Bu haftanın çevirisini paylaşıp neler yaptığımızı paylaşmak isterdim ama sınıfım,okulum hatta benim akışım geçtiğimiz hafta tamamen değişti. Yeni günlükler ve yeni bir okulla karşınızdayım.Bazı özel sebeplerden ötürü başka bir okulda çalışmaya başladım. Barış dilini oluşturmak için geçmiş üç yıllık bir alt yapının üzerine çalışmak gayet keyifliydi. Ama şimdi benim vizyonumla kesişmeyen , oturmuş bir sınıf kültürünün içine girerek,barış dilini çalışmak benim için zor olacak. Bunun farkındayım. Bu benim için zor olsa da , dayanışma kültürünü daha yoğun yaşayacağıma olan inancım, motivasyonumu arttırdı.

Peki ben kendi hazırlık sürecimi bitirdikten sonra ilk hafta okulda ne yaptım ?
Tanışma sonrası , bütün haftaya yayacak şekilde (zamanla bütün yıla yayılıyor) çocukları gözlemlemeye çalıştım. Kim en çok kiminle vakit geçiriyor?, Birbirleriyle iletişimleri nasıl?, Kullandıkları dil nasıl? Dikkat süreleri nasıl? vb. sorular eşliğinde bilgi toplamaya başladım. Tabii bu soruların cevabı zamanla değişecek biliyorum hatta sık sık değişecek belki ama bunlar ilk hafta sınıfa dair birlikte konuşup karar alırken sınıfı iyi modere etmem için gerekli bilgilerdi. Bazı teneffüslerde de gözlemlediğim kadarıyla çok fazla fiziksel ve sözel şiddet mevcut. Biliyorum ki barış diline giden yolda en büyük engelimiz “Akran Zorbalığı” ve bu sınıf için mavi kalemimle defterime tuttuğum en önemli notlardan biri bu oldu.

“Bir gündür sizinle geçirdiğim ders saatleri boyunca beni mutsuz eden bir çok tutum ve davranışlarınızı gözlemledim. Örnek verecek olursam ; arkadaşlarınıza fiziksel ve sözel şiddet uygulamanız,yerlere çöp atmanız ve arkadaşlarınız konuşurken onları dinlememeniz.Bu davranışlar benim sizinle bir şeler paylaşmamı zorlaştırıyor. Özellikle ders işlerken çok zorlanıyorum. Aynı şekilde sizin de mutsuz olduğunuz bir çok konu olabilir. Mesela sınıfın küçüklüğünden kaynaklı yeterince hareket edemiyor olabilirsiniz ya da benim gün boyu okuma yaptırmış olmam sizi mutsuz etmiş olabilir. Sınıfta karşılıklı bizi mutlu edecek bazı davranışları yapmak için biraz konuşmaya ne dersiniz? “
Dikkat süreleri kısa olduğu için sınıfta gözüme denk gelen ilk nesneyi (plastik saksı) alıp ona ses efekti yaparak , bunun konuşma nesnesi olduğunu söyledim. Sadece elinde olan kişinin konuşabileceğini ve diğerlerinin de konuşan kişiyi dinlemeleri gerektiğini paylaştım ve konuşmaya başladık. Söylenilen her şeyi yazdım. Her çocuğun katılımını gözeterek süreci devam ettirmeye çalıştım. Konuşma nesnesi kuralına uyulmadığında her defasında farklı bir yöntemle hatırlattım. Ortak karar verdiğimiz maddeleri bir kraft kağıdına yazdım. Ama sadece 4 kişi okuma yazma bildiğinden diğerleri için sözleşme maddelerinin yanına hatırlayacakları küçük resimler çizdim. Resimleri görünce eğlendiler. Birkaç gün sonra da bu sözleşmeyi görsel destekli olarak evde hazırlayıp sınıf duvarına astım. Altına da uyacağımıza dair imzalar atacağımızı söyledim. İmza atmayı bilenler , bilmeyenleri yanlarına alarak kendi imzalarını oluşturmaları için destek oldular. Bu dayanışma hali beni biraz motive etti. İmzalarımızı da asarak bu süreci tamamlamış olduk.

Bu haftanın zorlu tanışma ve birbirini tanıma sürecini geride bırakarak önüme akran zorbalığına dair bir planlama koyuyorum ve tabii Hayat Bilgisi, Serbest Etkinlik ve Türkçe kazanımlarıyla da paralel olan “Duygular” konusunu da ekliyorum. Blogumuzdaki Barış Kütüphanemizin varlığını kutlayarak hepinize keyifli haftalar diliyorum. ☺
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder