Sura Hart ne diyor?
Öğretmenler ne yaşıyorsa öğrenciler onu öğrenir.
Öğretmenler öğrencilerin duygu ve ihtiyaçları ile empati
kurarlarsa, öğrenciler 1) ihtiyaçlarının dikkate alındığını 2) okuldaki arkadaşlarının ihtiyaçları ile nasıl empati
kuracaklarını öğrenirler.
Bu değerli öğrenme, sınıftaki duygusal güvenlik ve güveni
artırır ve öğrenme sürecinde daha çok işbirliği ve dayanışmanın gerçekleşmesi
ile sonuçlanır.
Bir daha, bir öğrenciyi "disipline etme"ye
kalkıştığınızda, bunu yapmak yerine öğrencinin davranışının ardındaki duygu ve
ihtiyaçlarını tahmin etmeyi deneyin.
Ben ne düşünüyorum?
‘’Öğretmenler ne yaşıyorsa öğrenciler onu öğrenir.’’
Öğretmenliğe başlamadan önce ve öğretmenliğimin ilk
zamanlarında bu sözün gerçeği yansıtmadığını düşünürdüm. Böylesi güçlü bir
ilişki olacağına ihtimal vermezdim, odağım daha çok sınıftaki varlığımı
azaltmaktaydı. Ancak zamanla kendimi ve birlikte olduğum grupları, öğretmen
arkadaşlarımı ve onların çalıştığı çocuk gruplarını gözlemledikçe ben de bu
ilişkiyi fark ettim sonrasında odağım daha çok kendi öğrenmelerim, bunu
çocuklarla nasıl paylaşacağım oldu. İyi ki de oldu :)
Çocuklarla nasıl
paylaşıyorum?
Duygu ve ihtiyaçları konuşabilmek için duygu dağarcığını
geliştirmeyi önüme hedef olarak koymuştum, gün içerisinde gün başlangıcı –
bitişi ve yemek sonrasında çalıştığımız bir rutine dönüştü. Bu rutinlerin
içeriğini, kullandığımız araçları ayrı bir blog yazısı olarak paylaşacağım.-
Ancak tabii ki, benim alışık olduğum bir şekilde
ilerlemiyor. Çocuklara kalbimi açmaya, onlar açtığında da dinlemeye yani
konuşmaya, duymaya-duyulmaya sonrasında aramızda oluşan o sıcaklığa o kadar
alışmışım ki, yerine ne koyacağımı bilemedim ilk zamanlar.
Gerçekten :)
Sınıfta birkaç çocuk, sabah ilk iş sarılıverirdi bana, ben
de onlara, öyle başlardık güne. Sonra bu çocuk sayısı arttı, ikili sarılmalar
üçlü dörtlü sarılmalara dönüştü. Her sabah sarıldıklarımla bağımın da gelişmeye
başladığını fark ettim. Bu hepimizin paylaştığı bir şeye dönüşsün diye sabah
sarılmalarını toplu bir eyleme dönüştürdük resmen.
Sınıfa girdiğimde 25 çift göz bana bakarken ‘’hadi
defterlerinizi çıkarın’’ demeden önce ‘’hadi yanımızdakine sarılalım’’ demek ve
sonrasını izlemek bana da nasıl iyi geldi anlatamam :)
Çocukların
geribildirimleri neler?
Daha önceki yazıda yazdığım sabah sporu devam ediyor, bu
sabah sporundan önce yaptığımız bir şeye dönüştü, buna da kalp sporu adını
verdik :)
Öncesinde bana sarılırken şimdi arkadaşlarına da sarılmaya
başladılar, gözlemlediğim kadarıyla aralarındaki ilişkiyi güçlendirdi.
Ara ara sınıfa girdiğimde bekliyorum, onlar bana ‘hadi
sarılalım.’ diyor, anlıyorum ki, iyi gidiyor :)
Sonrası ile ilgili ne
düşünüyorum?
Benim bir korkum, sarılmanın otomatikleşmesi. Kalpten bir
bağ kurmanın bir ifadesi olmaktan çıkmasını istemiyorum, o nedenle gözlemlemeye
devam edeceğim.
Bakalım neler olacak :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder