“Beynin duygusal merkezi öyle güçlüdür ki düşmanlık, öfke,
korku ve kaygı gibi negatif duygular karşısında beynin fonksiyonlarını otomatik
olarak temel hayatta kalma düzeyine indirir.
Akademik veya sosyal baskıların, cezalandırılma tehdidinin veya akran zorbalığının
baskın olduğu bir ortamın öğrencinin öğrenmesine yapabileceği etkiyi gözünüzün
önüne getirin. Böyle bir ortamda, beynin akıl yürütme merkezi durur ve
öğrenciler otomatik olarak kaçmaya, savaşmaya veya donakalmaya hazırlanırlar.
Beyin hayatta kalma ihtiyaçları ile öylesine meşguldür ki öğrenciler zihnin
öğrenme için gerektirdiği kompleks aktiviteleri yapamazlar. Merakları, öğrenme
arzuları ve odaklanma becerileri abartılı bir tetikte olma hali ve acil korunma ve güvenlik ihtiyacı tarafından
gasp edilmiştir. Kendinizde ve
öğrencilerinizde böyle durumların oluştuğu anlara bakın. Öğrenme
ortamınızdaduygusal güvenliği artırmak için ne yapabilirsiniz? “
Duygusal güvenliğin önemini daha önceki günlüklerimde “güven” kavramıyla
ilişkilendirip bir kaç yaşantıyla bahsetmiştim. Sura’nın da bahsettiği gibi
özellikle akran zorbalığının olduğu yerde çocuklar öğrenme alanındaki
gelişmelere ya da dahil olması gereken çalışmalara aktif katılım göstermek
yerine öncelik olarak alanına fiziksel veya sözel olarak giren şiddetle
meşguldur. Öncelikli olarak bunu çözmeyi kendine hedef olarak belirlemiş olur.
Bu hedefe ulaşmak için de kendisi de
benzer tepkiyle karşılık verir çoğunlukla. Ya da aynı tepkiyi öğretmenin
vermesini yani aynı yöntemle cezalandırmasını
ister.

Çocukların davranışlarından “güven”kavramının demlendiğini ve
bağlantımızın bu yönde arttığını fark edebiliyorum. Ama yine de sözleşmeye
uyulmaması, verilen sözlerin tutulmaması benim “duygusal güvenlik” alanımı
zorluyor. 😊 Bunu çocuklarla şeffaf bir şekilde
paylaşmaya özen gösteriyorum. Ben hissettiklerimi paylaştıkça ve onlarda
zamanla oturacak empati becerisiyle bunun aşılacağını düşünüyorum. “Barış
Ağaçları” dediğimiz ara bulucularla yaptığım bireysel güçlendirme
çalışmalarından duyduklarım ve çocuklarla birlikte ara ara ayırdığımız sohbet
zamanlarında duyduklarım sınıfın çoğunun beni ve yaptıklarımızı benimsedikleri, sahiplendikleri oluyor,bu da inancımı arttırıyor.
Sonrası için neler düşünüyorum? Sonrası “Barış Ağacı” ismini verdiğimiz zeytin ağaçlarını sulamaya devam etmek.😊 Kriz anında ortamın, sorunu çözme ortamına
geçişini rahatlatacağına inandığım “ihtiyaç” başlığını çalışmaya başlamak. O
an, yani kriz anında ne hissettikleriyle bağlantı kurmaktan bir adım öteye
atlayarak, neye ihtiyacı olduğunu bulup hızlı bir şekilde o ortamı diyalog
aşamasına hazırlamak. Sorumluluk çalıştıkça yavaş yavaş ödülü
ortamdan çıkarmayı da hedef olarak koyuyorum. Bu ara buluculuk tam oturursa
gönül rahatlığıyla ara ara kontrol amaçlı kullandığım ödülü çıkaracağıma
inanıyorum. Ve ileride Sura Hart’ın geliştirdiği No Fault Zone oyununu
sınıfa “Barış Köşesi” adıyla girmesini
hedeflediğimden daha önce sınıfa getirdiğim duygu kartlarını tekrar getirip
kendi duygu kartlarımız için bir çalışma yapmayı planlıyorum.
Bu hafta en çok Özenç
ve Özge’yi anarak (zeytin ağaçlarımızdan ötürü) , geçen hafta Türkçe ders kazanımları
paralelinde işlediğimiz “Zeytin Ağacı” şiirini hatırlatarak, “Barış Ağaçları “
olan ara bulucularımızı kutluyorum.
Okulda kendimi güvende hissettiren, motivasyonuma katkısı
olan idarecilerimizle olan bağlantımızı
kutluyorum.
Sesimi yükselttiğim ,zaman zaman bu yüzden yargılarımla
savaştığım anların yasını tutarak hepinize kendinizi gözettiğiniz ,
bağlantınızın kopmadığı haftalar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder