23 Ekim 2018 Salı

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü Ekim II


Sura Hart ne diyor?

Sınıfta fiziksel ve duygusal güvenlik için harcanan zaman, eğitimcilerin arzuladığı derinlemesine öğrenmenin yeşerdiği şefkatli öğrenme topluluğunu yaratabilir. 

Öğretmenler ne yaşıyorsa öğrenciler onu öğrenir.
Öğretmenler öğrencilerin duygu ve ihtiyaçları ile empati kurarlarsa, öğrenciler
1) ihtiyaçlarının dikkate alındığını
2) okuldaki arkadaşlarının ihtiyaçları ile nasıl empati kuracaklarını öğrenirler.
Bu değerli öğrenme, sınıftaki duygusal güvenlik ve güveni artırır ve öğrenme sürecinde daha çok işbirliği ve dayanışmanın gerçekleşmesi ile sonuçlanır.

Bir daha, bir öğrenciyi disipline etmeye kalkıştığınızda, bunu yapmak yerine öğrencinin davranışının ardındaki duygu ve ihtiyaçlarını tahmin etmeyi deneyin.

Ben ne düşünüyorum?
Fiziksel ve duygusal güvenliği odağa almanın, öğrenmeyi odağa almak olduğunu düşünüyor ve deneyimliyorum ben de. Topluluk olarak öğrenmemiz anca bu şekilde mümkün. Odağa almak, zaman harcamak kısmını biraz daha somutlaştırmanın, uygulamaya geçişi kolaylaştıracağını düşünüyorum. O kalabalık ve hızlı, bir takım gereklilikleri olan akışta ne yaparsam gerçekten bunu sağlamaya çalışmış olurum?
Benim buna cevabım hem beceri hem araçları içeriyor. Sura’nın dediği gibi, duygu ve ihtiyaçlarla empati kurma becerisi ve çocukların da bunu öğrenip deneyimleyeceği araçlar oluşturabilme.
Bu araçlar, her topluluğun ihtiyacına göre değişebilir elbet, ancak sınıf çemberi benim için önemli, pek çok ihtiyacı karşılıyor. Başka ne olabilir? Sınıfta çıkan çatışmaları çözmek için bir araç/mekanizma geliştirilebilir. Biz kalabalık bir sınıfız, iş bölümü yapmadıkça kaotik bir ortam oluyor, o nedenle iş bölümü için bir araç geliştiriyoruz, zamanla gözlem yapıp yeni ihtiyaçlar keşfedebiliriz, topluluğumuza bu gözle bakabiliriz. Araçlar işledikçe rutinler oluşuyor ve sınıfta geçirilen zaman belirsizlikler toplamı olmaktan çıkıyor, herkes için güvenli bir alana dönüşüyor. Böylesi bir alanda, bir çocuğu disipline etmek, çocuğun, topluluğun, fiziksel ortamın ihtiyaçlarını tahmin etmeye dönüşüyor. Elbette bir günde değil, emek emek, üst üste koyarak, birlikte biriktirerek.
Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Geçen hafta çemberi oluşturmaya çalışacağımızı paylaşmıştım, fiziksel koşullarımızı zorladık, öğretmen masasını dışarı çıkarttık, çember şeklini almamız kolaylaşsın diye yerlere elektrik bantlarından şeritler çektik ve hazır! ( Epeyce matematik kazanımını tekrar etmiş olduk. )
İş bölümüne çember sorumlusunu ekledik. Çember sorumlusu, çembere çağırma, çemberi kolaylaştırma, anlaşmadaki çember ile ilgili maddeyi hatırlatma işlerini yapıyor.
Çember ile ilgili niyet ettiklerimiz hayata geçirdikten sonra, geçen seneki anlaşmamızı gözden geçirdik. Bu sene, diğer şubeden 2 çocuk geldi sınıfımıza, geçen seneki anlaşmayı onlara anlattılar. Anlaşmaya yeni bir madde eklemediler, daha çok  uymadıklarında ne yapacaklarını tartıştılar, gördükçe heyecanlandım. Geçen sene ilk haftalarda bu konuyu konuşurken, ‘’tenefüse çıkmasın.’’, ‘’yemek yemesin.’’, ‘’bahçeye gelmesin.’’ cümlelerini duyarken,  ‘’konuşalım, anlaşmayı hatırlatalım, çözebiliriz.’’ cümlelerini duydum. Nasıl mutlu oldum, içimde Sura Hart’ın ‘’ Öğretmenler ne yaşıyorsa öğrenciler onu öğrenir. ‘’ sözü çınladı. Bu kısma çalışmaya devam edeceğiz.

Sonrası ile ilgili neler düşünüyorum?
Çemberde kendini ifade etme, duygu ihtiyaçlarını belirleyip paylaşabilme konusunda geliştirici etkinlikler planlamayı düşünüyorum, geçen senenin üzerine yeni ifadeler ekleme zamanı geldi. Burada Barış Kütüphanesi’ndeki Duygu Dağarcığı listelerinden faydalanacağım :) https://cocuklabaris.blogspot.com/p/destek-kaynaklar.html
 Bununla birlikte bu aralar Türkçe dersinde kısa okuma anlama metinleri üzerine çalışıyoruz, o metinleri buna hizmet edecek şekilde seçebilirim.Çemberimiz fiziksel koşullarımız gereği, ayakta çember. Bu durum bizim çember zamanımızı kısaltıyor. Her çocuğun sırasının altında duran bir minderinin olduğunu, çembere geçerken herkesin onu getirip üzerinde oturduğu bir çember hayal ediyorum. Minder ve başka kırtasiye ihtiyaçlarım için, içinde bulunduğum topluluklardan destek istemeye karar verdim. Umarım gerçekleştirebiliriz.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Bu hafta epey hastaydım, planladıklarımı yapamadığım, işlerimin sarktığı zamanlar oldu. Bu benim için, içinde durması zor bir durum. Sonradan, yakınlarımın hatırlatmasıyla gündemime kendine şefkati alabildim, gelmesiyle içim ısındı, rahatladım, kendimle ve çocuklarla olan ilişkim de rahatladı. ‘’Öğretmenim, sen bugün çok yorgun gözüküyorsun, senin için ne yapabilirim?’’ ‘’Sana evden süt getirelim de iyileş.’’ ‘’Biz birbirimize okuruz, sen dinlen biraz.’’ cümleleri yumuşatıverdi içimi. Dileğim, herkes şefkati, onun kalbe ne kadar iyi geldiğini yasaşın, yaşasın ki yaşatabilsin.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder