim zamanlar daha çok.
Hele ki son soru: ‘’ Sınıf ağırlıklı olarak ders
kitaplarının cevapları, sizin bilgi ve görüşleriniz için bir platform mu?’’ Galiba daha çok böyle Sura, üzgünüm.
Ben ikinci sınıf öğretmeniyim ve 25 kişilik bir ekibiz,
prefabrik bir binada küçücük bir sınıfımız var. Bunları gözünüzün önüne gelsin
diye yazıyorum. Çocukların kendi cevaplarını bulabileceğine inanıyorum, bununla
birlikte buna alan açmak her zaman kolay değil. Pek çok dinamik var, fiziksel
koşullar, her çocuğun farklı ihtiyaçları, materyal eksikliği, ara ara azalan
motivasyonum...
Ama kendimi takdir ettiğim yer var ki, onu yapabilmek için
dışsal bir ihtiyaç pek yok: Dinleme
Daha fazla dinlemeye yer açma benim sihirli değneğim, etkisi
o kadar büyük ki. Hem çocuk katılımını sağlamada, hem de barışçıl bir kültür
oluşturmada önemli bir başlangıç noktası. Ben buna ilk günden beri açtığım
alanı genişletmeye çalıştım. Benim başlattığım, birlikte devam ettiğimiz bir
yolculuk oldu.
Dinledikçe uzun vadede ben de çok rahatladım. Sürekli bir
şeyler ifade etmeye çalışmak, sıklıkla sessizce dinlenilmeyi beklemek, bunu
talep edip durmak çok yorucu. Hiç gerçekçi değil ve gerçekten çok yorucu.
(yazarken bile hissettim.) Çember zamanı dışında, sorularla destekledim
dinlemeyi.
Nasıl öğrenmek istiyorsun, aklında ne var?
Yapmak istediklerinize nasıl zaman yaratabiliriz?
Herkesin içine sinen bir işbölümü için önerisi olan var mı?
Anlaşmalara uymak için neye ihtiyacın var? Ne olsun
istersin?
Bu sorular benim için önemli. Çünkü bu soruların cevabını
tek başıma vermeye çalışıp, onlara anlatıp uymalarını hatırlatınca, günün
önemli bir kısmı benim konuşmalarımla doluyor ve nihayetinde niyetlerim hayata
geçmiyor. Bu sorulara alan açarak, cevapları dinleyip, cevapların günlük
yaşantımıza etki etmesini sağlayarak hem katılımı hem barışı var etmede yol
alıyoruz. Belki büyük adımlarla değil
ama alıyoruz.
En az etki, akademik becerilerinde keşfetmeye alan açma
konusunda oluyor. Sınıfta kazanımlar skalası epeyce geniş. Sınıfta küçük bir grubun
öğrenme sürecini aktif kılarken, büyük bir kısmını benim desteklediğim şekilde
ilerliyor. Bu konuda kendime pek haksızlık etmek istemiyorum, şimdilik elimden
gelenin en iyisi bu.
Yapmak istediklerinize nasıl zaman yaratabiliriz? Buna gelen
cevaplar bizi kolay değişikliklerle atölye uygulamasına götürdü. Buna kolay
dememde, sevgili Gülesra’nın sınıfında bu atölyelerin şahidi olmamın etkisi
büyük.( Fark yaratan sınıflarda çocuk yürütücülüğünde atölyeler https://www.youtube.com/watch?v=z-r2L0Rrfrk
)
Küçük sınıfta, az imkan ile de olabileceğini görmem
cesaretimi arttırdı. İki tane sabit atölyemiz mevcut, biri Türkçe, biri
Matematik becerilerini geliştirecek materyal/kitap/dergi var. Orada atölye
yürütücüsüne artık gerek yok, ihtiyaç duydukça destek istiyorlar, ben de ara
ara materyali çeşitlendiriyorum. Bununla birlikte iki atölye daha açılıyor.
Bunlar ise çocukların açtığı atölyeler, satranç, origami, resim, icat...En sık
açılan atölyeler. Bazen de benden atölye açmamı istiyorlar, genelde açıyorum,
çok ilgi olacaksa ders planına yerleştirmeye çalışıyorum.
Ders saati olarak, serbest etkinlik ve oyun ve fiziki
saatleri kullanıyorum. İş bölümünde düzen sorumluluğu alanlar, öğle arası
biterken, sınıf sıra düzenini, atölye düenine çeviriyor ve sınıfa girdiğimizde,
sabah çemberinde seçtikleri atölyelere geçiyorlar. İlk zamanlarda geçişler
biraz karışık oluyordu, değerlendirme yaparak yavaş yavaş azaldı.
Çocukların geribildirimi neler?
Çok memnun oldukları bir zaman. Birlikte öğrenmekten ve
giderek zenginleşen ortamdan keyif aldıkları her hallerinden belli oluyor.
Devamında bir ders saati olsa ne güzel olur diyorlar, bir de diğer sınıflardaki
kardeş ve abla/abilerini çağırmayı istiyorlar.
Atölye zamanlarının, diğer benim aktarım yaptığım
zamanlardaki öğrenmeyi de kolaylaştırdığını ve pekiştirdiğini görüyorum,
seviniyorum.
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorum?
40 dakikanın pek yeterli olmadığını ben de fark ediyorum. Öğleden
sonra blok ders yapıp son kısmı da atölye değerlendirmeye ayıracağımız bir
planlamaya geçmek istiyorum. Bunula birlikte abla/kardeş çağırma mevzusunu da
düşüneceğim, o daha çok boyutlu planlama.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Bu dönem üretimleri pıtır pıtır arttığı, gelişmelerin beni
heyecanlandırdığı bir zaman. Kendimi gözetmeyi ihmal etmediğim zamanlar niyet
ediyorum kendim için. Bu da benim büyüme gelişme alanım olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder