17 Ocak 2018 Çarşamba

Gülesra'nın Şefkatli Eğitmen Günlüğü 11. Hafta

"Eğlence ve oyun temel insani ihtiyaçlardır, dinlenecek vakit bulamayan öğretmenler için bile. 
Öğretirken eğlenemiyorsanız artık, öğrencilerinizin yaşamlarındaki eğlence ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olmak için bir hayli çaba harcamak gerekebilir.  Eğlence için illa salıncakların, tahterevallilerin bulunduğu bir oyun alanı gerekli değildir. Nerede olursanız olun oyun oynayabilirsiniz - biraz yaratıcılık olsun yeter. 
Eğlence/oyun ihtiyacınızı karşılamak için ne yapıyorsunuz? Yaptığınız şeyleri düzenli olarak mı yapıyorsunuz? Bir yerden başlamak ister misiniz?" 

                      Oyun, ilişkilerimize , sosyal davranışlarımıza olan katkısı elbette yadsınamaz.  Hatta Sura Hart'ın bir çok pasajında yer alan empatiyi, çocuklarla çalışmanın en güzel yolu oyundur bir yerde. Ama bu, beceri kazandıran bir araç olması dışında evrensel ihtiyaçlarımızdan biri olan "eğlence" ihtiyacına olan katkısını çok ayrı yere koymak gerekir. Buna dair bir çok şey yazmak isterim ama sanırım sevgili Psikolog Tolga Erdoğan'ın geçenlerde  masallara dair yaptığı bir söyleşide söyledikleri bunları anlatmam için bana destek olacaktır: 
"Oyunlar da, masallar ve hikayeler de biz ölene kadar devam edecek, hep hayatımızda olacak. Oyunlar, masallar yetişkin , çocuk herkesi besliyor. Bunlardan vazgeçen insanların mutsuz olduğunu görüyorum. Oyun oynamayı bırakmanın yaşlanmak anlamına geldiğini düşünüyorum. Olumsuz anlamda bir yaşlanmadan ya da yaşın ilerlemesinden söz etmiyorum. Zihinsel ve duygusal bir kapanmadan bahsediyorum. " 
                    Çocuklarla da çalışırken yaptığımız her şeyden keyif almaya çalışmak hem onları motive eder hem de bizi. Ama tabii bu her zaman mümkün olmayabiliyor. Yani her çocuğun ortak bir keyif alma yol-yöntemini bulmak ve bunu devam ettirmek zor olabiliyor. Biz şimdilik, masal anlatıp onu dramalaştırmada ortak hareket edebiliyoruz. Bir de sıralarımızda  oluşturduğumuz oyun tahtalarındaki satranç ve kurt-kuzu oyunlarından keyif alıyoruz. Hemen sıralarımızda olması anında oyun tahtasına dönüşme güzelliği inanılmaz bir rahatlık sağladı bize. Ara ara ritm çalışmasından kalan eğlenceli hareketlerimiz ve ezgilerimizle devam ediyoruz.Sıkıldıkça ara verip bunları bir hatırlayıp öyle derse geçiyoruz.  
        
                  Çocuklardan gelenler hep mutlu oldukları keyif aldıkları yönünde. Çocuklar da ,yetişkinler çoğunlukla oyunlara karşı hepimiz aynı tepkiyi veriyoruz aslında.
Mutlu oluyoruz. 🙂 Tolga'nın da bahsettiği gibi oyun bizi mutlu eden bir araç. Keyif aldıran ve sürekliliğimize katkısı olan bir araç. Çocuklar okula gelirken bir çok ihtiyaçlarını da yanında getirirler demiştik ilk haftalarda. İşte onlar için genelde en önemli ihtiyaç oyun ihtiyacı oluyor. Haliyle onlara hitap eden, kendilerini içinde gördükleri her oyuna karşı geribildirimleri mutluluk, neşe ve özgürlük oluyor.  
                 Sonrası için bunu devam ettirme belki çocukların getirdikleri oyunlar için sınıfta alan açmayı düşünüyorum. Ve tabii bu oyunlardan keyif aldığımı onlara hissettirmeyi. 🙂 
Bu haftaki kutlamam kişilere değil de oyunların masalların kendisine olacak. İyi ki varlar! 
Yoksa nasıl yolculuk ederdik içmizdeki o oyun ve hayal dünyasına!?
              Hepinizer oyunla hayata karışıp keyif aldığınız, kalbinize dokunan bir masalların öznesi olduğunuz haftalar diliyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder