“Öğretmenin
öğrenciler arasında ve öğrencileri ile besleyeceği ilişki biçimleri bir niyet
meselesidir. Temel soru, Sınıfınızda hangi tür ilişkiler beslemek
istiyorsunuz? sorusudur. Niyetiniz netleştiğinde onu gerçekleştirme
yollarını bulmak ve yaratmak da mümkün olur.
Sınıfınızda
beslemek istediğiniz ilişki biçimlerine dair vizyonunuzu yazın. Halihazırda
kullandığınız ve bu vizyonu gerçekleştirmeye katkı sunduğunu düşündüğünüz yol
ve yöntemleri yazın. Bu ilişkileri besleyecek başka şeyler de aklınıza geliyor
mu?”
Sura Hart’ın geçen hafta ki
pasajını hatırlatarak devam etmek istiyorum bu hafta. Çükü aslında bu hafta ki
pasajda sorulan soruya daha ilk başından cevap vermiş ve öyle yolculuğa
çıkmıştık. Bundandır ki ilişki tabanlı bir sınıf ortamı üzerine
planlamalarımızı yapmıştık.
Vizyonu
belirlerken ben hep şunu da göz önünde tutmaya çalıştım : Çocukların sınıftaki
ilişki biçimine dair vizyonu ne?
Kendi
vizyonum zaten “Çocukla Barış” diyerek çıktığım bu yolculukta kendini
gösteriyordu. Yargıların olmadığı,birbirimizi duyabildiğimiz,empati
kurabildiğimiz,somut açık ve net ricalarımızın olduğu,herkesin görüş
bildirdiği,sınıfın bir parçası olduğu bir sınıf ortamını hayal ettim. Peki ya
çocuklar? Çocuklar için sınıftaki ilişki biçimi bu cümleler gibi miydi?
İlk
zamanları hatırlamaya çalışıyorum. Çoğunlukla ezberlerden yola çıkarak :
”Öğretmene saygı duyulan,sessiz durulan,çalışkanların konuştuğu,öğretmenin daha
çok konuştuğu bir sınıf ortamı”oldu.
Zamanla
canlı tuttuğumuz sınıf sözleşmemiz gibi , vizyonumuzu da hep canlı tuttuk. Daha
doğrusu tutmak zorundaydık. Çünkü çocukların benimle bağlantı kurdukça,arkadaşlarıyla
bağlantı kurdukça,duygularını tanıyıp ifade ettikçe,kendisiyle bağlantı kurup
ihtiyaçlarına sahip çıktıkça vizyonları değişecekti. Nitekim öyle de oldu. Bir
süre sonra sınıfta hakim olan ilişkiler,önce istenilenden daha cazip hale gelir
oldu. Onlara yeniden bunu hatırlattığımda ve üzerine konuşmak istediğimde,var
olan durumun onlara daha iyi geldiğini ve mutlu olduklarını duydum. Ara ara
sadece benim iktidar olduğum anlarda onlardan uyarı alıp bunun onlara iyi
gelmediğini duyduğum anlarım oldu.Bunu ifade etmeleri bile aslında bu ilişkiyi
nasıl diri tuttuğumuzu gösterdi. Yeni bir vizyon oluşturmalarını istediğimde
ise sınıfa dair daha geniş özgürlüklerin olduğu , okulun kurallarını sarsacak
hayallerinin olduğunu gördüm.
Kendi
vizyonuma ne kadar katkı sundum peki? Ya da Sura Hart’ın sorduğu gibi hangi yol
ve yöntemleri kullandım ?
Çocukla
Barışa çıktığımızdan beri bahsettiğimiz Sura Hart pasajları bizim için kısa
kısa hap bilgiler oldu. Ama en önemlisi Şiddetsiz İletişimin hayatımızdaki
varlığı. Bu dili hem kendimde hem sınıfta hakim kılmaya çalıştım. Yol olarak da
müfredatla ilişkilendirerek aşama aşama yol aldım. Genelde Şiddetsiz İletişim
içeriğini devlet okullarında nasıl hayata geçiriyorsunuz? Gibi sorular geliyor.
Oysa zaten var olan müfredatta, bir çok dersle ilişkili olarak “Duygular,
Yargısız cümleler, İhtiyaçlar” gibi başlıklar kazanım olarak var. Mesela ben
üçüncü sınıf üzerinden örnek verecek olursam Hayat Bilgisi dersi, Türkçe dersi
bunun için en uygun alanlardı. Yine Serbest Etkinlik, Oyun ve Fiziki
Etkinlikler derslerindeki kazanımlar bu süreci desteklemiş oldu. Bunlara ek
olarak Şiddetsiz İletişimin içindeki önemli kavramları destekleyen çalışmalar
yapmaya çalıştım. Örneğin “Dinleme” üzerine ayrı çalışmak gerektiğini düşündüğümden
masallarla destekledik. Ya da kendisiyle bağlantı kurmasını desteklemek için
Görsel sanatlar dersinde ritüeller yaptık.
Çocuklar da zamanla bu dile hakim olmaya
başladılar. Tüm sınıfta aktif bir dil mi diye sorarsanız tabii ki değil. Bunu
yaşamaya başlayan çocukların varlığı beni motive ediyor. Diğer çocuklar ise zaman
zaman karşılanmayan ihtiyaçlarında şiddette yenik düşüyorlar. Olsun diyorum. Bu
bir süreç. Belki 1. Sınıftan başlamış olsaydık, birlikte bir süreç örseydik
daha başka olabilirdi. Yine de bu halimizi kutluyorum.
Bununla birlikte yıl sonuna yaklaştıkça
kutlayamadığım bir çok bileşenin olduğunu hatırlıyorum. Bazen sabah evden
çıkmadan dinlediğim bir şarkı, bazen bir ebeveynin geri bildirimi, bazen
Çocukla Barış olarak haftalık yaptığımız toplantılardan aldığım enerji…
Çabaların
emeklerin bir güzelliğe dönüşmesi için inancın ve sabrın önemini hatırımda tutarak
hepinize umut dolu haftalar diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder