6 Kasım 2017 Pazartesi

Gülesra'nın Şefkatli Eğitmen Günlüğü yeniden 1. Hafta

Bu haftanın çevirisini paylaşıp neler yaptığımızı paylaşmak isterdim ama sınıfım,okulum hatta benim akışım geçtiğimiz hafta tamamen değişti. Yeni günlükler ve yeni bir okulla karşınızdayım.Bazı özel sebeplerden ötürü başka bir okulda çalışmaya başladım. Barış dilini oluşturmak için geçmiş üç yıllık bir alt yapının üzerine çalışmak gayet  keyifliydi. Ama şimdi  benim vizyonumla kesişmeyen , oturmuş bir sınıf kültürünün içine girerek,barış dilini çalışmak benim için zor olacak. Bunun farkındayım. Bu benim için zor olsa da , dayanışma kültürünü daha yoğun yaşayacağıma olan inancım,  motivasyonumu arttırdı.
Öncelikle yeni sınıfım hakkında bilgi verecek olursam ; iki kaynaştırma öğrencisi olan 16 mevcutlu bir 3. Sınıf. Okulun ve ebeveynlerin beklentisi çoğunlukla “Akademik Başarı” noktasında birleşiyor. Çoğunluğunun okuma yazma bilmediği bu sınıftan beklenen en önemli şey okuma yazma öğrenmeleri. Okulun ve benim de birleştiğimiz bu noktaya ek olarak çalışmamız gerekenler, sosyal beceriler ve barış dilini kullanan sınıf ortamı. Okula başlamadan önce , ilk hafta sizinle paylaştığım günlüğümü açıp okuyorum. Kendimi yeni okulum ve sınıfım için hazırlamaya çalışıyorum. Bir çok öğretmenin de benzer süreçleri yaşadığını (başladığı okulda herhangi bir ara sınıftan devam etme) ve zorlandığını bilmem,  büyük bir titizlikle plan yapmama ve kendi vizyonuma katkı sunuyor. Sura Hart’ın ilk haftaki çevirisi bildiğiniz gibi  birlikte bir okul ya da sınıf vizyonu oluşturmaktı.
Peki ben kendi hazırlık sürecimi bitirdikten sonra ilk hafta okulda ne yaptım ?
Tanışma sonrası , bütün haftaya yayacak şekilde (zamanla bütün yıla yayılıyor) çocukları gözlemlemeye çalıştım. Kim en çok kiminle vakit geçiriyor?, Birbirleriyle iletişimleri nasıl?, Kullandıkları dil nasıl? Dikkat süreleri nasıl?  vb. sorular eşliğinde bilgi toplamaya başladım. Tabii bu soruların cevabı zamanla değişecek biliyorum hatta sık sık değişecek belki ama bunlar ilk hafta  sınıfa dair birlikte konuşup karar alırken sınıfı iyi modere etmem  için gerekli bilgilerdi. Bazı teneffüslerde de gözlemlediğim kadarıyla çok fazla fiziksel ve sözel şiddet mevcut. Biliyorum ki barış diline giden yolda en büyük engelimiz “Akran Zorbalığı” ve bu sınıf için mavi kalemimle defterime tuttuğum en önemli notlardan biri bu oldu.
Birbirimizi biraz tanıdıktan sonra bu defa  “Nasıl bir sınıf istiyoruz?” sorusuyla giriş yapmadım. Şöyle bir paylaşım yaparak onları birlikte bir sözleşme yapmaya davet ettim.
“Bir gündür sizinle geçirdiğim ders saatleri boyunca beni mutsuz eden bir çok tutum ve davranışlarınızı gözlemledim. Örnek verecek olursam ; arkadaşlarınıza fiziksel ve sözel şiddet uygulamanız,yerlere çöp atmanız ve  arkadaşlarınız konuşurken onları dinlememeniz.Bu davranışlar benim sizinle bir şeler paylaşmamı zorlaştırıyor. Özellikle ders işlerken çok zorlanıyorum. Aynı şekilde sizin de mutsuz olduğunuz bir çok konu olabilir. Mesela sınıfın küçüklüğünden kaynaklı yeterince hareket edemiyor olabilirsiniz ya da benim gün boyu okuma yaptırmış olmam sizi mutsuz etmiş olabilir. Sınıfta karşılıklı bizi mutlu edecek bazı davranışları yapmak için biraz konuşmaya ne dersiniz? “  
Dikkat süreleri kısa olduğu için sınıfta gözüme denk gelen ilk nesneyi (plastik saksı) alıp ona ses efekti yaparak , bunun konuşma nesnesi olduğunu söyledim. Sadece elinde olan kişinin konuşabileceğini ve diğerlerinin de konuşan kişiyi  dinlemeleri gerektiğini paylaştım ve  konuşmaya başladık. Söylenilen her şeyi yazdım. Her çocuğun katılımını gözeterek süreci devam ettirmeye çalıştım. Konuşma nesnesi kuralına uyulmadığında her defasında farklı bir yöntemle hatırlattım. Ortak karar verdiğimiz maddeleri bir kraft kağıdına yazdım.  Ama sadece 4 kişi okuma yazma bildiğinden diğerleri için sözleşme maddelerinin yanına hatırlayacakları küçük resimler çizdim. Resimleri görünce eğlendiler. Birkaç gün sonra da bu sözleşmeyi görsel destekli olarak evde hazırlayıp sınıf duvarına astım. Altına da uyacağımıza dair imzalar atacağımızı söyledim. İmza atmayı bilenler , bilmeyenleri yanlarına alarak kendi imzalarını oluşturmaları için destek oldular. Bu dayanışma hali beni biraz motive etti.  İmzalarımızı da asarak bu süreci tamamlamış olduk.
Önüme koyduğum hedeflerden biri her sabah bu sözleşmeyi hatırlatıp öyle derse başlamak. Bununla birlikte çocuklarla kurduğum iletişimde olabildiğince yargı cümlesi hiç kullanmamaya özen göstermek. Olabildiğince gözlem cümlelerinin ardından duygularımı ifade eden cümlelerle iletişim kuruyorum. Gelen her şikayette çatışma yaşayan tarafları yanıma alarak,onlara neden bunu yapıyorsunuz gibi yargılayan cümleler yerine , onları bunu yapmaya iten sebebi bulmaya çalışıyorum. Orada bir bağ kurarak çocukları duygularını yakalayıp onlara tekrar etmeye çalışıyorum. Bir kaçı  konuşma bitmeden kaçıp gidiyorlar şimdilik. Belki de uzun konuşmam sıkıyordur onları. Kızıp bağırmam ya da ceza vermem onlar için daha kolaylaştırıcı bir tepkidir.  Dakikada en az beş şikayet gelmesine rağmen hepsiyle de uzun uzun duygularını anlamaya çalışarak konuşmaya özen gösteriyorum. Çocukların geri bildirimlerden anladığım duygunu ifade ederek konuşmak şimdilik kısa süreli de olsa süreci biraz rahatlatıyor. Bir anda sözleşmeye uymalarını beklemiyorum ve bunun uzun bir yolculuk olduğunu hatırlatarak , olabildiğince kendimi yenileyerek sınıfa girmeye çalışıyorum. Çok zorlandığım zaman ise şimdilik sınıfın ortasına geçerek gözlerimi kapatıyorum ve tüm çocuklara şu anki sınıf ortamının beni üzdüğünü , bunun bana iyi gelmediğini ve derse devam edemeyeceğimi sesimi duyabilecekleri kadar yükselterek söylüyorum. Beden dilimin de desteklediği duygu durumumun ardından kısa süreli bir durulma gerçekleşiyor. O sırada ben de kendimi toparlıyorum. Yeniden süreci elime almak için hızlı bir düşünme zamanı geçirip derse geri dönüyorum.
Bu haftanın zorlu tanışma ve birbirini tanıma sürecini geride bırakarak önüme akran zorbalığına dair bir planlama koyuyorum ve tabii Hayat Bilgisi, Serbest Etkinlik ve Türkçe kazanımlarıyla da paralel olan “Duygular” konusunu da ekliyorum. Blogumuzdaki Barış Kütüphanemizin varlığını kutlayarak hepinize keyifli haftalar diliyorum. ☺

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder