10 Mayıs 2018 Perşembe

Özenç'in Şefkatli Eğitmen Günlüğü 27. Hafta


Sura Hart ne diyor?
İlişki temelli bir sınıfta, öğrenciler ve öğretmenler; öğrencilerin öğrenmeye istekli olduğu ve öğretmenlerin öğrencilerin öğrenmesini kıymetli bulduğu şeylere dayanarak, öğrenme kazanımlarını oluşturmak için birlikte çalışırlar.
Kazanımlar öğretmenler ve öğrenciler arasında süregiden diyalogla belirlenir, değerlendirilir ve revize edilir.
Öğrencilerinizin kazanımların belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecine hangi ölçüde katıldıklarına dikkat edin. Daha fazla katılımlarını arzu ediyorsanız, kazanımları onlarla belirleyip birlikte değerlendireceğiniz bire-bir toplantılar planlamayı düşünün.

Ben ne düşünüyorum?
Bu hafta kazanımlı katılımlı konular var, ne güzel dedim içimden, epeydir bahsetmiyordum. Öğrenme, öğrenme kazanımları diye okurken zihnimin ayrımını fark ettim. Epeydir olmadığını düşündüğüm bir ayrım…Çıkıverdi pıt diye içimden. ‘’Bu hafta konumuz akademik.’’
Bu ayrım ( akademik – akademik olmayan, akademik – sosyal duygusal ) neyi kolaylaştırıyor da bu kadar sık kullanılıyor?



Bu dikotomik halin yarattığı boşluktan hayat akıyor sanki. Akarken nanik yapıyor bize, hayat öyle ayırmaya gelmez, su gibi onlar diyor, akar birlikte. Kalbimiz, aklımız içi içe, bir, bütün.

Aklıma Eğitimde İyi Örnekler Konferansı’nın açılış oturumu geliyor, yan yana oturmuşuz ekip olarak. Bir kısa film yapmışlar: Eğitim, yaşam için. 

‘’Bizi ileri götüren aklın ve kalbin muhteşem birlikteliğidir.’’ diyor, biz birbirimize bakıyoruz.
‘’Öyleyse eğitim bu birlikteliğe nasıl hizmet eder?’’ diyor, bizde eller buluşuyor.
‘’Hayatın sunduğu deneyimleri, öğrenmenin ayrılmaz bir parçası saydığımızda kalp akılla, eğitim yaşamla buluşur.’’ diyor, gözlerimiz doluyor.

O kadar bahsettim, linkini bırakayım: https://www.youtube.com/watch?v=sjPyO1XMfQs

Evet, öğrenmek yaşamak demek, öğrenmek güçlenmek demek…Her birimizin gücünü eline alabilmesi demek. İlişki temelli bir sınıfta bu alanlar ne kadar bereketli, ne kadar zengin.
Kim neyde, hangi yol ve hızda, nasıl ilerlemek istiyor, bunu birlikte nasıl yapabiliriz?
Bu sorulara alan açmak, bunu konuşabilmek, hem kalplere hem beyinlere yani içimize güzelliklerin tohumunu atıyor, kökler zamanla filizleniyor.

Buna alan açmak ve sonrasını keyifle izlemek, yolculuğumun en sevdiğim zamanları 😊

Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?

Okula başladığımız zaman, benim için her şey o kadar yeniydi ki. Mekan, çocuk sayısı, dil...
Hayalini kurduğum, Sura'nın da bahsettiği toplantıları yapmaya 1. dönemin sonunda başladık neredeyse, hatta yeni yeni tam olarak içime siniyor. 

Ancak bu alanı açmış olmanın yarattığı katılımcı zemin etkilerini ilk günden göstermeye başladı, gerisi biraz deneme, olmayınca başka yollar arama, destek alma, sebat...

Şimdilerde çocukları çalışırken izlediğimde (bayılıyorum buna!) şöyle cümleler düşüyor kulağıma.

- Hani ben yazı yazarken boşluk bırakmayı unutuyorum ya, bu hafta onu çalışıyorum. Sen ne çalışıyorsun?
- Çemberde herkes ne çalıştığını söylesin, haberimiz olsun, yardım isteriz.
- Ben artık toplama işlemini yapabiliyorum, sana anlatayım mı?
- Öğretmenim, hadi gel, bu ders biz sana kitap okuyacaktık.

Bu neşesi sınıfın duvarlarından taşan, bereketi ve çeşitliliği bol, bahar gibi halimizi kutluyorum! 
Zamanı gelmiş demek :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder