6 Kasım 2018 Salı

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü Kasım I

Sura Hart ne diyor?
Beynin duygusal merkezi öyle güçlüdür ki düşmanlık, öfke, korku ve kaygı gibi negatif duygular karşısında beynin fonksiyonlarını otomatik olarak temel hayatta kalma düzeyine indirir. Öğrenme ortamınızda duygusal güvenliği artırmak için ne yapabilirsiniz?

Geniş kapsamlı bir duygu sözcükleri dağarcığı; insanın kendisi ile derin bir bağlantı kurma ve kendisini gelişmiş bir biçimde başkalarına ifade etme becerisi sağlar. Bu beceriler herhangi bir öğrenme ortamındaki şefkati güçlendirir.  
Öğrencilerinizle birlikte duygu sözcüklerinin bir listesini yapın ve aradan kaç gün geçerse geçsin her gün listeye yeni bir sözcük ekleyin. Duygu sözcükleri listenizi sınıfınızda herkes için önemli olan bir yere yerleştirin.  

Ben ne düşünüyorum?
Negatif duygular karşısında beynin fonksiyonlarında olan değişikliği okuduğumda ilkokul yıllarıma gittim. İlkokulda çok sık okul değiştirdim ve her gittiğim okulda ilk ve tek derdim, müfredatta kaldığım yer ile yeni okuldaki yeri uç uca getirmekti. Bu bir stres faktörüydü benim için hele ki matematikte.Okuldan okula koşarken engellerin üzerinden hemen atlayamadığım oluyordu.Dört işlemler, problemler, ritmik saymalar… Henüz öğrenemediysem, listeden adım çıkacak diye karnıma ağrılar girerdi. Bir gün öncesinden mide bulantıları, uyuyamamalar. Sınıfa girdiğimde, sınıftan çıkacağım anı hayal ederdim böyle zamanlarda, kulağımda dinmeyen uğultuyu bastırmaya çalışan iç sesim:’’geçecek, geçecek, belki de gülerek hatırlayacaksın, geçecek.’’ derdi.
Böylesi bir durumda, bildiğimi de söyleyemiyorum, neden bilemediğimi, halimi de paylaşamıyorum. Bitsin, çok acı çekmeden geçip gitsin diye kaskatı bekliyorum. Epeyce bir zaman böyle geçti, hatırladıkça buruldu içim, ne kendimle ne de yakınımdakilerle bir bağım var. Bir an önce bitsin, eve gideyim kitaplarımdan öğreneyim, haftasonu gelsin kitaplarımı yere yayayım, hepsini okuyayım istiyordum. Öğrenmekten aldığım haz ile evimde buluşuyordum.
Sura’nın paylaştıkları o kadar bağlantılı ve gerçek geliyor ki bana. Ben o zamanlar, kaygı dolu olduğumu, bedenimde olanların korkudan kaynaklandığını bilebilmeyi çok isterdim. Ben hasta sanıyordum kendimi çünkü. Sınıfta duygulara yer açabilseydik, şefkat de gelirdi. Belki bağlar oluşur, korkudan yaprak gibi titrediğimi fark eder, elini omzuma koyar sakinleştirirdi, ‘’sen korkuyorsun galiba, rahatlayabilirsin, yarın tekrar denersin’’ gibi sözler duyardım uğultular yerine, arkadaşlarımdan destek görebilirdim.
Şimdi öğrencilik deneyimlerim, öğretmenliğime ışık tutuyor.
Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Duygu dağarcığı ile ilgili çemberde gün içinde Sura’nın paylaştığı gibi ilerliyorum. Bununla birlikte yaşadığımız her olay, bu anlamda büyüme gelişmemize bir alan, böylesi bir yaklaşım duygusal güvenliği ara ara konuştuğumuz bir gündem olmaktan çıkarıp, yaşantıya dönüştürüyor. Ben duygusal güvenliğin gelişimi ile ilgili sınıfta anlaşmalar yapmanın rolüne değinmek istiyorum. Çünkü sadece duygularımızın varlığı ve çeşitliliğine odaklanmak, çemberi tamamlamıyor. Bununla birlikte ihtiyaçlarımız da var ve bunların bazıları birlikte yaşamak ve öğrenmek için oldukça önemli.
Sene başından beri konuştuklarımızı, herkesin ihtiyacını gözetecek anlaşma maddeleri haline getirdik.
  • Çemberde birbirimizi dinleyelim.
  • Eşyalarımızı temiz ve düzenli kullanalım.
  • Birbirimize ve çevremize özenli davranalım.
  • Bir sorun yaşadığımız zaman yardım isteyelim.
Bunlar çatı maddeler olarak düşünebiliriz, hepsinin ayrıntılandırılmış, yaşantı icabı ihtiyaç duyulmuş alt maddeleri mevcut, giderek artıyor, bazısına gerek kalmıyor, siliniyor. Buralar canlı, bunu özellikle belirtmek istiyorum. Okulun ilk haftası yapıp asılan, güncelliğini yitiren, bir sorun olduğunda belki tekrar gündeme gelen bir anlaşma değil, canlılığını koruyan, varlığı topluluğa güven veren bir anlaşma.
Çünkü duygu ve ihtiyaçlarımızla biz, sabit birer nesne değiliz, değişiyor, dönüşüyoruz. Şu an günlük iş bölümünde çember kolaylaştırıcısı olan kişi genelde anlaşmamızı hatırlatıyor, ihtiyaç varsa üzerine konuşuyoruz, güne bu şekilde başlıyoruz.
Sonrası ile ilgili neler düşünüyorum?
Aslında günlük iş bölümününde çember kolaylaştırıcısının bu sorumluluğu ile birlikte epey yolunda gidiyor işler. Ancak yine de sınıfta anlaşmaya uyulmadığında neler yapacağımız net değil, bugüne kadar dinleme ve çözüm yolu düşünme/önerme şeklinde ilerledi. Burada çocuklarla birlikte daha tanımlı bir süreç tasarlamak, onları güçlendirmek gibi bir yol var önümde, merak ediyorum.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Yazdıkça, ne kadar büyüyüp geliştiğimi fark ediyorum, bununla birlikte ihtiyaçlarımı da. Kendimi değerlendirmek ve geribildirim alabilmek için ne bereketli bir yer. Şanslıyım!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder