Sura Hart ne diyor?
Eğlence ve oyun temel insani ihtiyaçlardır,
dinlenecek vakit bulamayan öğretmenler için bile.
Öğretirken
eğlenemiyorsanız artık, öğrencilerinizin yaşamlarındaki eğlence ihtiyaçlarını karşılamalarına
destek olmak için bir hayli çaba harcamak gerekebilir. Eğlence için illa salıncakların,
tahterevallilerin bulunduğu bir oyun alanı gerekli değildir. Nerede olursanız
olun oyun oynayabilirsiniz - biraz yaratıcılık olsun yeter.
Eğlence/oyun ihtiyacınızı karşılamak için ne
yapıyorsunuz? Yaptığınız şeyleri düzenli olarak mı yapıyorsunuz? Bir yerden
başlamak ister misiniz?
Ben ne düşünüyorum?
‘’Nerede
olursanız olun oyun oynayabilirsiniz- biraz yaratıcılık olsun yeter.’’ cümlesi
hoop ‘’Oyun Oyunbazlık, Yaratıcılık ve İnovasyon’’ kitabına götürdü beni. Yahu
nedir bu oyun diye düşünüp, etraflıca okumaya çalışırken hep elimin altındaydı.
Bir de, Marshall
Rosenberg’in bir sözü kulağımda: ‘’Oyun olmayan hiçbir şeyi yapma.’’
Sura, bu
ihtiyacı karşılamak için ne yapıyorsunuz diye sormuş ve eklemiş ‘’düzenli
olarak mı yapıyorsunuz?’’ Ben buradan rutinin önemini anlıyorum ve rutinlere o
kadar inanıyorum ki J
Bugüne kadar
ne rutin haline geldiyse, oradan beklediğim kazanımlar er ya da geç
gerçekleşti, çocuklar özdüzenlemelerini yapmakta geliştiler, sınıfta da ahenkli
bir hava…
Oyun ve
öğrenme ilişkisi üzerine çokça makale
mevcut, epeyce kabul görüyor da, bence bir
benzeri oyunbazlık ile ilişki kurma arasında da var, benim için öyle en azından
J
Ben
eğlenceye, oyuna düzenli zaman ayırarak bir takım aktiviteler yapmanın yanı
sıra oyunbaz olma halini çok önemsiyorum ve seviyorum. Böylelikle her diyalog
bir oyun, hiç beklemediğin anlar eğlenceye dönüşebiliyor, dahası bu çocuklar
tarafından gözlemlenip öğreniliyor. İşte o zamanları fark ettiğimde, kalbim
büyüyor resmen!
Çocuklarla nasıl paylaşıyorum?
Biliyorsunuz
her sabah çemberdeyiz çocuklarla.
O
çemberlerden çıkan bir takım rutinlerimiz var, örneğin sabah dansları.
Sabah sporu,
müzikle birleşip dansa dönüştü.
Gün
içerisinde sınıf içinde şeklen çember olmayı kolaylaştıracak bir araca
ihtiyacım vardı, tabii ki renkli elektrik bantları!
Zemine bir
merkezden çıkıp çember halini almış oklar çizdim, kolaylaşıverdi işim. Sabah,
bir araya geldiğimizde hoop çembere. Şimdilik 4 şarkılık bir çalma listemiz
var, müziği açıp başlıyoruz coşmaya. Burası için, dostlarımız Şubadap’a da şükranlarımızı
sunmadan geçmeyelim. Dans, müzik, oyun, eğlence, eleştirel düşünme…Hepsi için
ne güzel bir araç.
İlk şarkımız
‘’Neşeli Bir Gün’’
Nasıl mutlu
oluyorum, hep bir ağızdan, birbirimize bakıp ‘’Neşeli bi’gün’’ dediğimizde.’’
Bir de dile dolanıyor ki, çocuklar çalışırken aralarda da duyuyorum.
Bu dans, müzik,
eğlence kısmı en fazla 10 dakika sürüyor. Zamanı az, etkisi çok. Güne sabahtan
yayılan bir neşe.
Günün
devamında da oynadığımız oyunlar var ama ben günün son 10 dakikasının da benzer
şekilde geçirip, günü bitirdiğimizi eklemek istiyorum. Son dakikalar, doğası
gereği hareketli dakikalar, genelde ayaktalar, bazılarının serviste yer
kapabilmek için kulağı zilde, gözü kapıda. Bu durumdan rahatsızlığımı paylaştım
ve gitmeden de bir dans çemberi yapmaya karar verdik. İyi ki vermişiz, bence en
çok ben rahatladım J ‘’Çocuklaaar daha var, oturur musunuz
lütfeen’’ demek yerine, bir çemberde şarkı söyleye söyleye kapatıyoruz günü. Bazen
tren şeklinde çıkıyorlar sınıftan, zili de eğlencelerine katıyorlar J
Bir de
oyunbaz haller var, onlar paha biçilemez.
Çocukların geribildirimleri neler?

Bazen
bekliyorum, çocukları gözlemliyorum. Hemen birinden bir ses geliyor. ‘’ E, ne
zaman başlıyoruz?’’ Rutinin gücünü tekrar fark ediyorum öyle anlarda.
Sık sık
duyduğum cümle: ‘’Öğretmenim sen çok komiksin.’’ Sonrası genelde kucaklaşma
oluyor, sınıfta genelde olumlu bir hava hüküm sürüyor.
Kendimi nasıl değerlendiriyorum?
Merak ve
öğrenme isteğimi, çabamı kutluyorum öncelikle.
Sonrasında
da okuyup öğrendiklerimin nasıl hayata geçtiğini deneyimlememi sağlayan oyunbaz
arkadaşlarımı kutluyorum. Onları gözlemlemek, onlarla ilişkide olmak çok
geliştirdi oyunbaz yanımı.
Oyuna devam!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder